Görevde Riayet Fatura Ediliyor
İzmir valisi Rahmi bey bahse konu vazifesi esnasında yabancılara ve bilhassa İngilizlere ve de Fransız tebâhlara pek mültefit davranmış hatta savaş esnasında İngiltere bu valimizi teşekkür ile anıp bir beyanname göndermekten kendini alamamıştı. Öte yandanda İstanbul Merkez kumandanı Albay Ahmed Cevat bey'e gelince onun da, ecnebilere iyi davranmasıyla birlikte Kutulâmare'de esir alınan general Tow-sehnd İstanbul'a getirildiği zaman Ahmed Cevad lâyık olan riayeti göstermiş ve bundanda bahse konu İngiliz generali pek memnun kalmış ve hakikaten Malta sürgünleri arasında yer alan Albay Ahmed Cevad bey, merkez komutanıyken gösterdiği yakınlığın faturasını yardım istiyen bir mektupla general Towsehnde bildirmiş ve centilmen general bu ricaya bigâne" kalmayıp, yazdığı mektupla resmi makamlar nezdin-de. Ahmed Cevad bey'e maiyetindeki binbaşı Morland'ı da şâhid göstererek kefaletlerini bildirmişlerdi. Ne varki dış işleri bu hatırlatmalara, "yardımlarının maksatlı olduğu beyanıyla" cevap verdiği görülmüştür. Neticeten Malta sürgünlüğü bir çok insanın muzdarib olmasına, aile efradının perişanlığa düşmesine sebeb olan elim bir dönemdir.
Değerli hariciyecimiz ve güzel kalem sahibi Bilâl Niyazi Şimşir kitabının 357. sahifesinde Mal Çan'ın Yongası ara başlığı altında şunları yazmış: "Malta sürgünleri arasında, Eczacı Mehmed bey adında zengin bir iş adamı vardı. Doğu illerinde büyük çapta müteahhitlik ile ticaret işlerinde para yapmıştı. Mütarake döneminin o karışık günlerinde de İstanbul ile Kafkasya arasında ticaret yapıyordu. En son; 2 nisan 1919 günü İstanbul'daki İngiliz makamlarından aldığı izin kâğıtlarıyla Amerika adlı Rus bandralı bir gemiye binip Batum'a gitmişti. Oraya varınca İngilizlerce yakalanmış, bir süre Batum'da tutulduktan sonra İstanbul'a getirilmişti. Bir kaç ay Çanakkale'de tutuklu kaldıktan sonra, 1920 yılında Mal-ta'ya sürülmüştü. Tutuklanması Ermenilerin jurnalleri yüzünden olmuştu. Kendisini 1915 yılında Erzincan Ermenilerinin sürülmesinden sorumlu göstermişlerdi. Bu zengin işadamı 17/nisan/1920 günü Malta'dan İngiliz Yüksek Komiserliğine bir dilekçe yolladı. Kısaca şunları sordu: "16.000 İngiliz lirası tutarında kömürüm vardı. Ne oldu? Tutuklandığım sırada İngilizlerce elimden alınan çantamda 500.000 ruble ile-, 300 Türk lirası vardı. Bu param ne oldu? O zaman bu Rus parasının değeri 20.000 ingiliz lirası tutuyordu. Şimdi değeri 300 İngiliz lirasına düşmüştür. Kaybettiğim sermaye ne olacak?"
Mehmed bey'in maddiyattan bahseden mektubu, numû-ne-i imtisaldi. Bu dilekçe uğradığı maddi zararı dile getiren tek dilekçe oldu. Diğer dilekçeler, hastalık, esaretin zorluğu, Ölüm, hürriyet gibi hususata dayanıyordu. Fakat bu öyle değil sağlam hesaplar neticesinde uğradığı zararın bilançosunu ortaya koyuyor ve bunun netayicinin ne olacağını soruyordu. İngilizleri hiçbir dilekçe bu kadar şaşırtmamış, korkuya düşürmemişti. Çünkü; her bir sürgün böyle bir hesap ileri sürüp tazminat talebinde bulunsalar ve bu talep de, sürgünlerin lehine neticelendiğinde İngiltere ekonomisi ne hâle gelirdi? Amiral De Robek, dilekçe sahibinin savaş esiri olduğunu öne sürüp tazminat isteyemeyeceğine etrafı inandırmaya çalışırken kaygılanmıyor da değildi.
Değerli hariciyecimiz ve güzel kalem sahibi Bilâl Niyazi Şimşir kitabının 357. sahifesinde Mal Çan'ın Yongası ara başlığı altında şunları yazmış: "Malta sürgünleri arasında, Eczacı Mehmed bey adında zengin bir iş adamı vardı. Doğu illerinde büyük çapta müteahhitlik ile ticaret işlerinde para yapmıştı. Mütarake döneminin o karışık günlerinde de İstanbul ile Kafkasya arasında ticaret yapıyordu. En son; 2 nisan 1919 günü İstanbul'daki İngiliz makamlarından aldığı izin kâğıtlarıyla Amerika adlı Rus bandralı bir gemiye binip Batum'a gitmişti. Oraya varınca İngilizlerce yakalanmış, bir süre Batum'da tutulduktan sonra İstanbul'a getirilmişti. Bir kaç ay Çanakkale'de tutuklu kaldıktan sonra, 1920 yılında Mal-ta'ya sürülmüştü. Tutuklanması Ermenilerin jurnalleri yüzünden olmuştu. Kendisini 1915 yılında Erzincan Ermenilerinin sürülmesinden sorumlu göstermişlerdi. Bu zengin işadamı 17/nisan/1920 günü Malta'dan İngiliz Yüksek Komiserliğine bir dilekçe yolladı. Kısaca şunları sordu: "16.000 İngiliz lirası tutarında kömürüm vardı. Ne oldu? Tutuklandığım sırada İngilizlerce elimden alınan çantamda 500.000 ruble ile-, 300 Türk lirası vardı. Bu param ne oldu? O zaman bu Rus parasının değeri 20.000 ingiliz lirası tutuyordu. Şimdi değeri 300 İngiliz lirasına düşmüştür. Kaybettiğim sermaye ne olacak?"
Mehmed bey'in maddiyattan bahseden mektubu, numû-ne-i imtisaldi. Bu dilekçe uğradığı maddi zararı dile getiren tek dilekçe oldu. Diğer dilekçeler, hastalık, esaretin zorluğu, Ölüm, hürriyet gibi hususata dayanıyordu. Fakat bu öyle değil sağlam hesaplar neticesinde uğradığı zararın bilançosunu ortaya koyuyor ve bunun netayicinin ne olacağını soruyordu. İngilizleri hiçbir dilekçe bu kadar şaşırtmamış, korkuya düşürmemişti. Çünkü; her bir sürgün böyle bir hesap ileri sürüp tazminat talebinde bulunsalar ve bu talep de, sürgünlerin lehine neticelendiğinde İngiltere ekonomisi ne hâle gelirdi? Amiral De Robek, dilekçe sahibinin savaş esiri olduğunu öne sürüp tazminat isteyemeyeceğine etrafı inandırmaya çalışırken kaygılanmıyor da değildi.
Konular
- 5. Kabinenin Anadolu Harekatına Tavrı
- Pek Mühim
- Damad Ferid Ve Arkadaşlarının Akıbeti
- Ali Rıza Paşa
- Hatt-I Hümayun Sureti Veziri Meali Semirim Ali Rıza Paşa
- Felâh-I Vatan Gurubu
- Alı Rıza Paşa'nın Ahvali
- Salih Hulusi (Kezrak) Paşa
- Bir Hatıra
- Damad Ferid Kabinesine Girişi
- Salih Paşa. Hakkında Mülahaza
- Malta Sürgünleri
- Malta Adasından Firar
- Bir Şeyhülislam
- İttihatçı Çizgisimi? Ankara Görevimi?
- Görevde Riayet Fatura Ediliyor
- Kara Gün Yazısının Sahıb-I Kalemi
- Londra Konferansı
- Londra Konferansında Malta Sürgünleri Müzakeresi
- General Harıngton'ün Dönekliği
- Vezir-İ Meâü Semirim Tevfik Paşa;
- Anadoluya Nasihat Heyetî
- Yıkılış
- İstiklâl Savaşımız
- Cumhuriyet Yapacaklar!
- Redd-I İlhak Heyet-İ Milliyesinin Beyannamesi
- 9.Ordu Müfettiş Selahiyetnâmesı
- Durum Ve Manzara!
- Raporlar Yağmur Gibi
- Katliamlar Devam Ediyor