Cumhuriyet Yapacaklar!
Mustafa Kemâl Paşa müddet-i ömründe uçağa binmemiştir. Halbuki; "İstikbâl Göklerdedir" vecizesi, kendilerine aittir. Bu büyük keşfin mamulatina binmemesinin hikâyesinide anlatmaya çalışalım., "Efendim; Mustafa Kemâl Paşa, eski sadrıazamlardan Ali Rıza Paşa ile birlikte 1. Dünya savaşı esnasında Almanya'dadırlar ve bir manevraya davetlidirler. Bu manevrada dönemin uçakları da vazife almışlar, plânlanan vazifelerini manevra esnasında gerçekleştirirler. Tabiiki başta davetli ecnebi ve yerli askeri zevat olduğu halde hazır bulunanlar tarafından alkışlarla taltifata nail olurlar. Bu gösterilerden sonra meydandaki hoperlorlardan arzu eden zabitlerin havada tenezzüh (gezmek) için az sonra havalanacak tayyarelere binebilecekleri hakkında anons duyulur. Cesur ve deneyci M.Kemâl Paşa hemen bu davete icabet etmek üzere, Ali Rıza Paşadan nezaket icabı izin isteyip, binmek üzere uçaklara doğru hareketlendiğinde, Ali Rıza Paşa da genç paşanın koluna yapışır ve <bilmediğin ilaç başını, bilmediğin aş, karnını ağntır> darb-ı meselini sÖyleyiverir. Bu ikaz üzerine M.Kemâl Paşa uçağa binmekten sarfı nazar eder. Çok geçmez ki, M.Kemâl Paşanın binmek için gözüne kestirdiği uçak takla ata, ata irtifa kaybetmeğe başlar. Ve meydanın biraz uzağında ki ormandan az sonra bir alev ve yığın halinde duman yükselmeye başlar. Az sonra bildirilir ki, uçak arıza hasebiyle düşmüş ve içinden hiç kimse sağ çıkamamıştır.
İşte M.Kemâl Paşanın bir tayyare kazasında hayatının noktalanmasını eski sadrıazamlardan Ali Rıza Paşa takdir-
ilâhi ile engellemiş oluyor. Muteriz M.Kemâl Paşa da, takdirin gereği olarak, Ali Rıza Paşa'dan gelen ikaza büyük bir hürmetle, ittika etmesi de, asla şüphe edilmemelidir ki, takdir-i tecelliyedendir. İşte bu Ali Rıza Paşa, yine İttihad ü Terakki Partisinin son kabinesini teşkil eden Talat Paşa kabinesi istifa etmiş ve başvekil Talat, Enver vede Cemal Paşalar firar ettiğinde, sadnazam atanmış bulunan Mareşal Ahmed İzzet (Furgaç) Paşa'yı ziyaret ettiğinde, M.Kemâl Paşa hakkında konuşurlarken, Bulvar Gazetesinin hazırlattığı ve başlarında değerli büyüğüm Osman Akkuşak ağabeyimizin bulunduğu kıymetli yazı kadrosunun hazırladığı ''Kurtuluş Savaşı Ansiklopedisinin 1985'de yayımlanan 1. cildinin 205. sahifesinde şu ifade yer alır: ".Ali Rıza Paşa bir gün Ahmed İzzet Paşayı ziyarete gider. Sohbet esnasında Mustafa Kemal Paşa aleyhinde dedikodu yapar. Daha sonra ekler: <cumhuriyet yapacaklar,cumhuriyet!> diye bağırır. Ali Rıza Paşa Makedonya'da Osmanlı imparatorluğunun Batı Orduları başkumandanlığını yapmıştı. Koskoca Türk ordularını mahvettir-miş, kıymetli Makedonya topraklarını düşmanlara terk etmiştir. Şimdi de devletin en müşkül anında, padişahın gözüne girmeyi başarmış ve en yüksek mertebeye ulaşmıştı. Ancak, cumhuriyetin yapılacağını söylemesi takdir olunacak bir harekettir." Şeklinde bir ibare koymuşlardır. Bu ibare üzerinde ve cumhuriyet kelimesi üzerinde bir miktar durmak ge-reki yor. Şimdi; evvelâ merhum Ali Rıza Paşayı Osmanlı ordularını mahvettiren adam olarak nitelemek pek doğru bir ifade sayılmaz. Ancak Makedonya cephesinde bir başarısızlık vardır ve bunun idraki içinde olan vede çok kıymetli bir erkânıharp yâni müthiş bir kurmay subay olan Edirne istirdadının da plânlarını yapan ancak fiili komutaya kendinde atfettiği uğursuzluk hasebiyle yanaşmayan bu doğrultuda gelen teklifleri geri çevirdiği gibi yaptığı mükemmel savaş plânlarının tatbik alanına konacağı gün cepheye gidipde bir aksiliğe meydan verir vücudiyetim diye, neticeyi çadırında binbir heyecan içinde beklemek yolunu seçmiş muhterem bir Osmanlı Paşasıdır.
Cumhuriyet kelimesi üzerine gelince, Tanzimat fermanından önceleri de Osmanlı ülkesinde münevverler arasında doğrudan doğruya olmasa bile cumhuriyet üzerinde müta-lalar serdedildiği muhakkaktır. Hâttâ; 1789 Fransa ihtilâl hareketlerinin taht ve taç sahiplerini mahvetmek, idareyi ahalinin iradesine ve seçeceklerine bırakmak anlayışını hâkim kılabilmek diye niteleyen ve 3.Selim'e verilmiş lâyihaları hatırlamak yeterlidir.
Bunun yannda 2.Mahmud'un inkılap hareketleri, cumhuriyet fideleğini hazırlamak sayılsa yendir. Daha fazla gerilerde kalmaya lüzum yoktur ki, Monarşi idaresi bir nevi cumhuriyet kapısını tıklayan harekettir. 1. Meşrutiyet'in ilânı, cumhuriyetin kapısına gelme vaktinin hayli yaklaştığını gösterir. Nitekim, Şam ordusu kumandanı Arnavut Recep Paşa'nın, aniden İstanbul'a gelmesi ve padişah 2. Abdülhamid tarafından derhal Harbiye Nazırlığına irtika ettirilmesi sırasında, kimi hatıratlardan öğreniyoruz ki, Sultan Hamid, Recep Paşa acaba cumhuriyeti mi ilân edecek kayguları çekmiştir. Ne varki hikmet-i hüdâ Recep Paşa ertesi gün vefat etmiş böylece de Sultan Hamid bu kaygulardan bir müddet olsun azade kalabilmiştir.
Ali Rıza Paşanın,Ahmed İzzet Paşaya <curnhuriyet yapacaklar, cumhuriyet dîye sızlanması, cumhuriyeti istememekten değil, nan-û nimetiyle perverde oldukları devlet-i âli-yenin kurmuş olduğu mekteplerde okumuş yetişmiş, bir çok başarılara imza atmış, mazisinin herkesi hayranlıkla gıbta ettirdiği bu devletin sonu olarak görmesinden kaynaklandığını tesbit etmek zor olmaz. Bu insanlar, vefalı insanlar oldukları kadar cidden bir kahve nin kırk yıl hatırı vardır sözünün gerçek mânasını taşıdığı devirlerin insanları olmasıdır vede Şark toplumunun bilhassa müslümanlann müessesesi hilafet-t ak-desiyenin Cumhuriyet çerçevesinde nerede yer alacağını tesbit ve tâyinin yapılmasındaki çözümsüzlüğü evvelce görmüş olmalarından kaynaklanmaktadır.
Nitekim cumhuriyetin ilânının sonrasında hilafetin ilgası karan alınır ve hilafetin şahıs lara verilemeyeceği, hilafetin selahiyetlerinin TBMM'nin, selahiyetleri içinde mündemiç olacağının ilânı ile bir gece de, hanedan üyelerinin ve başlarında halife Abdülmecid Efendi olduğu halde ülke dışına çıkarılmaları, Ali Rıza Paşa gibi nicelerinin tahminlerini gerçekleştiren işlem icra edilmiştir.
Günlerden bir gün, Sultan Vahdeddin Harbiye Nâzın Gürcü Şâkir Paşa'yı yanına çağırarak, bana paşaların listesini getir ve bu listedeki isimlerin başarıları ve başarısızlıkları da kaydedilmiş olsun, çünkü onların içinden seçeceğim paşa ile pek mühim işler yapacağız der. Bu emri telakki eden Şâkir Paşa nezarete avdet eder ve istenilen listeyi, sür'atle ikmale çalışırken mülahazat hanesine de gereken notları düşmekten de geri durmaz.
Şâkir Paşa; Sultan Vahdeddin tarafından kabul edilir ve hazırlamış olduğu listeyi hâvi dosyayı kendilerine takdim eder. Padişah derhal dosyayı tetkike başlar. Ne varki; padişah tetkikten ziyade, sanki bir şey aramaktadır. Hayli yüklü malumat ile doldurulmuş mülahazat haneleri sanki kaale alınmadan geçilmektedir. Bir müddet sonra da padişah başını kaldırır ve: "İsimlen okudum. Bunların içinde benim Almanya seyahatimde yaver o/a rak refakatimde bulunan Sarı. Paşanın adını bulamadım" Dediğinde, Harbiye Nâzın Paşa, kastedilen ismi derhatir eder ve tatlı bir tebessümle, "Efendimiz; Siz, Mustafa Kemâl Paşa Hz.lerini kastediyorsunuz sanırım! Fakat bu paşanın koltuğunun altından Fransa Ihtitâl-i Kebirinin husulünü anlatan kitap hiç düşmez. Mustafa Kemal Paşa bu kitabı çok okur. Mutasavver işi ona verdiğinizde belki memleketin kurtulması kabil olabilir, fakat sizin de, taht ve tacınız kalırmı bilemem" Cevabını verdiğinde, Sultanın ağzından şu sözler dökülür: "Paşa Paşa! Memleketin akıbeti pek ama pek mühimdir. Bizim tahtımızın, tacımızın millet encamı karşısında ne önemi olabilir?" Dediğini çok kişiden duymuşuzdur. 27/nisan/1919 günü Harbiye Nâzın Şâ-kir Paşa'nın, Mustafa Kemâl Paşayı Nezarete davet île Türklerin, Rumlara yaptığı baskıyı yerinde incelemek ve önlemek üzere Karadeniz bölgesine müfettiş olarak gönderilmesinin kararlaştırıldığını bildirdiği görülür. İşte, bu son paragraftaki malumat, Prof.Utkan Kocatürk tarafınca hazırlanmış ve TTK (Türk Târih Kurumu)'nca tab edilmiş kitabın 33. sahifesin-den alınmıştır. Aynı sahifede de, hemen ertesi güne yâni, 30/nisan/1919 tarihinde, Mustafa Kemâl Paşanın, 9.Ordu Kıtaatı müfettişliğine tâyininin Sultan Vahdeddin tarafından tasdik edildiğini satırlara döken Kocatürk, aynı sahifede şu ifadeye yer vermiş: "Harbiye Neza retinin, sadarete yazısı: Mustafa Kemal Paşa tarafından yapılacak tebligatı emri altında bulunacak olan vilayat mülkî memurlarının icra etmelerinin tamim edilmesi" pek açık olarak geniş selahiyet ile Anadolu'ya gönderilmiş olduğunu ortaya koyar. Takvim yapraklan; 30/nİsan/1919'u gösteripde, M.Kemâl Paşanın tâyininin olduğu gün; serhad şehrimiz Kars ise, İngilizler tarafından sağdan soldan toplanarak bir araya getirilmiş Ermeni kopillerinin idaresine veriliyordu. Evet,kasap'a, kuzu teslim ediliyor idi. Demek ki İttihad ü Terakki cemiyetinin daha cihan savaşının başında görüp çâre aradığı durum gelip çatmıştı. Zâten; Padişah Vahideddin hân'da yukarıda yazdığımız tayinle işin önemine işaret etmiş oluyordu. Bu arada da heyet-i nasiha denen çeşitli vilâyetlere gidip, gerek sükûnet gerekse, yapılacakları ehline anlatan Şehzade Abdürrahim Efendi riyasetindeki 16/nisan/1919'da başlayan nasihatler hiç şüphe yok ki bir teşkilatlandırma harekâtıdır. Ve bu seyahat aynen Osmanlı devletinin kuruluşunun akabinde Sultan Veled'in Anadolu Beyliklerini bir bir dolaşıp, Osmanlı iradesine râm olmalarını hatırlatma olayını andırdığını söylersek yanlış bir istin-bat yapmış olmayız. 20/nisan/1919'da Bursa'da isbat-ı vü-cud edilmiş, oradan Balıkesir'e geçilmiş ve 25/nisan da, Manisa'ya gelinmiştir. Hemen ertesi günü Heyet-i Nâsiha İzmir'e duhûl eylemiş, Aydın ise, İzmir'den gelinen vilayetimiz olmuştur, târih 29/nisan/1919'u göstermektedir. Heyet-i Nâsiha Aydın'dan Muğla'ya geçerek vazifesini sürdürmüştür ki 30/nisan günü olmuştur buraya gelinmesi. Nihayet 18/ma-yıs/1919'da heyet-i nasiha ve şehzade Abdürrahim Efendinin dönüş târihidir ve hemen ertesi günü Mustafa Kemâl Paşa Samsun'a çıkacaktır.
Konular
- Damad Ferid Kabinesine Girişi
- Salih Paşa. Hakkında Mülahaza
- Malta Sürgünleri
- Malta Adasından Firar
- Bir Şeyhülislam
- İttihatçı Çizgisimi? Ankara Görevimi?
- Görevde Riayet Fatura Ediliyor
- Kara Gün Yazısının Sahıb-I Kalemi
- Londra Konferansı
- Londra Konferansında Malta Sürgünleri Müzakeresi
- General Harıngton'ün Dönekliği
- Vezir-İ Meâü Semirim Tevfik Paşa;
- Anadoluya Nasihat Heyetî
- Yıkılış
- İstiklâl Savaşımız
- Cumhuriyet Yapacaklar!
- Redd-I İlhak Heyet-İ Milliyesinin Beyannamesi
- 9.Ordu Müfettiş Selahiyetnâmesı
- Durum Ve Manzara!
- Raporlar Yağmur Gibi
- Katliamlar Devam Ediyor
- Taşnak Çetesi-Gürcü Yağması
- Güney Cephemize Bir Bakış
- Dörtyol Baskını
- Mukavemetçilere Zabit
- Trakya Ve İstanbul'un Durumu
- Zafer'e Doğru Koşuluyor
- İstiklal İçin Çalışan Cemiyetler
- Azınlıklarda Gelince!
- Mütareke Sonrasında Ordumuz