Umumî Vasiyet Örneği
Umûmi bir vasiyet-nâme şöyle yazılabilir:
Nefsinde zâif, Yüce Allah'ın rahmetine muhtaç kul filan, aklı başında, işleri caiz olduğu hâlde şöyle vasiyet eyledi:
O, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Onun, bir ve ortaksiz olduğuna; mülk ve hamdın O'na mahsus olduğuna; diriltici, öldürücü olduğuna; dâima hayatta olup hiç ölmeyeceğine; bütün hayrın yed-i kudretinde olduğuna; gücünün herşeye yeteceğine; doğmayıp, doğurmadığına; hiç bir şeyin ona denk olamayacağına; aile ve evlâd edinmediğine; hükmünde, hiç bir ferdin ortak olamıyacağına; Muhem-med (S.A.V.)'in O'nun kulu, resulü, emîni, hidâyetle gönderileni olduğuna; O'nun, bütün dinlerin üzerine, hak dinîn zahir olması için gönderildiğine, müşrikler hoşlanmasalar bile, bunun bir gerçek olduğuna; Cennet'in, Cehennem'in, mizanın, nisabın, sıratın ye kıyamet gününün hak olduğuna; kıyamet gününün geleceğine, gelmesinde hiç bir şüphe olmadığına; Yüce Allah'ın, kabirlerde olanların tamamını dirilteceğine şehâdet eder. Ve gerçekten o adam, Yüce Allah'ın Rabbi olduğuna; Dîninin îslam olduğuna; Muhammed (S.A.V.)'in nebi olduğuna razı oldu. Kur'ân'ın İmâm, kıblenin Kabe; mu'min-lerin kardeş olduğuna razı oldu. Bu şahıs, bunun üzerine yaşar; bunun üzerine ölür; Yüce Allah dilerse, bunun üzerine dirilir.
Bu şahıs Yüce Allah'a şöyle tazarru' ve niyaz eder. Allahu Teâ-lâ, bu kadar nimetlerini tamamlamıştır ve selb edip almamıştır; ölene kadar ihsanda bulunmuştur. Hayrın tamamı, Yüce Allah'ın kudret elinde olup, O, gücü her şeye yetendir.
Ve bu şahıs, şöyle şehâdet eder: Dünyadan Yüce Allah'a tevbe edilen, nadim olan ve işlediği kusurlara müteessir bulunup, bütün günahlarından bağışlanmayı yüceler yücesi dileyen, ve tevbeleri kabul edici hakkından, ümid ile O'nun affını ve bağışını dileyin, (Ki, O, Nebisi Muhammed (S.A.V.)'e indirdiği kitabında, kullarına va-ad ederek şöyle buyurmuştur: "O, öyle bir Allah'tır ki, kullarının tevbelerini kabul edip, günahlarını affeyler." Yüce Allah'ın sözü hak-dır; vadi hakdır. Rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Rahmeti gazabını seb-kat eylemiş (- ileri geçmiş) tir. O ziyadesiyle bağışlayıcı ve merhametlidir.) Bu adam ölümünden sonra kalacak olan vârislerine, akrabasına, arkadaşlarına, dostlarına ve emrine itaat edenlere; "ibâdet edicilerle birlikte ibâdet etmelerini; hamd edicilerle beraber hamd etmelerini ve müslüman topluluğa nasihat etmelerini; Yüce Allah'tan hakkıyla korkmalarını; insanlar arasında arabuluculuk yapmalarını; Allah'a ve Resulüne itaat etmelerini; samimiyetle inanıp itikat etmelerini vasiyet eyledi.
Ve onlara, İbrahim (A.S.) ile Ya'kub (A.S.)'un : "Ey oğullarım! Gerçekten Yüce Allah, size, îslâm'ı diri olarak seçti; sakın, siz İslâm dininin dışında ölmeyiniz." Vasiyetleri gibi vaseyit eyledi. Ve, "Yüce Allah'a açıkda ve gizlide, ibâdet etmelerini; sözlerinde, işlerinde her hâlü karlarında itaatli olmalarını; her türlü günahtan kaçınmalarını; dini dosdoğru tutmalarını; dinde ayrılık yapmayıp, ayrılmamalarını vasiyet eyledi.
Ve şöyle vasiyet eyledi:
Yüce Allah'ın, kullarının arasına adi olarak koymuş bulunduğu, halkı onunla sonuçlandırdığı, hiç bir kişinin kurtuluşu bulunmayan Ölüm vâki olunca; Yüce Allah kendine kavuşulan günü günlerin en hayırlasi kılmıştır.
"-Terekesinden, ilk önce kefeni hazırlansın, hurıûtu, teçhizi ve defni yapılsın. Ma'ruf veçhile, üç gün ta'ziyeye gelenlere, sünnete uygun olarak, israfsız, tebzirsiz, taktirsiz yemek yedirsinler. Sonra da insanlara olan borçları ödensin. İnsanlarda olan alacakları alınsın; emânetleri verilsin. Bu vasiyet, üçte bir malından yerine getiril-, sin ve vasiyetinde değişiklik (= tebdil) Yapılmasın. Kim, bundan sonra tebdil ederse; günahı onadır. Gerçekten Yüce Allah hakkıyla işi-tici, kemâliyle bilicidir." diye vasiyet eder.
Şayet, bir kimseye "şu kadar dirhem" diyerek borç ikrarında bulunmuşsa ve tarihi de yazılı olup, kefili de varsa; keza, birine "şu kadar dirhem" borcu var ve onun kefili yoksa; veya filan oğlu filana, bir cihetten borcu varsa; keza alacaklarında kefilli olan varsa;-onların yerine getirilmesi için vasiyet eder. Şu yerde, hududu şu olan bir ev, şu yerde, hududu şu olan bir bağ, şu yerde, (köyde) şu hudutlu arazi, çarşıdaki hudutları.şu şu olan dükkanlar; diğer akarlar; köleler ve cariyeler (isimleri ve kimlikleri ile) altın, gümüş, hayvanlar, ticâret malları (dükkanlarda olsun, evde olsun bakır kaplar, kalay kaplar, evde olan sergiler, yatak, yastık ve diğer eşyalar, ölçülen ve tartılan şeyler, ve netice olarak bütün mallar, vasıflarıyla beyan edilirler.
Önce "borcunun ödenmesini" vasiyet eder; sonra, "kendisinin başkalarında olan alacağının alınmasını," vasiyet eder.
Sonra terekeye bakılır: Bu terekeye basiret ve adalet ehli olanlar, bir kıymet takdir ederler. Ve bu terekenin tamamından, üçte birini vasiyeti olarak çıkarırlar ve sonra durum yazılır.
Bu terekeden vasiyetinde varsa hac parası çıkarılır. Farz olan hac ve onun yerine ( = bedel) hac ve umre yapılır. Kârin ise, hac ile umre ihramını birleştirir. Mütemeddî ise, ayrı ayrı ihrame girer. Bunların masrafı, kifayet miktarı vasiyet eden zat yerine (= bedel) hacca gidecek olan zata verilir. Eğer o zat... kaçınırsa, vasî istediğini yollar ve elverişli birini gönderir. O da afif, sağlam, kendi farz haccını yapmış, umresini yapmış bir kimse olur. Onun gidiş geliş ve şâir masrafı ödenir. O, israfsız, tefritsiz, taktirsiz harcama yapar. Şayet, bu nafakadan artan olursa, işte o, onun için vasiyettir. Ve eğer, hacca me'mur edilen zata genişlik olursa ne güzel... O zat hasta olur veya hacca gitmesine mâni bir hal olursa, o elinde olan hac parası, güvenilir ve bu işi yerine getirebilecek bir başkasına verilerek ona bu, işi yapması, söylenir. O da bu işi yaparsa caiz olur. Ve ona (bedel olarak hacca gidecek şahsa) "o dirhemleri, kendi dirhemine ve arkadaş lar inin. dirhemine, katması hususunda" izin verilir.
Vasiyet eden şahıs, vasiyetinde "üzerinde kazaya kalan namazın her vakti için, yarım ölçek buğday veya bir ölçek arpa yahut bir ölçek hurma veya bunların kıymetinin müsîüman fakirlere verilmesini" söyler.
Ve üzerinde kaç dirhen zekât borcu varsa, o da ödenir; fukaraya verilir.
Keza, ayıplardan beri bir köle satın alınıp, yemin keffareti için, azad edilir, (veya zıhar kefareti diye yazılır.) Veya ramazanda kasden yediği oruç keffareti için verilir.
Keza, köprü veya misafirhane yahut mescid tamiri ve mescidin lambasına yağ veya hasır ve emsali gibi şeylere masraf edilmesini" vasiyet eder.
Keza, ayıplardan uzak olan "bir koyun veya bir sığır yahut bir deve satın alınıp, kurban bayramı günlerinde kurban kesilir ve eti yağı, başı, ayakları ve sakatatı fakirlere tasadduk edilir ve kesip yüzene verilir; dilediğine, dilediği kadar verilir. Bu sevaba nail olmak için yapılır.
Vasi, bunu bizzat kendi eliyle yapar. İsterse, kendi ailesine de yedirir.
Keza, bir batman ekmek satın alıp, fakirlere tasadduk eder. Yaz günlerinde her cum'a günü buzlu su hazırlar ve onu sebil eder; gelen geçen içer.
Medresedeki ilim talebelerine de ayırır. Şu kadar dirhem de müderrise verilir.
keza elbise satın alınıp, fakir fukaraya dağıtılır.
Filâna şu kadar dirhem, filana bir cübbe. filâna bir sarık, filana yatağı ve yorganı veriiir.
Vasiyeti infaz edilip, yerine getirildikten sonra, geride kalan malı vârisleri arasında Yüce Allah'ın taksimi üzerine taksim edilir. Fülan için şu kadar; filan için şu kadar, (altıda bir, üçte bir, dörtte bir, sekizde bir, nısıf (= yarı) ve baki (= geride kalan) gibi belirli hisseler vardır.
Vasî, bütün işleri yerli yerinde yapar ve çocuklar küçük iseler onların umurunu (= islerini) düzeltmeye gayret gösterir.
Filan zat, bu vasiliği şifahi ( = yüz yüze) kabul eder ve şahit de edinirler. Yazının sonuna, şahitlerin isimleri yazılır.
Burada vasiyetine şunları da ilâve eder: Vasî için ve nefsi için, Yüce Allah'dan korkmayı, ondan haşyet eylemeyi, onun gizlide aşikarda murakabesini bilirler.
Kendisine vasiyet edilen zat, hiç bir şeyden korkmaz.
Vasiyet eden şahıs vasiyetinden rücû edebilir. (= dönebilir), ve onu ibtâl eder, nesh eder ve başka bir vasî nasbedip, bu vasiyi, vasilikten çıkarır.
İsterse vasinin işine şart koşar ve kendinin izni ve bilgisi olmadan vasî bir şey yapamaz. Şayet izni ve bilgisi olmadan bir iş yaparsa, işte o merduddur; bâtıldır. Vasiyet eden şahıs bu hususlar üzerine şahit edinir ve yazı tamam olur. [215]
Nefsinde zâif, Yüce Allah'ın rahmetine muhtaç kul filan, aklı başında, işleri caiz olduğu hâlde şöyle vasiyet eyledi:
O, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Onun, bir ve ortaksiz olduğuna; mülk ve hamdın O'na mahsus olduğuna; diriltici, öldürücü olduğuna; dâima hayatta olup hiç ölmeyeceğine; bütün hayrın yed-i kudretinde olduğuna; gücünün herşeye yeteceğine; doğmayıp, doğurmadığına; hiç bir şeyin ona denk olamayacağına; aile ve evlâd edinmediğine; hükmünde, hiç bir ferdin ortak olamıyacağına; Muhem-med (S.A.V.)'in O'nun kulu, resulü, emîni, hidâyetle gönderileni olduğuna; O'nun, bütün dinlerin üzerine, hak dinîn zahir olması için gönderildiğine, müşrikler hoşlanmasalar bile, bunun bir gerçek olduğuna; Cennet'in, Cehennem'in, mizanın, nisabın, sıratın ye kıyamet gününün hak olduğuna; kıyamet gününün geleceğine, gelmesinde hiç bir şüphe olmadığına; Yüce Allah'ın, kabirlerde olanların tamamını dirilteceğine şehâdet eder. Ve gerçekten o adam, Yüce Allah'ın Rabbi olduğuna; Dîninin îslam olduğuna; Muhammed (S.A.V.)'in nebi olduğuna razı oldu. Kur'ân'ın İmâm, kıblenin Kabe; mu'min-lerin kardeş olduğuna razı oldu. Bu şahıs, bunun üzerine yaşar; bunun üzerine ölür; Yüce Allah dilerse, bunun üzerine dirilir.
Bu şahıs Yüce Allah'a şöyle tazarru' ve niyaz eder. Allahu Teâ-lâ, bu kadar nimetlerini tamamlamıştır ve selb edip almamıştır; ölene kadar ihsanda bulunmuştur. Hayrın tamamı, Yüce Allah'ın kudret elinde olup, O, gücü her şeye yetendir.
Ve bu şahıs, şöyle şehâdet eder: Dünyadan Yüce Allah'a tevbe edilen, nadim olan ve işlediği kusurlara müteessir bulunup, bütün günahlarından bağışlanmayı yüceler yücesi dileyen, ve tevbeleri kabul edici hakkından, ümid ile O'nun affını ve bağışını dileyin, (Ki, O, Nebisi Muhammed (S.A.V.)'e indirdiği kitabında, kullarına va-ad ederek şöyle buyurmuştur: "O, öyle bir Allah'tır ki, kullarının tevbelerini kabul edip, günahlarını affeyler." Yüce Allah'ın sözü hak-dır; vadi hakdır. Rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Rahmeti gazabını seb-kat eylemiş (- ileri geçmiş) tir. O ziyadesiyle bağışlayıcı ve merhametlidir.) Bu adam ölümünden sonra kalacak olan vârislerine, akrabasına, arkadaşlarına, dostlarına ve emrine itaat edenlere; "ibâdet edicilerle birlikte ibâdet etmelerini; hamd edicilerle beraber hamd etmelerini ve müslüman topluluğa nasihat etmelerini; Yüce Allah'tan hakkıyla korkmalarını; insanlar arasında arabuluculuk yapmalarını; Allah'a ve Resulüne itaat etmelerini; samimiyetle inanıp itikat etmelerini vasiyet eyledi.
Ve onlara, İbrahim (A.S.) ile Ya'kub (A.S.)'un : "Ey oğullarım! Gerçekten Yüce Allah, size, îslâm'ı diri olarak seçti; sakın, siz İslâm dininin dışında ölmeyiniz." Vasiyetleri gibi vaseyit eyledi. Ve, "Yüce Allah'a açıkda ve gizlide, ibâdet etmelerini; sözlerinde, işlerinde her hâlü karlarında itaatli olmalarını; her türlü günahtan kaçınmalarını; dini dosdoğru tutmalarını; dinde ayrılık yapmayıp, ayrılmamalarını vasiyet eyledi.
Ve şöyle vasiyet eyledi:
Yüce Allah'ın, kullarının arasına adi olarak koymuş bulunduğu, halkı onunla sonuçlandırdığı, hiç bir kişinin kurtuluşu bulunmayan Ölüm vâki olunca; Yüce Allah kendine kavuşulan günü günlerin en hayırlasi kılmıştır.
"-Terekesinden, ilk önce kefeni hazırlansın, hurıûtu, teçhizi ve defni yapılsın. Ma'ruf veçhile, üç gün ta'ziyeye gelenlere, sünnete uygun olarak, israfsız, tebzirsiz, taktirsiz yemek yedirsinler. Sonra da insanlara olan borçları ödensin. İnsanlarda olan alacakları alınsın; emânetleri verilsin. Bu vasiyet, üçte bir malından yerine getiril-, sin ve vasiyetinde değişiklik (= tebdil) Yapılmasın. Kim, bundan sonra tebdil ederse; günahı onadır. Gerçekten Yüce Allah hakkıyla işi-tici, kemâliyle bilicidir." diye vasiyet eder.
Şayet, bir kimseye "şu kadar dirhem" diyerek borç ikrarında bulunmuşsa ve tarihi de yazılı olup, kefili de varsa; keza, birine "şu kadar dirhem" borcu var ve onun kefili yoksa; veya filan oğlu filana, bir cihetten borcu varsa; keza alacaklarında kefilli olan varsa;-onların yerine getirilmesi için vasiyet eder. Şu yerde, hududu şu olan bir ev, şu yerde, hududu şu olan bir bağ, şu yerde, (köyde) şu hudutlu arazi, çarşıdaki hudutları.şu şu olan dükkanlar; diğer akarlar; köleler ve cariyeler (isimleri ve kimlikleri ile) altın, gümüş, hayvanlar, ticâret malları (dükkanlarda olsun, evde olsun bakır kaplar, kalay kaplar, evde olan sergiler, yatak, yastık ve diğer eşyalar, ölçülen ve tartılan şeyler, ve netice olarak bütün mallar, vasıflarıyla beyan edilirler.
Önce "borcunun ödenmesini" vasiyet eder; sonra, "kendisinin başkalarında olan alacağının alınmasını," vasiyet eder.
Sonra terekeye bakılır: Bu terekeye basiret ve adalet ehli olanlar, bir kıymet takdir ederler. Ve bu terekenin tamamından, üçte birini vasiyeti olarak çıkarırlar ve sonra durum yazılır.
Bu terekeden vasiyetinde varsa hac parası çıkarılır. Farz olan hac ve onun yerine ( = bedel) hac ve umre yapılır. Kârin ise, hac ile umre ihramını birleştirir. Mütemeddî ise, ayrı ayrı ihrame girer. Bunların masrafı, kifayet miktarı vasiyet eden zat yerine (= bedel) hacca gidecek olan zata verilir. Eğer o zat... kaçınırsa, vasî istediğini yollar ve elverişli birini gönderir. O da afif, sağlam, kendi farz haccını yapmış, umresini yapmış bir kimse olur. Onun gidiş geliş ve şâir masrafı ödenir. O, israfsız, tefritsiz, taktirsiz harcama yapar. Şayet, bu nafakadan artan olursa, işte o, onun için vasiyettir. Ve eğer, hacca me'mur edilen zata genişlik olursa ne güzel... O zat hasta olur veya hacca gitmesine mâni bir hal olursa, o elinde olan hac parası, güvenilir ve bu işi yerine getirebilecek bir başkasına verilerek ona bu, işi yapması, söylenir. O da bu işi yaparsa caiz olur. Ve ona (bedel olarak hacca gidecek şahsa) "o dirhemleri, kendi dirhemine ve arkadaş lar inin. dirhemine, katması hususunda" izin verilir.
Vasiyet eden şahıs, vasiyetinde "üzerinde kazaya kalan namazın her vakti için, yarım ölçek buğday veya bir ölçek arpa yahut bir ölçek hurma veya bunların kıymetinin müsîüman fakirlere verilmesini" söyler.
Ve üzerinde kaç dirhen zekât borcu varsa, o da ödenir; fukaraya verilir.
Keza, ayıplardan beri bir köle satın alınıp, yemin keffareti için, azad edilir, (veya zıhar kefareti diye yazılır.) Veya ramazanda kasden yediği oruç keffareti için verilir.
Keza, köprü veya misafirhane yahut mescid tamiri ve mescidin lambasına yağ veya hasır ve emsali gibi şeylere masraf edilmesini" vasiyet eder.
Keza, ayıplardan uzak olan "bir koyun veya bir sığır yahut bir deve satın alınıp, kurban bayramı günlerinde kurban kesilir ve eti yağı, başı, ayakları ve sakatatı fakirlere tasadduk edilir ve kesip yüzene verilir; dilediğine, dilediği kadar verilir. Bu sevaba nail olmak için yapılır.
Vasi, bunu bizzat kendi eliyle yapar. İsterse, kendi ailesine de yedirir.
Keza, bir batman ekmek satın alıp, fakirlere tasadduk eder. Yaz günlerinde her cum'a günü buzlu su hazırlar ve onu sebil eder; gelen geçen içer.
Medresedeki ilim talebelerine de ayırır. Şu kadar dirhem de müderrise verilir.
keza elbise satın alınıp, fakir fukaraya dağıtılır.
Filâna şu kadar dirhem, filana bir cübbe. filâna bir sarık, filana yatağı ve yorganı veriiir.
Vasiyeti infaz edilip, yerine getirildikten sonra, geride kalan malı vârisleri arasında Yüce Allah'ın taksimi üzerine taksim edilir. Fülan için şu kadar; filan için şu kadar, (altıda bir, üçte bir, dörtte bir, sekizde bir, nısıf (= yarı) ve baki (= geride kalan) gibi belirli hisseler vardır.
Vasî, bütün işleri yerli yerinde yapar ve çocuklar küçük iseler onların umurunu (= islerini) düzeltmeye gayret gösterir.
Filan zat, bu vasiliği şifahi ( = yüz yüze) kabul eder ve şahit de edinirler. Yazının sonuna, şahitlerin isimleri yazılır.
Burada vasiyetine şunları da ilâve eder: Vasî için ve nefsi için, Yüce Allah'dan korkmayı, ondan haşyet eylemeyi, onun gizlide aşikarda murakabesini bilirler.
Kendisine vasiyet edilen zat, hiç bir şeyden korkmaz.
Vasiyet eden şahıs vasiyetinden rücû edebilir. (= dönebilir), ve onu ibtâl eder, nesh eder ve başka bir vasî nasbedip, bu vasiyi, vasilikten çıkarır.
İsterse vasinin işine şart koşar ve kendinin izni ve bilgisi olmadan vasî bir şey yapamaz. Şayet izni ve bilgisi olmadan bir iş yaparsa, işte o merduddur; bâtıldır. Vasiyet eden şahıs bu hususlar üzerine şahit edinir ve yazı tamam olur. [215]
Konular
- Mîras Kalan Hayvanların Taksiminin Tevsiki
- Biri Gaip Bulunan Vârisler Arasındaki Miras Taksiminin Tevsiki
- 19- HİBE VE SADAKALARLA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Karşılıklı Hibede Kayıt Örneği
- Bir Bağ Bağışlandığı Zaman Yapılacak Senet
- Bir Karşılık Şartıyla Yapılan Hibenin Kaydedilmesi
- Bağış Karşılıksız Yapıldığı Halde, Kendisine Bağış Yapılan Şahıs, Bir Karşılık Verirse, Bu Durum Nas
- Bir Kimsenin, Bir Evi, İki Kişiye Bağışlaması
- Bir Evi, İki Kişi, Bir Defada Bir Şahsa Hibe Ederlerse, Bu Durum Nasıl Kaydedilir
- Bir Kimsenin, Yabancı Bir Küçüğe, Bir Şey Bağışlaması
- Bir Kimsenin Küçük Oğluna Bağışta Bulunması
- Bir Kimsenin, Kendisine Borçlu Olan Şahsa, Onda Bulunan Alacağını Bağışlaması
- Bir Kimsenin Evini Veya Başka Bir Şeyini Bir Fakire Tasadduk Etmesi
- 20- VASİYETLERLE İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Umumî Vasiyet Örneği
- Diğer Bir Vasiyetname Örneği
- Bir Kimsenin Birden Çok Şahsa Vasiyette Bulunması
- Hazırdaki Bir Vasinin Sefere Çıkıp, Yolculuk Esnasında Ölmesi Ve Onunda Başka Birine Vasiyette Bulun
- Bir Ev Satın Alınıp, Onun Vakfedilmesini Vasiyet
- Satın Alınan Evin Vakfedilmesini, Satıcının İkrarı
- Satın Alınıp, Vakfedilmesi Vasiyet Edilen Evle İlgili Diğer Bir Kayıt Örneği
- Vasinin Köle Satın Alması
- Vasinin Köle Satması
- Belirli Bir Evi, Belirli Bir Şahsa Vasiyet Etmek
- Bir Vasinin, Ölen Şahsa Bedel Olarak, Bir Şahsı Hacca Göndermesi
- Bedel Hacla İlgili Diğer Bir Örnek
- Ölen Şahıs Yerine Hacc-I Kıran Yapılmasını Emretmek
- Ölen Bir Şahıs Yerine Haccı Temettü' Yapılmasını Emretmek
- 21- ARİYETLER LUKATALARLA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR