9) Kıyamet Gününe Taalluk Eden Küfür Lafızlar!
Bir kimse, Kıyamet gününü, Cenneti, Cehennemi, Mizanı, Sıratı,Kulların amellerinin yazılmış bulunduğu defteri veya Öldükten sonra dirilmeyi; inkâr ederse; kâfir olur.
Ancak, "bir kimsenin, olduğu gibi dirilmeyeceğini" söyleyen kimse; kâfir olmaz. Şeyhu'l-İmâmü'z-Zâhid Ebû İshâk el-Kilâbâzfde böyle söylemiştir. Zahîriyye'de de böyledir.
tbn-i Selâm'in şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Bir kimse: "Ben bilmiyorum; yahûdi ve hıristiyanlar, dirildikten sonra, azap görecekler mi?" dese; bütün âlimleriniz ve bu arada bütün Belh âlimleri: "Böyle diyen kimse, şüphesiz kâfir olur." diye fetva vermişlerdir. Itâbiyye'de de böyledir.
Cennete girdikten sonra, rü'yetullahı (= Allahu Teâlâ'yı görmeyi) inkâr eden kimse; kâfir olur.
Kabir azabını ve Âdem oğullarının hasrım başkalarının değil, inkâr eden kimse, kâfir olur.
"Azap gören de, mükâfat gören de ruhtur." diyen kimse, kâfir olmaz. Bahru Y-Râıkta da böyledir.
Bir kimse, başka bir şahsa: "Günâh işleme; muhakkak orada, âhiret yurdu vardır." der; diğeri de: "Sana, âhiret yurdundan, kim haber verdi?" derse; kâfir olur.
Bir şahısta, alacağı olan bir kimse, ona: "Eğer, burda vermezsen; âhirette alırım." der; borçlu olan da: "Kıyamet parladı geçti." derse; kâfir olur,
Bir kimse, birine zulmeder; mazlum da: "Kıyamet vardır." deyince; zâlim. "Fiîun :,dam, kıyamette eşektir." derse; kâfir olur. Tatarhâısiyye'de de böyledir.
Bir kimse, alacaklı olduğu şahsa: "Dirhemlerimi ver; çünkü, kıyamette dirhem yoktur." der; borçlu da: "Sen, bana on dirhem daha ver; benden orada iste; sana orada veririm, "dese; kâfir olur.
EI-Fadlî ve daha pek çokları:'' Sahih oîan budur.'' demişlerdir.
Bir kimse: "Kıyametten korkum yoktur." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, hasmına: "Hakkımı, kıyamette, senden alırım." der; o da: "O kalabalığın içinde, beni nereden bulacaksın?" derse; âlimler, bu şahsın kâfir olup olmayacağında ihtilâf etmişlerdir.
Ebû'I-Leys'in Fetvaları'nda: "Bu kimse, kâfir olmaz." denilmiştir. Muhiyt'te de böyledir,
"Her iyilik, bu dünyada lâzımdır; öbür dünyada, nasıl olursan ol! " diyen kimse;, kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimse, zâhid bir şahsa: "Otur! Cennetin ikinci tarafına düşmeyesin." dese; âlimlerin çoğu: "Gerçekten o kâfir olur." demişlerdir.
Bir kimseye: "Âhiret için, dünyayı terk et. (= bırak)" denilse; o da: "Ben, peşini, veresiye için bırakmam." dese; kâfir olur.
Nushatü'l-Hücvânî'de şöyle denilmiştir:
"Bu dünyada, aklı olmayanların hepsi, öbür dünyada, kesesi parçalanmış gibidir." demek, söz sahibinin küfrünü gerektirir.
Şeyhu'î-İmâm, Ebû Bekr Muhammed bin Fadl: "Bu, âhireti istihza ve tahkirdir." demiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, diğerine: "Benimle beraber; cehenneme kadar git; lâkin girme." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir
Bir kimse: "Kıyamette, rıdvân için, bir şey yollamazsan; sana, cennetin kapısı açılmaz." dese; kâfir olur. Itâbiyye'de de böyledir
Bir kimse, emr-i bi'1-ma'rûfta bulunan bir kimseye: "Bu gürültü nedir?" der ve bunu inkâr yollu söylerse; küfründen korkulur.
Bir kimse, başka bir şahsa: "Filânın evine git de, orda, ma'rufla emreyle." dese; o da: "Ondan, bana eziyet hâsıl olur." dese; bu söz, küfür olur. Füsnln'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimse: "Filân adama, musibet dokundu." veya "Sana, büyük musibet dokundu." dediği zaman; Belh âlimleri: "Bu sözün sahibi, kâfir olur." dediler.
Bazı âlimler de: "Bu söz, küfür değildir. Fakat, büyük hatâdır." dediler.
Bazıları ise: "Bu söz, küfür de değildir, hatâ da değildir." dediler.
Hâkim Abdurrahman, ve Kâdî'1-imâm Ebû AH en-Nesefî'de bu söze meylettiler. Fetva da, bunun üzerinedir.
Taziyede bulunulan kimseye: "Onun ömründen azalanın tamamı, senin eceline fazlalık olur." diyen kimse; kâfir olur.
Veya: "Filanın ömründen eksilen, senin eceline ulaşır. O öldü; ruhunu, sana bıraktı." diyen kimse de, kâfir olur.
Bir kimse, hastalığından kurtulan kimseye: "Hastalığını, başkası aldı." dese; bu söz, küfürdür.
Hastalığı şiddetlenen birisi: "Beni, öldür de, istersen, müslüman olarak öldür; istersen kâfir olarak Öldür." dese; dinden çıkmış, kâfir-i billah olmuş olur.
Keza, çeşitli belâlara uğrayan birisi: "Malımı aldın; çocuğumu aldın... Filânımı filânımı aldın... Yapmadığın kalmadı." dese veya bunlara benzer sözler söylese; kâfir olur. Muhıyt'te de böyledir. [148]
Ancak, "bir kimsenin, olduğu gibi dirilmeyeceğini" söyleyen kimse; kâfir olmaz. Şeyhu'l-İmâmü'z-Zâhid Ebû İshâk el-Kilâbâzfde böyle söylemiştir. Zahîriyye'de de böyledir.
tbn-i Selâm'in şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Bir kimse: "Ben bilmiyorum; yahûdi ve hıristiyanlar, dirildikten sonra, azap görecekler mi?" dese; bütün âlimleriniz ve bu arada bütün Belh âlimleri: "Böyle diyen kimse, şüphesiz kâfir olur." diye fetva vermişlerdir. Itâbiyye'de de böyledir.
Cennete girdikten sonra, rü'yetullahı (= Allahu Teâlâ'yı görmeyi) inkâr eden kimse; kâfir olur.
Kabir azabını ve Âdem oğullarının hasrım başkalarının değil, inkâr eden kimse, kâfir olur.
"Azap gören de, mükâfat gören de ruhtur." diyen kimse, kâfir olmaz. Bahru Y-Râıkta da böyledir.
Bir kimse, başka bir şahsa: "Günâh işleme; muhakkak orada, âhiret yurdu vardır." der; diğeri de: "Sana, âhiret yurdundan, kim haber verdi?" derse; kâfir olur.
Bir şahısta, alacağı olan bir kimse, ona: "Eğer, burda vermezsen; âhirette alırım." der; borçlu olan da: "Kıyamet parladı geçti." derse; kâfir olur,
Bir kimse, birine zulmeder; mazlum da: "Kıyamet vardır." deyince; zâlim. "Fiîun :,dam, kıyamette eşektir." derse; kâfir olur. Tatarhâısiyye'de de böyledir.
Bir kimse, alacaklı olduğu şahsa: "Dirhemlerimi ver; çünkü, kıyamette dirhem yoktur." der; borçlu da: "Sen, bana on dirhem daha ver; benden orada iste; sana orada veririm, "dese; kâfir olur.
EI-Fadlî ve daha pek çokları:'' Sahih oîan budur.'' demişlerdir.
Bir kimse: "Kıyametten korkum yoktur." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, hasmına: "Hakkımı, kıyamette, senden alırım." der; o da: "O kalabalığın içinde, beni nereden bulacaksın?" derse; âlimler, bu şahsın kâfir olup olmayacağında ihtilâf etmişlerdir.
Ebû'I-Leys'in Fetvaları'nda: "Bu kimse, kâfir olmaz." denilmiştir. Muhiyt'te de böyledir,
"Her iyilik, bu dünyada lâzımdır; öbür dünyada, nasıl olursan ol! " diyen kimse;, kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimse, zâhid bir şahsa: "Otur! Cennetin ikinci tarafına düşmeyesin." dese; âlimlerin çoğu: "Gerçekten o kâfir olur." demişlerdir.
Bir kimseye: "Âhiret için, dünyayı terk et. (= bırak)" denilse; o da: "Ben, peşini, veresiye için bırakmam." dese; kâfir olur.
Nushatü'l-Hücvânî'de şöyle denilmiştir:
"Bu dünyada, aklı olmayanların hepsi, öbür dünyada, kesesi parçalanmış gibidir." demek, söz sahibinin küfrünü gerektirir.
Şeyhu'î-İmâm, Ebû Bekr Muhammed bin Fadl: "Bu, âhireti istihza ve tahkirdir." demiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, diğerine: "Benimle beraber; cehenneme kadar git; lâkin girme." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir
Bir kimse: "Kıyamette, rıdvân için, bir şey yollamazsan; sana, cennetin kapısı açılmaz." dese; kâfir olur. Itâbiyye'de de böyledir
Bir kimse, emr-i bi'1-ma'rûfta bulunan bir kimseye: "Bu gürültü nedir?" der ve bunu inkâr yollu söylerse; küfründen korkulur.
Bir kimse, başka bir şahsa: "Filânın evine git de, orda, ma'rufla emreyle." dese; o da: "Ondan, bana eziyet hâsıl olur." dese; bu söz, küfür olur. Füsnln'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimse: "Filân adama, musibet dokundu." veya "Sana, büyük musibet dokundu." dediği zaman; Belh âlimleri: "Bu sözün sahibi, kâfir olur." dediler.
Bazı âlimler de: "Bu söz, küfür değildir. Fakat, büyük hatâdır." dediler.
Bazıları ise: "Bu söz, küfür de değildir, hatâ da değildir." dediler.
Hâkim Abdurrahman, ve Kâdî'1-imâm Ebû AH en-Nesefî'de bu söze meylettiler. Fetva da, bunun üzerinedir.
Taziyede bulunulan kimseye: "Onun ömründen azalanın tamamı, senin eceline fazlalık olur." diyen kimse; kâfir olur.
Veya: "Filanın ömründen eksilen, senin eceline ulaşır. O öldü; ruhunu, sana bıraktı." diyen kimse de, kâfir olur.
Bir kimse, hastalığından kurtulan kimseye: "Hastalığını, başkası aldı." dese; bu söz, küfürdür.
Hastalığı şiddetlenen birisi: "Beni, öldür de, istersen, müslüman olarak öldür; istersen kâfir olarak Öldür." dese; dinden çıkmış, kâfir-i billah olmuş olur.
Keza, çeşitli belâlara uğrayan birisi: "Malımı aldın; çocuğumu aldın... Filânımı filânımı aldın... Yapmadığın kalmadı." dese veya bunlara benzer sözler söylese; kâfir olur. Muhıyt'te de böyledir. [148]
Konular
- İrtidâdın Rüknü:
- Riddetin Sahih Olmasının Şartı:
- Mürtedin Malı
- Mürtedin Tasarrufları (= Yaptığı İşler)
- Küfrü Gerektiren Haller
- 1) Îmân Ve İslâm'a Taalluk Eden, Küfür Sözleri
- 2) Allah'ın Zâtı Ve Sıfatları İle İlgili Küfür Sözleri
- 3) Peygamberlerle İlgili Küfür Lafızları
- 4) Kur'ân-ı Kerîme Taalluk Eden Küfür Lafızları
- 5) Namaz, Oruç Ve Zekâtla İlgili Küfür Lafızları
- Zekât:
- Oruç:
- 6) İlim Ve Âlimlerle İlgili Küfür Lafızları
- 7) Helâl Ve Haramla İlgili Küfür Lafızları
- 8) Fâsık, Fâcir Ve Benzerlerinin Sözlerine Taalluk Eden Küfür Lafızları:
- 9) Kıyamet Gününe Taalluk Eden Küfür Lafızlar!
- 10) Açık Ve Kinayeli Sözlerle, Küfrü Telkin Etmek, İrtidâdı Emretmek Ve Öğretmek Ve Kâfirlere Benzem
- Küfrü Telkin Etmek:
- Kâfirlere Benzemek
- 10- BAĞÎLER [152]
- KİTÂBÜ'L-CİNÂYÂT
- (CİNAYETLER VE SUÇLAR)
- 1- CİNAYETİN TA'RİFİ, ÇEŞİTLERİ ?VE HÜKÜMLERİ
- Cinayet Ne Demektir?
- Haksız Yere Adam Öldürmenin (= Katlin) Nevileri:
- 1-) Amden Katl
- Âlât-ı Câriha:
- 2-) Şibh-i Amd:
- 3- Hatâen Katl:
- 4-) Hatâ Mecrasına Câri Kati: