Rehnin Artırılmasının Çeşitleri
Rehin iki şekilde artırılabilir: Birincisi : Rehne dâhil olmadan artış.
Bu, bir malın doğurmuş olması değildir. O malın, cüz'ünden bir cüz de olmamasıdır. Kazanç gibi, bağış gibi, sadaka ve emsali gibi..
ikincisi : Rehne dahil olan artış:
Fazlalığın bir maldan doğması gibi..çocuk gibi.. Ağaçtan hasıl olan meyve gibi.. Koyundan elde edilen yün gibi..deveden elde edilen tüy gibi..
Veya, rehnin cüzlerinden bir cüz olmaktır. Diyet gibi., mehir gibi... irş gibi..
Bu çeşit artış, rehnin altındadır; rehin gibi, bu da habsedilir.
Fakat, helak olunca ödenmez; tazminat hükmü yürümez.
Hatta bu nevi artış, borç Ödenmeden önce zayi olsa; borçtan bir şey düşmez. Muhiyt'te de böyledir.
Borç, rehnin, teslim alındığı günkü kıymetine taksim edilir. Ziyâde ise, borcun ödendiği gün üzeredir.
Bunun açıklaması: Asıl rehnin kıymeti bin dirhem olsa; doğurduğunun kıymeti de bin dirhem olsa; borç ikisinin arasında taksim edilir. Zahirde böyledir.
Eğer çocuk ölürse, bir şeysiz gider; anası, bütün borca karşılık rehin olarak kalır.
Şayet anası ölür ve yavrusu kalırsa; onu kurtarılırken, borcun yansı ile kurtarılır.
Eğer çocuk, anasından sonra ölürse; bir şey olmaksızın gider; sanki hiç yokmuş gibi olur... Ananın ölmesiyle, borcun tamamı düşer.
Eğer ikisi de ölmezler fakat piyasa yönünden ananın kıymeti eksilir ve beşyüz dirheme düşer veya artar da iki bin dirheme çıkarsa; bu durumda borç, aralarında yarı yarıyadır; değişmez.
Şayet ana, hali üzre kalır da; çocuğun değeri bir kusur sebebiyle veya piyasanın değişmesi sebebiyle noksanlaşır ve beş yüz dirheme düşerse; bu durumda borç, aralarında üçte birli taksim edilir; üçte ikisi, anasına; üçte biri de çocuğuna ait olur.
Eğer çocuğun kıymeti artar da iki, bin dirhem olursa; o zaman, üçte iki çocuğa, üçte biri de anasına taksim edilir.
Eğer, anası ölür de çocuk kalırsa; borcun üçte ikisiyle kalır. Bizim söylediğimiz asıldan düşer.
Ananın kıymeti teslim alındığı günkü kıymetidir. Çocuğun kıymeti ise, borcun ödendiği günün kıymetidir. Serahsî'nin Muhıyt'nde de böyledir.
Artıştan bu nevi olan, asi ile birlikte rehin olduğu zaman, sebebine avdet edilir. Rehin bırakılan şey bir câriye olur; o da kör olup, borcun yarısı düştükten sonra, o câriye doğum yapsa; körlükten sonra, çocuk hadis olur. Ziyâde kılınan, asi ile birlikte şart kılınsa; borçtan bir-şeyin sebebine dönülmez. Körlükten sonra artırım, kör olmadan önceki: gibidir ve şartlı ziyâdedir. Mubyt'te de böyledir.
Bir kimse, kıymeti bin dirhem olan bir cariyeyi, bin dirhem borca karşılık rehin koyduktan, sonra, bu cariyenin bir gözü kör olsa; borcun yarısı düşer. Çünkü, insanın bir gözü, yarısı kıymetindedir.
Sonra da bir köle ile onu artırsa ve o köle de beşyüz dirhem kıymetinde olsa; bu sahih olur. Borç yarı yarıya taksim edilir.
Şayet kör câriye., bir çocuk doğurur; o da bin dirheme müsâvî olursa; borcun tamamı câriye ile çocuk arasında yarı yarıyadır. Bu çocuk, körlükten sonra hadisdir. Borçtan taksim hakkında kör olmadan önce var olma gibidir. Çünkü çocuk, akidde asla lâhiktır. Mevcut gibi addo-iunur. Bu durumda cariyenin kör olması sebebiyle, borcun yarısı düşer.
O da borcun tamamının dörtte biridir. Geride de borcun dörtte biri kalmış olur. Çocuk için de borcun yarısı vardır. Cariyenin kör olmasıyla, borcun yarısı düşmüş ve ona tâbi olarak borcun yarısı kalmıştır.
Ziyâde hakkında taksim, sanki câriye hakkında gibidir. Çünkü ziyade, yarıya tâbi değildir. O tâbi olunandır. Artık câriye hakkında kıymet beşyüz dirhem olur. Çocuk, hakkında ise iki yüz elli dirhem olur. İşte, fazlalık, ikisine, üçte iki, üçte bir olarak taksim edildi vecârye ile birlikte üçte iki rehin oldu. Çocuk da, aslın yarısı ile beraber, rehin oldu. Sonra da bütün borcun asılda yansı, çocuktan; onunla ziyâdenin üçte birine; ikisinin kıymeti kadar taksim olundu. Asim yarı kıymeti ço-cukdan beşyüz ve ziyâdenin üçte bir kıymeti beşyüz oldu. Bu durumda biz, üçte birin, tamamım beşyüz sehim kıldık. Fazla olan üçte bir, se-him oldu. Çocuğun yan kıymeti üç sehim oldu. Borcun dörtte biri dörde taksim edildi. Câriye hakkında yarı borç sekiz; kendisi ile ziyadenin üçte ikisine taksim edildi, ikisinin kıymeti kadar.. Ziyadenin üçte iki kıymeti, beşyüzün üçte ikisidir. Cariyenin kıymeti, beşyüz; Bu durumda ikisinin arasında. Beşyüzün üçte biri tafâvût oldu. Biz, beşyüzün üçte birinin tamamını hisse kıldık; tamamı beş sehim oldu, borcun yarısı taksim edildi; o sekizdir, ikisinin arasında beşte bir, sekiz beşte biri taksim edilmedi biz asıl mesele ile onu darb eyledik ve o onaltıdır.
Rehin verenin izniyle, rehin alan, rehin olan ağacın meyvesinden yese borçtan bir şey düşmez.
Rehin alanın izniyle, rehin veren de yese, yine böyle borçtan bir şey düşmez.
Her ikisinin izniyle, bir yabancıda yese; borçtan bir şey düşmez. Eğer bunlar izinsiz yerlerse, yediklerinin kıymetini borçlanırlar. Hızanetü'I-Müftîn'de de böyledir.
Rehin bırakılan bir câriye, iki veya üç çocuğu bir arada veya ayrı ayrı doğurursa; borç, sözleşme gününde olduğu kıymetle, cariyeye taksim olur. Borç ödendiği günkü kıymete göre de çocuklara taksim olur. Câriye, çocuk doğurur ve onun doğurduğu da doğurursa; hükümde, bu iki çocuk gibi olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dir. [17]
Bu, bir malın doğurmuş olması değildir. O malın, cüz'ünden bir cüz de olmamasıdır. Kazanç gibi, bağış gibi, sadaka ve emsali gibi..
ikincisi : Rehne dahil olan artış:
Fazlalığın bir maldan doğması gibi..çocuk gibi.. Ağaçtan hasıl olan meyve gibi.. Koyundan elde edilen yün gibi..deveden elde edilen tüy gibi..
Veya, rehnin cüzlerinden bir cüz olmaktır. Diyet gibi., mehir gibi... irş gibi..
Bu çeşit artış, rehnin altındadır; rehin gibi, bu da habsedilir.
Fakat, helak olunca ödenmez; tazminat hükmü yürümez.
Hatta bu nevi artış, borç Ödenmeden önce zayi olsa; borçtan bir şey düşmez. Muhiyt'te de böyledir.
Borç, rehnin, teslim alındığı günkü kıymetine taksim edilir. Ziyâde ise, borcun ödendiği gün üzeredir.
Bunun açıklaması: Asıl rehnin kıymeti bin dirhem olsa; doğurduğunun kıymeti de bin dirhem olsa; borç ikisinin arasında taksim edilir. Zahirde böyledir.
Eğer çocuk ölürse, bir şeysiz gider; anası, bütün borca karşılık rehin olarak kalır.
Şayet anası ölür ve yavrusu kalırsa; onu kurtarılırken, borcun yansı ile kurtarılır.
Eğer çocuk, anasından sonra ölürse; bir şey olmaksızın gider; sanki hiç yokmuş gibi olur... Ananın ölmesiyle, borcun tamamı düşer.
Eğer ikisi de ölmezler fakat piyasa yönünden ananın kıymeti eksilir ve beşyüz dirheme düşer veya artar da iki bin dirheme çıkarsa; bu durumda borç, aralarında yarı yarıyadır; değişmez.
Şayet ana, hali üzre kalır da; çocuğun değeri bir kusur sebebiyle veya piyasanın değişmesi sebebiyle noksanlaşır ve beş yüz dirheme düşerse; bu durumda borç, aralarında üçte birli taksim edilir; üçte ikisi, anasına; üçte biri de çocuğuna ait olur.
Eğer çocuğun kıymeti artar da iki, bin dirhem olursa; o zaman, üçte iki çocuğa, üçte biri de anasına taksim edilir.
Eğer, anası ölür de çocuk kalırsa; borcun üçte ikisiyle kalır. Bizim söylediğimiz asıldan düşer.
Ananın kıymeti teslim alındığı günkü kıymetidir. Çocuğun kıymeti ise, borcun ödendiği günün kıymetidir. Serahsî'nin Muhıyt'nde de böyledir.
Artıştan bu nevi olan, asi ile birlikte rehin olduğu zaman, sebebine avdet edilir. Rehin bırakılan şey bir câriye olur; o da kör olup, borcun yarısı düştükten sonra, o câriye doğum yapsa; körlükten sonra, çocuk hadis olur. Ziyâde kılınan, asi ile birlikte şart kılınsa; borçtan bir-şeyin sebebine dönülmez. Körlükten sonra artırım, kör olmadan önceki: gibidir ve şartlı ziyâdedir. Mubyt'te de böyledir.
Bir kimse, kıymeti bin dirhem olan bir cariyeyi, bin dirhem borca karşılık rehin koyduktan, sonra, bu cariyenin bir gözü kör olsa; borcun yarısı düşer. Çünkü, insanın bir gözü, yarısı kıymetindedir.
Sonra da bir köle ile onu artırsa ve o köle de beşyüz dirhem kıymetinde olsa; bu sahih olur. Borç yarı yarıya taksim edilir.
Şayet kör câriye., bir çocuk doğurur; o da bin dirheme müsâvî olursa; borcun tamamı câriye ile çocuk arasında yarı yarıyadır. Bu çocuk, körlükten sonra hadisdir. Borçtan taksim hakkında kör olmadan önce var olma gibidir. Çünkü çocuk, akidde asla lâhiktır. Mevcut gibi addo-iunur. Bu durumda cariyenin kör olması sebebiyle, borcun yarısı düşer.
O da borcun tamamının dörtte biridir. Geride de borcun dörtte biri kalmış olur. Çocuk için de borcun yarısı vardır. Cariyenin kör olmasıyla, borcun yarısı düşmüş ve ona tâbi olarak borcun yarısı kalmıştır.
Ziyâde hakkında taksim, sanki câriye hakkında gibidir. Çünkü ziyade, yarıya tâbi değildir. O tâbi olunandır. Artık câriye hakkında kıymet beşyüz dirhem olur. Çocuk, hakkında ise iki yüz elli dirhem olur. İşte, fazlalık, ikisine, üçte iki, üçte bir olarak taksim edildi vecârye ile birlikte üçte iki rehin oldu. Çocuk da, aslın yarısı ile beraber, rehin oldu. Sonra da bütün borcun asılda yansı, çocuktan; onunla ziyâdenin üçte birine; ikisinin kıymeti kadar taksim olundu. Asim yarı kıymeti ço-cukdan beşyüz ve ziyâdenin üçte bir kıymeti beşyüz oldu. Bu durumda biz, üçte birin, tamamım beşyüz sehim kıldık. Fazla olan üçte bir, se-him oldu. Çocuğun yan kıymeti üç sehim oldu. Borcun dörtte biri dörde taksim edildi. Câriye hakkında yarı borç sekiz; kendisi ile ziyadenin üçte ikisine taksim edildi, ikisinin kıymeti kadar.. Ziyadenin üçte iki kıymeti, beşyüzün üçte ikisidir. Cariyenin kıymeti, beşyüz; Bu durumda ikisinin arasında. Beşyüzün üçte biri tafâvût oldu. Biz, beşyüzün üçte birinin tamamını hisse kıldık; tamamı beş sehim oldu, borcun yarısı taksim edildi; o sekizdir, ikisinin arasında beşte bir, sekiz beşte biri taksim edilmedi biz asıl mesele ile onu darb eyledik ve o onaltıdır.
Rehin verenin izniyle, rehin alan, rehin olan ağacın meyvesinden yese borçtan bir şey düşmez.
Rehin alanın izniyle, rehin veren de yese, yine böyle borçtan bir şey düşmez.
Her ikisinin izniyle, bir yabancıda yese; borçtan bir şey düşmez. Eğer bunlar izinsiz yerlerse, yediklerinin kıymetini borçlanırlar. Hızanetü'I-Müftîn'de de böyledir.
Rehin bırakılan bir câriye, iki veya üç çocuğu bir arada veya ayrı ayrı doğurursa; borç, sözleşme gününde olduğu kıymetle, cariyeye taksim olur. Borç ödendiği günkü kıymete göre de çocuklara taksim olur. Câriye, çocuk doğurur ve onun doğurduğu da doğurursa; hükümde, bu iki çocuk gibi olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dir. [17]
Konular
- Rehnin Rüknü:
- Rehnin Caiz Olmasının Şartları
- Teslim Almanın Sıhhatinin Şartı
- Teslim Almanın Nevileri
- Rehnin Hükmü:
- 2- Rehin Olan Veya Rehin Olmayan Şeyler
- 3- Hangi Hallerde Rehin Bırakılır? Hangi Hallerde Rehin Bırakılmaz?
- 4- Rehin Bırakılması Caiz Olan Ve Caiz Olmayan Şeyler
- 5- Babanın Ve Vasinin Rehin Bırakması
- 2- BÎR ŞEYİ ÂDİL BİR KİMSENİN YANINA REHİN BIRAKMAK
- Rehin Hakkında, Adalete Elverişli Olan Ve Olmayan Kimseler
- 3- REHİN BIRAKILAN ŞEYİN ZAYİ OLMASI HÂLİNDE, TAZMİN EDİLİP EDİLMEYECEĞİ
- 4- REHİN BIRAKILAN ŞEYE YAPILAN MASRAFLAR
- 5- REHİN ALAN KİMSE İLE REHİN ARASINDAKİ MÜNASEBET
- 6- REHİN VEREN ŞAHSIN, VERDİĞİ REHNİ ARTIRMASI
- Rehnin Artırılmasının Çeşitleri
- 7- BORÇ ÖDENİNCE, REHNİN TESÜM EDİLMESİ
- 8- RÂHİN VEYA MÜRTEHİNİN, REHİN BIRAKILAN ŞEYDE TASARRUFU
- 9- REHİN HAKKINDA İHTİLAF VE BU HUSUSTAKİ ŞEHADET
- 10- ALTINI, ALTIN VEYA GÜMÜŞÜ, GÜMÜŞ KARŞILIĞINDA REHİN BIRAKMAK
- 11- REHİNLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- Kâhinden Başka Birinin, Rehne Karşı Cinayet O Suç İşlemesi
- Kâhinin Değil Merhûnun (= Rehin Edilen Şeyin) Cinayet İşlemesi
- Bir Rehnin, Diğer Bir Rehne Karşı Cinayeti:
- 12- REHİNLE İLGİLİ DA'VALAR VE HUSÛMETLER
- KİTÂBÜ'Ş-ŞEHÂDÂT
- (ŞÂHİDLİKLER)
- 1- ŞEHÂDETİN TARİFİ, RÜKNÜ, EDASININ SEBEBİ, HÜKMÜ, ŞARTLARI VE KISIMLARI ŞEHÂDETİN TARİFİ
- Şehâdetin Rüknü
- Şehâdetin Edasının Sebebi