27- HÂKİM TÂYİNİ İLE İLGİLİ YAZI ÖRNEKLERİ
Allahu Teâlâ'nın tevfik ve inâyetiyle bize göre, hâkimlerin yazısına, önce kitâbü'l-menâşir'den başlanır. İsmail bin Ubbad, bir insan, bir iş konuştuğu vakit, ona beyaz bir kağıt atar ve ona: "Bu işe âit vasiyetini yaz." derdi.
Semerkant hâkimi de şöyle buyurdu: Eğer, kitabeti'1-menşûru irâde edersen, şöyle yazarsın: Filan, filana, onun ilmini, diyanetini, nezâhatini, sıyânetini bilerek vasiyet eyledi ve ona hükümleri tanımasını haber verdi ve onun, hayırlıların, iyilerin yoluna gitmekte olduğunu gördü. Onun için bir zelle tanımadı. Onda bir halel görmedi ve ona itimat eyledi, güvendi. Ve ona, şu beldenin hükümet işlerini havale eyledi. Ve ona: Aziz ve Celil olan Yüce Allah'tan gizlide ve aşikarda korkmasını ve ondan sakınmasını" söyledi. O, takaddüm edilenlerin en hayırlısı, en faydalısıdır: Ve hazırlananların en güzelidir.
Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
Gerçekten Yüce Allah, sakınanlar ve muhsinler ile beraberdir."
Ve ona, "Kuran'ı düşünerek okuması, onun hüccet-i zahiresini tefekkür edip, edille-i bâhiresini teemmül etmesi" söylenir.
Kur'an hakkın direğidir; sidkın yoludur, sevabın müjdeleyicisi, ikâbın korkuducusudur. Kur'an gizlileri açıklayıcı karanlıkları aydınlatıcıdır.
Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: (= Ona, bâtıl, ne önünden ne ardından (hiç bir suretle) yaklaşamaz. O, hamid (= herkes tarafından öğülen); hakîm (= hikmet sahibi) olan Allah'dan indirilmiştir.
Ve ona, "Allah resulü (S.A.V.)'in sünnetlerini ve eserlerini öğrenmesi" söylenir. Ve peygamberin hadislerini ve haberlerini te-ahhüd etmeyi; hükmüne ve vasiyetlerine onu müntehi kılmayı" söyler. Gerçekten O, hidâyete çağmadır. Ve O, nevasından hiç bir şey konuşmaz. Kim, onun emirleriyle emrederse zengin olur. Kim yasaklarından, kaçınırsa, selâmet bulur. Gerçekten Allahu Teâlâ kendi taâtı ile, O'nun taâtını yan yana kıldı. Kitâb-ı Muhkeminde, "onun sözüyle amel etmeyi kendi hitabiyle amel etme gibi" kıldı.
Ona "din ve ilim ehliyle oturması" söylenir.
"Fıkıh ve fehm ehli ile müdarese yapması ve onlarla gücü yettiği kadar müşâveret etmesi" söylenir. Çünkü sehiv ve galattan berî olamaz; zelel ve sakatdan da emin olamaz. Meşveret akıllıların yoludur. Mübâhase doğruyu buldurur.
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ, Kerîm olan Resulüne, Hakîm olan kitabında şöyle buyurmuştur:
(= İş hususunda onlarla istişare eyle. İstişareden sonra da Bir şeyi yapmaya karar verdin mi, artık Allah'a güven ve dayan. Gerçekten Allah tevekkül edenleri sever.)
Keza, ona, kapıyı açmasını ve perdeyi kaldırmasını söyler. Böylece da'vâlı ve davacı ona ulaşabilirler.
Hâkime "mahkeme olanlara müsavi şekilde bakması" söylenir. "Hüküm zamanı, adaletle hükmetmesi" söylenir. "Hiç bir şekilde, hasmi kavlile ve fiil ile, diğerine üstün tutmaması" söylenir.
Allahu Teâlâ hükmü, almada ve yaymada, doğru ve âdil bir terazi kıldı ve orada, şerif ile deniyi müsavi eyledi. Allahu Teâlâ'nın şu kavli ile zayıf için kuvvetliyi tuttu:
seni yeryüzünde halife kıldık. O halde, insanlar arasında adaletle hükmet)
Ve hâkime şöyle söylenir: İki kişi muhakemelerine getirdikleri zaman, aralarında Kitabın nassı ile hükmeder. Şayet orada bulamaz ise, Allah Resulünün kuvvetli sünnetinden ve sahih selim eserlerinden talep eder; orda da bulamaz ise, icmâ-i müslimînde arar; icma-da da bulamaz ise, bütün vüs'at ve taharrisinden sonra, kendi re'yi ile hükmeder. Muhakkak ki kitabı tutan hidâyete ermiştir. Sünnete tâbi olan kurtulmuştur. İcmaya sarılan hatâdan salim olmuştur. İc-tihadeden ise, Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: (~ Bize itaat uğrunda mücâhede edenlere (iç ve dış düşmanlarla savaşanlara) gelince, elbette biz onlara yollarımızı gösteririz.)
Ve hâkime "hududu tesbit etmesi" söylenir.
Şahitlerinin, âdil olmalarını ister.
Hâkimin suçluya acımaması gerekir.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur
(Kim Yüce Allah'ın hududunu çiğnerse, işte o zâlimin tâ kendisidir.)
Hâkime-şöyle denir: "Kim yanında şahitlik yaparsa, insanlar arasında temiz olanların sîreti meşhur, iffetli temiz, tama'dan salim olanların şehâdetini kabul edersin." Ve hâkime: "Dulları, yetimleri velileri olmazsa küfüvleri (= denkleri) ile evlendirmesi" söylenir. Hâkime, "âlim, da'vâ ve kaza ilmine muttali, tesecili bilen, şu-rût ve ahidleri muhafaza eden, sözleşme yazılarını tanıyan bir kâtip seçmesi" söylenir.
Bu kâtibe de, "hüküm defterini ve onda sabit olan vesikaları, sicilleri, vekâlet yazılarını, hapislerin isimlerini alması" söylenir.
Hak mefruzdur. Bâtıl metruktür. Hamd cennet meyvesidir. Şükür ni'meti bağlamakdır. Tama' nedamettir. Öfke aklı giderir. [311]
Semerkant hâkimi de şöyle buyurdu: Eğer, kitabeti'1-menşûru irâde edersen, şöyle yazarsın: Filan, filana, onun ilmini, diyanetini, nezâhatini, sıyânetini bilerek vasiyet eyledi ve ona hükümleri tanımasını haber verdi ve onun, hayırlıların, iyilerin yoluna gitmekte olduğunu gördü. Onun için bir zelle tanımadı. Onda bir halel görmedi ve ona itimat eyledi, güvendi. Ve ona, şu beldenin hükümet işlerini havale eyledi. Ve ona: Aziz ve Celil olan Yüce Allah'tan gizlide ve aşikarda korkmasını ve ondan sakınmasını" söyledi. O, takaddüm edilenlerin en hayırlısı, en faydalısıdır: Ve hazırlananların en güzelidir.
Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
Gerçekten Yüce Allah, sakınanlar ve muhsinler ile beraberdir."
Ve ona, "Kuran'ı düşünerek okuması, onun hüccet-i zahiresini tefekkür edip, edille-i bâhiresini teemmül etmesi" söylenir.
Kur'an hakkın direğidir; sidkın yoludur, sevabın müjdeleyicisi, ikâbın korkuducusudur. Kur'an gizlileri açıklayıcı karanlıkları aydınlatıcıdır.
Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: (= Ona, bâtıl, ne önünden ne ardından (hiç bir suretle) yaklaşamaz. O, hamid (= herkes tarafından öğülen); hakîm (= hikmet sahibi) olan Allah'dan indirilmiştir.
Ve ona, "Allah resulü (S.A.V.)'in sünnetlerini ve eserlerini öğrenmesi" söylenir. Ve peygamberin hadislerini ve haberlerini te-ahhüd etmeyi; hükmüne ve vasiyetlerine onu müntehi kılmayı" söyler. Gerçekten O, hidâyete çağmadır. Ve O, nevasından hiç bir şey konuşmaz. Kim, onun emirleriyle emrederse zengin olur. Kim yasaklarından, kaçınırsa, selâmet bulur. Gerçekten Allahu Teâlâ kendi taâtı ile, O'nun taâtını yan yana kıldı. Kitâb-ı Muhkeminde, "onun sözüyle amel etmeyi kendi hitabiyle amel etme gibi" kıldı.
Ona "din ve ilim ehliyle oturması" söylenir.
"Fıkıh ve fehm ehli ile müdarese yapması ve onlarla gücü yettiği kadar müşâveret etmesi" söylenir. Çünkü sehiv ve galattan berî olamaz; zelel ve sakatdan da emin olamaz. Meşveret akıllıların yoludur. Mübâhase doğruyu buldurur.
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ, Kerîm olan Resulüne, Hakîm olan kitabında şöyle buyurmuştur:
(= İş hususunda onlarla istişare eyle. İstişareden sonra da Bir şeyi yapmaya karar verdin mi, artık Allah'a güven ve dayan. Gerçekten Allah tevekkül edenleri sever.)
Keza, ona, kapıyı açmasını ve perdeyi kaldırmasını söyler. Böylece da'vâlı ve davacı ona ulaşabilirler.
Hâkime "mahkeme olanlara müsavi şekilde bakması" söylenir. "Hüküm zamanı, adaletle hükmetmesi" söylenir. "Hiç bir şekilde, hasmi kavlile ve fiil ile, diğerine üstün tutmaması" söylenir.
Allahu Teâlâ hükmü, almada ve yaymada, doğru ve âdil bir terazi kıldı ve orada, şerif ile deniyi müsavi eyledi. Allahu Teâlâ'nın şu kavli ile zayıf için kuvvetliyi tuttu:
seni yeryüzünde halife kıldık. O halde, insanlar arasında adaletle hükmet)
Ve hâkime şöyle söylenir: İki kişi muhakemelerine getirdikleri zaman, aralarında Kitabın nassı ile hükmeder. Şayet orada bulamaz ise, Allah Resulünün kuvvetli sünnetinden ve sahih selim eserlerinden talep eder; orda da bulamaz ise, icmâ-i müslimînde arar; icma-da da bulamaz ise, bütün vüs'at ve taharrisinden sonra, kendi re'yi ile hükmeder. Muhakkak ki kitabı tutan hidâyete ermiştir. Sünnete tâbi olan kurtulmuştur. İcmaya sarılan hatâdan salim olmuştur. İc-tihadeden ise, Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: (~ Bize itaat uğrunda mücâhede edenlere (iç ve dış düşmanlarla savaşanlara) gelince, elbette biz onlara yollarımızı gösteririz.)
Ve hâkime "hududu tesbit etmesi" söylenir.
Şahitlerinin, âdil olmalarını ister.
Hâkimin suçluya acımaması gerekir.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur
(Kim Yüce Allah'ın hududunu çiğnerse, işte o zâlimin tâ kendisidir.)
Hâkime-şöyle denir: "Kim yanında şahitlik yaparsa, insanlar arasında temiz olanların sîreti meşhur, iffetli temiz, tama'dan salim olanların şehâdetini kabul edersin." Ve hâkime: "Dulları, yetimleri velileri olmazsa küfüvleri (= denkleri) ile evlendirmesi" söylenir. Hâkime, "âlim, da'vâ ve kaza ilmine muttali, tesecili bilen, şu-rût ve ahidleri muhafaza eden, sözleşme yazılarını tanıyan bir kâtip seçmesi" söylenir.
Bu kâtibe de, "hüküm defterini ve onda sabit olan vesikaları, sicilleri, vekâlet yazılarını, hapislerin isimlerini alması" söylenir.
Hak mefruzdur. Bâtıl metruktür. Hamd cennet meyvesidir. Şükür ni'meti bağlamakdır. Tama' nedamettir. Öfke aklı giderir. [311]
Konular
- Menkûl Bir Şeyin Rehin Bırakıldığını İkrar
- 26- VAKIFLARLA İLGİLİ SENET ÖRNEKLERİ
- 1- Mescid Vakfiyesi
- 2- Misafirhane Vakfiyesi
- 3- Vakıf Olarak Mezarlik Yapmak
- 4- Bir Kimsenin Arazisini Yol Olarak Vakfetmesi
- 5- Köprü Yapmak
- 6- Allah Yolunda Atını Ve Savaş Eşyasını Vakfetmek
- 7- Akarları Vakfetmek
- 1) Ev Vakfetmek
- Necmü'd-Dîn Nesefî'nin Yazdığı Bir Vâkıf Senedi
- 2-) Medrese Yapıp Onu Vakfetmekle İlgili, Eski Bir Vakfiye Örneği
- 8- Evlada Ve Evlâdın Evlâdına Bir Şey Vakfetme
- 9- Taksim Edilmemiş Bir Ev Veya Bir Arazinin Vakfedilmesi
- Vakfın Sıhhati Hususundaki Hükmün Yazılış Şekli
- 27- HÂKİM TÂYİNİ İLE İLGİLİ YAZI ÖRNEKLERİ
- Hâkimin, Bir Kadının Nafakasını Takdir Etmesi
- Hâkimin, Kayyım Seçip Tayin Etmesi
- Vasî Veya Kayyım Üzerine Bir Murakıp Tâyin Edilmesi
- 28- YAZIŞMALARLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- Vakıf Senedi Örnekleri
- KÎTÂBÜ'S-SAYD
- (AV VE AVCILIK)
- 1- AV NE0İR? AVIN HÜKMÜ VE HİKMETİ
- Av Nedir:
- Avîn'rüknü:
- Avın Hükmü:
- Avcılığın Şartları:
- 2- AVLANAN ŞEYE MÂLİK OLMAK
- 3- AVLAMANIN ŞARTLARI