6) İlim Ve Âlimlerle İlgili Küfür Lafızları
Nisâb'da şöyle denilmiştir:
Bir kimse, bir âlime, sebepsiz yere, buğzederse; küfründen korkulur.
Salih bir kimse hakkında: "Bunun yüzüne bakmak, benim yanımda, domuzun yüzüne bakmak gibidir." diyen kimsenin, küfründen korkulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir âlime veya bir fakıyhe, sebepsiz yere söven kimsenin, küfründen korkulur.
Bir kimse, din ilmini kasdederek, bir âlime: "Senin ilmin, eşeğin zekeridir." dese; küfründen korkulur. Bahnı'r-Râik'ta da böyledir.
Câhil bir kimse, ilim ve âlimler hakkında: "Öğrendikleri bilgiler, hikâyeden ibarettir." dese; veya, "Bu söyledikleri, hevâ (= boş şey)'dir." dese; veya, "Bunlar, yalan şeylerdir." dese; veyahut da,
"Ben, hîle (= çâre) ilmini inkâr ediyorum." dese; bunların tamamı, küfürdür. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, yüksek bir yere otursa da, kendisinden istihza (= alay) yollu mes'eleler sorulsa; o da, yastıkla vursa ve soranlar da gülüşseler; hepsi de kâfir olurlar.
Bu şahıs, yüksek yere oturmuş olmasa da, böyledir.
İlim meclisinden dönmüş olan bir şahsa: "Kiliseden geldin." diyen kimse, kâfir olur. .
Keza, bir kimse:
"Benim, ilim meclisinde ne işim var." veya,
"Onların söylediklerini yapmaya, kimin gücü yeter." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kisme: "timi, kaba (veya kâseye) koymak mümkün değil."veya
"Ben, ilimle ne yapayım; benim cebime, para lâzım." dese; kâfir"olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse: "İndimde, kadının ve çocuğun meşguliyeti var; bunlar, beni, ilim meclisine gitmekten men ediyor." dese; ve bu sözü ile de, ilme ihaneti kasdetse; bu, büyük bir hatadır.
Mecmuu'n-Nevâdl*de şöyle denilmiştir:
Bir âlime: "Götür de, ilmini bir kaba bırak." diyen kimse, kâfir olur.
Fakıyh bir kimse, ilimden bir şey düşündüğü veya sahih bir hadis rivayet ettiği zaman, başka bir şahıs ona: "Bu, bu köyde mevcut değildir." veya "Bu sözden, ne fayda çıkar;- insanların haşmeti olan dirhemler lâzım." dese; işte, bu söz, küfürdür.
Bir kimse: "Fesâd, ilimden daha güzeldir." dese; bu söz de, küfürdür.
Bir kadın, âlim olan kocasına, lanet etse, kâfir olur.
Bir kimse: "Âlimlerin işi, kâfirlerin işi gibidir." dese kâfir olur. Ancak: "Bununla, âlimlerin bütün işlerini murad etse; hak ve bâtıl, hepsini müsâvî tutsa; o zaman, kâfir olur." denilmiştir.
Bir kimse, bir hadise sebebiyle, şer'î bir mes'elede, bir âlimle, muhâseme bulunsa ve ona: "Bilginlik yapma. Gerçekten, onda bir fayda yok.' dese; küfründen korkulur.
Bir kimse, bir âlime: "Ey âlimcik!" dese; bu sözü ile, dinde hafiflik murad etmiyorsa; kâfir olmaz.
Anlatıldığına göre:
Bir âlim, kitabım, bir şahsın dükkanına koydu ve gitti. Sonradan, o dükkana uğrayınca, dükkan sahibi ona: "Mincelini (= tırpanını) unuttun." dedi. Âlim de, dükkan sahibine: "Dükkanında, mincelin değil, kitabım kalmış." dedi.
Bunun üzerine, dükkan sahibi, âlime: "Hasad, tırpanla biçilir. Siz de, insanların boynunu, kitapla biçiyorsunuz." dedi.
O âlim, bunu, Şeyhu'1-İmâm Ebû Bekir Muhammet! bin FadPa şikâyet edince; der akep, o adamın katlini (= ölümünü) emretti. Muhıyt'te de^böyledir.
Abdu'l-kerîm ve Ebû Ali es-Sağdî'den sorulmuş:
Bir kimse, karısını, Allaha ibadete ve yasakladığı şeyleri de yapmamaya çağırsa; kadın da: "Allahı nereden öğreneyim? İlmi nereden öğreneyim? Nefsimi ateşe attım." dese; ne olur?
Onlar, şu cevabı vermişler:
Kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimseye: "İlim talipleri meleklerin kanatları üzerinde yürürler." denilince; o da: "Bu yalandır." dese; kâfir olur.
Bir kimse: "Ebû Hanîfe'nin kıyâsı, hak .değildir." dese; kâfir olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse: "Bir kap çorba,ilimden hayırlıdır." dese; kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir adam, hasmına: "Şer'i şerîfe gidelim." deyince, o "Benim gitmem için, şer'in resulünü (= elçisini) getir; ben, cebr olmayınca gitmem." dese; kâfir olur. Çünkü, bu durumda, o, şer'in inadcısı, olmuş oluyor.
Bir kimse: "Şeriat menfaat vermiyor. Yanımda olan şer'î çareler de menfaat vermiyor.' * veya
"Şeriat, bir işi bitirmiyor." yahut,
"Ben, şeriati ne yapayım." demiş olsa; bu sözlerin hepsi de, küfürdür.
Bir kimse: "Şeriat ve hâkim nerde varsa, dirhemlerini alamadım." dese kâfir olur.
Müteahhırîn: "Bu kimse, "ben o sözümle, beldenin hâkimini kas-dettim." derse; kâfir olmaz." demişlerdir.
Bir kimse, başkasına: "Bu hâdisede, şer'î hüküm, budur." der; diğeri de: "Ben, işimi resiyetle yaparım; şeriatle değil." derse; bazı âlimlere göre, kâfir olur.
Bir kimse, hasmına, imamların fetvalarını arzeylese; o da, reddederek: "Getirdiğin fetva, bu nasl ferman?" dese; kâfir olur." . denilmiştir. Çünkü, bu, şer'î hükmü reddir.
keza, bu şahıs, bir şey söylemese; fakat, fetvayı yere atsa ve: "Bu, nasıl şeriat?" dese; kâfir olur.
Karısının talâkı hususunda, bîr âlimden, fetva isteyen bir şahsa; o âlim; durum ne ise, ona göre fetva verince; fetva isteyen: "Ben, talâk-malak bilmem. Bana, çocuklarımın anasının, evde olması lâzım, "dese; Hâkim İmâm Ali es-Sağdî, bu şahsın, küfrüne fetva verdi. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
îki hasımdan birisi, diğerine, imamların fetvalarından bir fetva getirse; diğeri de: "Fetvaları gibi değildir." veya "Biz, bununla amel etmeyiz." dese; bu şahsa, ta'zir gerekir. Zemyre'de de böyledir. [143]
Bir kimse, bir âlime, sebepsiz yere, buğzederse; küfründen korkulur.
Salih bir kimse hakkında: "Bunun yüzüne bakmak, benim yanımda, domuzun yüzüne bakmak gibidir." diyen kimsenin, küfründen korkulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir âlime veya bir fakıyhe, sebepsiz yere söven kimsenin, küfründen korkulur.
Bir kimse, din ilmini kasdederek, bir âlime: "Senin ilmin, eşeğin zekeridir." dese; küfründen korkulur. Bahnı'r-Râik'ta da böyledir.
Câhil bir kimse, ilim ve âlimler hakkında: "Öğrendikleri bilgiler, hikâyeden ibarettir." dese; veya, "Bu söyledikleri, hevâ (= boş şey)'dir." dese; veya, "Bunlar, yalan şeylerdir." dese; veyahut da,
"Ben, hîle (= çâre) ilmini inkâr ediyorum." dese; bunların tamamı, küfürdür. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, yüksek bir yere otursa da, kendisinden istihza (= alay) yollu mes'eleler sorulsa; o da, yastıkla vursa ve soranlar da gülüşseler; hepsi de kâfir olurlar.
Bu şahıs, yüksek yere oturmuş olmasa da, böyledir.
İlim meclisinden dönmüş olan bir şahsa: "Kiliseden geldin." diyen kimse, kâfir olur. .
Keza, bir kimse:
"Benim, ilim meclisinde ne işim var." veya,
"Onların söylediklerini yapmaya, kimin gücü yeter." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kisme: "timi, kaba (veya kâseye) koymak mümkün değil."veya
"Ben, ilimle ne yapayım; benim cebime, para lâzım." dese; kâfir"olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse: "İndimde, kadının ve çocuğun meşguliyeti var; bunlar, beni, ilim meclisine gitmekten men ediyor." dese; ve bu sözü ile de, ilme ihaneti kasdetse; bu, büyük bir hatadır.
Mecmuu'n-Nevâdl*de şöyle denilmiştir:
Bir âlime: "Götür de, ilmini bir kaba bırak." diyen kimse, kâfir olur.
Fakıyh bir kimse, ilimden bir şey düşündüğü veya sahih bir hadis rivayet ettiği zaman, başka bir şahıs ona: "Bu, bu köyde mevcut değildir." veya "Bu sözden, ne fayda çıkar;- insanların haşmeti olan dirhemler lâzım." dese; işte, bu söz, küfürdür.
Bir kimse: "Fesâd, ilimden daha güzeldir." dese; bu söz de, küfürdür.
Bir kadın, âlim olan kocasına, lanet etse, kâfir olur.
Bir kimse: "Âlimlerin işi, kâfirlerin işi gibidir." dese kâfir olur. Ancak: "Bununla, âlimlerin bütün işlerini murad etse; hak ve bâtıl, hepsini müsâvî tutsa; o zaman, kâfir olur." denilmiştir.
Bir kimse, bir hadise sebebiyle, şer'î bir mes'elede, bir âlimle, muhâseme bulunsa ve ona: "Bilginlik yapma. Gerçekten, onda bir fayda yok.' dese; küfründen korkulur.
Bir kimse, bir âlime: "Ey âlimcik!" dese; bu sözü ile, dinde hafiflik murad etmiyorsa; kâfir olmaz.
Anlatıldığına göre:
Bir âlim, kitabım, bir şahsın dükkanına koydu ve gitti. Sonradan, o dükkana uğrayınca, dükkan sahibi ona: "Mincelini (= tırpanını) unuttun." dedi. Âlim de, dükkan sahibine: "Dükkanında, mincelin değil, kitabım kalmış." dedi.
Bunun üzerine, dükkan sahibi, âlime: "Hasad, tırpanla biçilir. Siz de, insanların boynunu, kitapla biçiyorsunuz." dedi.
O âlim, bunu, Şeyhu'1-İmâm Ebû Bekir Muhammet! bin FadPa şikâyet edince; der akep, o adamın katlini (= ölümünü) emretti. Muhıyt'te de^böyledir.
Abdu'l-kerîm ve Ebû Ali es-Sağdî'den sorulmuş:
Bir kimse, karısını, Allaha ibadete ve yasakladığı şeyleri de yapmamaya çağırsa; kadın da: "Allahı nereden öğreneyim? İlmi nereden öğreneyim? Nefsimi ateşe attım." dese; ne olur?
Onlar, şu cevabı vermişler:
Kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir kimseye: "İlim talipleri meleklerin kanatları üzerinde yürürler." denilince; o da: "Bu yalandır." dese; kâfir olur.
Bir kimse: "Ebû Hanîfe'nin kıyâsı, hak .değildir." dese; kâfir olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse: "Bir kap çorba,ilimden hayırlıdır." dese; kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
Bir adam, hasmına: "Şer'i şerîfe gidelim." deyince, o "Benim gitmem için, şer'in resulünü (= elçisini) getir; ben, cebr olmayınca gitmem." dese; kâfir olur. Çünkü, bu durumda, o, şer'in inadcısı, olmuş oluyor.
Bir kimse: "Şeriat menfaat vermiyor. Yanımda olan şer'î çareler de menfaat vermiyor.' * veya
"Şeriat, bir işi bitirmiyor." yahut,
"Ben, şeriati ne yapayım." demiş olsa; bu sözlerin hepsi de, küfürdür.
Bir kimse: "Şeriat ve hâkim nerde varsa, dirhemlerini alamadım." dese kâfir olur.
Müteahhırîn: "Bu kimse, "ben o sözümle, beldenin hâkimini kas-dettim." derse; kâfir olmaz." demişlerdir.
Bir kimse, başkasına: "Bu hâdisede, şer'î hüküm, budur." der; diğeri de: "Ben, işimi resiyetle yaparım; şeriatle değil." derse; bazı âlimlere göre, kâfir olur.
Bir kimse, hasmına, imamların fetvalarını arzeylese; o da, reddederek: "Getirdiğin fetva, bu nasl ferman?" dese; kâfir olur." . denilmiştir. Çünkü, bu, şer'î hükmü reddir.
keza, bu şahıs, bir şey söylemese; fakat, fetvayı yere atsa ve: "Bu, nasıl şeriat?" dese; kâfir olur.
Karısının talâkı hususunda, bîr âlimden, fetva isteyen bir şahsa; o âlim; durum ne ise, ona göre fetva verince; fetva isteyen: "Ben, talâk-malak bilmem. Bana, çocuklarımın anasının, evde olması lâzım, "dese; Hâkim İmâm Ali es-Sağdî, bu şahsın, küfrüne fetva verdi. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.
îki hasımdan birisi, diğerine, imamların fetvalarından bir fetva getirse; diğeri de: "Fetvaları gibi değildir." veya "Biz, bununla amel etmeyiz." dese; bu şahsa, ta'zir gerekir. Zemyre'de de böyledir. [143]
Konular
- Ahidlerî Bozulan Zimmîler
- 9- MÜRTEDLERLE İLGİLİ HÜKÜMLER
- Mürted Ne Demektir:
- İrtidâdın Rüknü:
- Riddetin Sahih Olmasının Şartı:
- Mürtedin Malı
- Mürtedin Tasarrufları (= Yaptığı İşler)
- Küfrü Gerektiren Haller
- 1) Îmân Ve İslâm'a Taalluk Eden, Küfür Sözleri
- 2) Allah'ın Zâtı Ve Sıfatları İle İlgili Küfür Sözleri
- 3) Peygamberlerle İlgili Küfür Lafızları
- 4) Kur'ân-ı Kerîme Taalluk Eden Küfür Lafızları
- 5) Namaz, Oruç Ve Zekâtla İlgili Küfür Lafızları
- Zekât:
- Oruç:
- 6) İlim Ve Âlimlerle İlgili Küfür Lafızları
- 7) Helâl Ve Haramla İlgili Küfür Lafızları
- 8) Fâsık, Fâcir Ve Benzerlerinin Sözlerine Taalluk Eden Küfür Lafızları:
- 9) Kıyamet Gününe Taalluk Eden Küfür Lafızlar!
- 10) Açık Ve Kinayeli Sözlerle, Küfrü Telkin Etmek, İrtidâdı Emretmek Ve Öğretmek Ve Kâfirlere Benzem
- Küfrü Telkin Etmek:
- Kâfirlere Benzemek
- 10- BAĞÎLER [152]
- KİTÂBÜ'L-CİNÂYÂT
- (CİNAYETLER VE SUÇLAR)
- 1- CİNAYETİN TA'RİFİ, ÇEŞİTLERİ ?VE HÜKÜMLERİ
- Cinayet Ne Demektir?
- Haksız Yere Adam Öldürmenin (= Katlin) Nevileri:
- 1-) Amden Katl
- Âlât-ı Câriha: