3- AVLAMANIN ŞARTLARI
Avcının boğazladığı hayvanın etini yemenin caiz olan bir kimse olması gerekir. Şöyle ki: Avcı, akıllı olacak. Yâni hayvan boğazlamayı bilecek Besmele okuyacak.
Sabînin ve delinin avlan, akıllı olmadıkları müddetçe yâni hayvan boğazlamayı Besmele okumayı bilmedikçe, avlarının eti yenilmez.
Avcının tevhid ehli olması da gereklidir. Müslüman ve kitabiler gibi,.. Zahîriyye'de de böyledir.
Bununla beraber, ihramh olmamak da şarttır. Avcının haremde olmaması da şarttır.
Muhrimin avladığı ve Haremde avlanan avin eti yenilmez. Müslüman ve kitabî olanlardan ahras olanların avında bir beis yoktur, Mnhıyt'te de böyledir.
Avcının besmele okuma zamanı; ava atacağı şeyi atacağı veya köpeğini salacağı zamandır. Veya avcıl kuşunu bırakacağı vakittir.
Av avlayacak hayvanı gönderme zamanında besmele çekmek kılınmıştır. Yoksa, bize göre, besmele avın ta'ynn için şart kılınmamıştır.
Hatta bir adam köpeğini veya avcıl kuşunu ava gönderirken besmele okusa; o gönderdiği hayvan ister gösterdiği avı yakalasın, isterse başkasını yakalasın veya bir kaçını birden yakalasın bir besmeleyle cümlesi helâl olur.
Avcı atacağını atacağı veya salacağını salacağı zaman, besmeleyi terk eder ve bunu da kasden yaparsa; o avın etini yemek helâl olmaz.
Şayet besmeleyi unutarak terkederse, yenilmesi helâl olur. Fetâvâyi Kâdıhân'da da böyledir.
Mecusinin avı yenmez.
Putperestlerin avı da yenmez. Mürtecilerin de avı yenmez. Çünkü bunlar zekât ehli (- temiz) değildirler. Yani, hayvan boğazlamaya ehliyetleri yoktur. Kftlİ'de de böyledir.
Bir nasrânî, köpeğini ava gönderirken veya atacağı şeyi atarken, mesihin ismini söylese, avının eti yenmez.
Av köpeğini veya avcıl kuşunu gönderirken besmele söylemek şarttır. Gerçekten öğretilmiş köpek, sahibinden habersiz bir av yakalayıp, onu öldürürse; o avın eti yenmez.
Şayet köpeğin sahibi, çağırdığı halde köpek geri dönmez ve o hâlde, sahibi besmeleyi okursa: köpek de o ses sebebiyle avını yakalamada gayretini artırmaz ise, yakaladığı avın eti yenilmez. Eğer köpek gayretini artırırsa, istihsânen o avın eti yenilir. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir müslüman, köpeğini ava gönderdiğinde, bir mecûsi de ona gayret vermek için bağırsa; köpek de o sebebden gayret etse; onun avında bir sakınca yoktur.
Bir mecûsi, köpeğini ava gönderdiğinde, bir müslüman onu gayrete geçirmek için bağırır; köpek de gayrete geçerse, avının eti yenmez.
Mürted, ihramlı ve besmeleyi kasden terk eden kimselerin boğazladıklarını yemek caiz olmaz. Bunlar bu hususta mecûsî yerindedirler. Hızânctü'l-Müftîn'de de böyledir.
Şemsii'l-Eimme Serahd, Kitabu Sayd Şerhi'nde şöyle buyurmuştur: Bir müslüman köpeğini ava gönderdiğinde, bir mecûsi de o köpeği sesiyle gayrete geçirirse; gerçekten o köpeğin yakaladığı av yenilir. Mecûsî, köpek giderken harekete geçirmiş olursa bu böyledir.
Fakat, köpek dururken, mecûsî onu harekete geçirirse; o zaman, o köpeğin yakaladığı av yenmez. Muhıyt'te de böyledir.
Hiç kimse göndermediği hâlde, bir köpek veya avcıl kuş, kendiliğinden bir avın izini takip eder. Avın bir müslüman da onu harekete geçirir ve harekete geçen köpek varıp avı yakalarsa; o helâl olur.
Kıyas ise, helâl olmamasıdır. Kafi"de de böyledir.
Şayet köpek harekete geçirilmezse yakaladığı helâl olmaz. Tatar-haniyye'de de böyledir.
Bir adam köpeğini ava gönderdiğinde besmeleyi kasden terk eder ve köpek, o avın izine düştüğü zaman, besmeleyi söyleyip köpeği harekete geçirir; köpek de avını yakalayıp onu öldürürse; onun eti yenmez. Köpek ister harekete geçsin; isterse geçmesin farketmez. Yenâbi'de de böyledir.
Avlamanın şartlarından birisi de; bir kimse köpeğini ava gönderirken veya ava atacağı şeyi atarken, putberestler, mecûsîler ve kasden besmeleyi terk edenler gibi, boğazladıkları yenilmeyen kimseleri ortak etmemektir.
Keza, köpeği ava gönderdikten veya atacağı şeyi ava attıktan sonra; başka bir İş ile meşgul olmamak (bilakis avını takip etmek,) de avın şartlarındandır.
Bir müddet sonra avı bulur ve o ölmüş olursa; işte bu iki cihet üzeredir:
1-) Köpek, avı bulana kadar vakit kaybetmeyip, onun ve yanında durursa, bu durumda, o av yenmez. Bu kıyâsdır.
İstihsân da ise yenir. Âlimler şöyle buyurmuşlardır:
Bu, lâzım olan şarttır. Köpek avın yanında olursa, istihsâna göre cevap verilir.
2-) Fakat, avcı avı ölmüş, köpeği de ondan uzaklaşmış bulursa; kıyâsen de, istihsânen de o avın eti yenmez.
Şayet ava köpeği gönderir, kendisi de başka bir işle meşgul olur; akşam yaklaşınca da avı aramaya gider ve avı ölmüş köpeği de onun yanında bekler hâlde bulur; avda da köpek tarafından mı, yoksa başka bir şey sebebiyle mi olduğu bilinmeyen bir yara bulunursa; İmâm kitap'- da: "Onun etini yemek mekruhtur." buyurmuştur. Şemsü'l-Eİmme Hal-vânî ve Şemsü'l-Eimme Seraha, "yenmez." diye hükmeylediler. Şeyhü'l-tslam Hâher-zâde: "Ben, bunda kerâhatı tenzihiyye görüyorum." buyurmuştur.
Fetva ise, öncekine (yenmez'e) göredir. Zahîriyye'de de böyledir.
uu hâllerin tamamı, avda bir yara bulup onu köpeğin yaptığını bildiği zaman böyledir.
Fakat, avdaki yaranın başka şeyle meydana gelmiş olduğunu bilir veya iki yaradan birinin köpek tarafından, diğerinin de başka bir şey tarafından olduğunu anlarsa; bu takdirde o yenmez. İster, talebi terk etsin, isterse etmesin, farketmez.
Diğer avcı! hayvanlarda da cevap aynıdır.
Atma olaylan da böyledir.
Bir kimse, okunur ava attı; o da isabet ederek, onun gözünü çıkardı; sonra da onu okun yarasından başka bir yara ile ölmüş olarak bul* du ise, talep edici olsa da onun eti yenmez.
Eğer, okun yarasından başka yara bulamaz, ve kendisi de başka bir işle meşgul olmamış olursa; istihsânen onu yer. Eğer başka işle meşgul olmuş ise, o av, kıyâsen de istihsânen de yenmez, Motuyt'te de böyledir.
Fetâvâyi Âhû'da şöyle zikredilmiştir:
Bir avcı, suda bulunan bir kuşa okunu atıp, onu yaralar; sonra da onu almak için ayakkabıların çıkarmakla meşgul olur; ayakkabılarını çıkardıktan sonra da, suya girer ve kuşu o yara sebebiyle ölmüş olarak bulursa; onu yemek helâl olur.
Kftdî 3edîu'd-dîn şöyle buyurmuştur:
Ayakkabıyı çıkarmak özür değildir ve talebi terktir. Gerçekten onu yemek helâl olmaz. îmöm'a soruldu:
Bir avcı atacağını ava attı ve bir başkasına da onu almasını emretti ne olur?
İmim:
"Bu caizdir." buyurdu.
"Bir adam, köpeğini ava gönderdi, unutarakda besmele okumadı, köpek ava erişmeden besmeleyi okudu. Köpük onu yakalayana kadarda, onu geri çağırmadı, bu durumda da, o avın eti yenmez." denilmiştir.
Avcı atacağını attıktan sonra, besmele çekerse, o zaman av yenir. Çünkü köpeği geri çağırma mümkündür. Fakat oku, veya atılan şeyi geri çevirmek mümkün değildir. Tatarfeftniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dir. [6]
Sabînin ve delinin avlan, akıllı olmadıkları müddetçe yâni hayvan boğazlamayı Besmele okumayı bilmedikçe, avlarının eti yenilmez.
Avcının tevhid ehli olması da gereklidir. Müslüman ve kitabiler gibi,.. Zahîriyye'de de böyledir.
Bununla beraber, ihramh olmamak da şarttır. Avcının haremde olmaması da şarttır.
Muhrimin avladığı ve Haremde avlanan avin eti yenilmez. Müslüman ve kitabî olanlardan ahras olanların avında bir beis yoktur, Mnhıyt'te de böyledir.
Avcının besmele okuma zamanı; ava atacağı şeyi atacağı veya köpeğini salacağı zamandır. Veya avcıl kuşunu bırakacağı vakittir.
Av avlayacak hayvanı gönderme zamanında besmele çekmek kılınmıştır. Yoksa, bize göre, besmele avın ta'ynn için şart kılınmamıştır.
Hatta bir adam köpeğini veya avcıl kuşunu ava gönderirken besmele okusa; o gönderdiği hayvan ister gösterdiği avı yakalasın, isterse başkasını yakalasın veya bir kaçını birden yakalasın bir besmeleyle cümlesi helâl olur.
Avcı atacağını atacağı veya salacağını salacağı zaman, besmeleyi terk eder ve bunu da kasden yaparsa; o avın etini yemek helâl olmaz.
Şayet besmeleyi unutarak terkederse, yenilmesi helâl olur. Fetâvâyi Kâdıhân'da da böyledir.
Mecusinin avı yenmez.
Putperestlerin avı da yenmez. Mürtecilerin de avı yenmez. Çünkü bunlar zekât ehli (- temiz) değildirler. Yani, hayvan boğazlamaya ehliyetleri yoktur. Kftlİ'de de böyledir.
Bir nasrânî, köpeğini ava gönderirken veya atacağı şeyi atarken, mesihin ismini söylese, avının eti yenmez.
Av köpeğini veya avcıl kuşunu gönderirken besmele söylemek şarttır. Gerçekten öğretilmiş köpek, sahibinden habersiz bir av yakalayıp, onu öldürürse; o avın eti yenmez.
Şayet köpeğin sahibi, çağırdığı halde köpek geri dönmez ve o hâlde, sahibi besmeleyi okursa: köpek de o ses sebebiyle avını yakalamada gayretini artırmaz ise, yakaladığı avın eti yenilmez. Eğer köpek gayretini artırırsa, istihsânen o avın eti yenilir. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir müslüman, köpeğini ava gönderdiğinde, bir mecûsi de ona gayret vermek için bağırsa; köpek de o sebebden gayret etse; onun avında bir sakınca yoktur.
Bir mecûsi, köpeğini ava gönderdiğinde, bir müslüman onu gayrete geçirmek için bağırır; köpek de gayrete geçerse, avının eti yenmez.
Mürted, ihramlı ve besmeleyi kasden terk eden kimselerin boğazladıklarını yemek caiz olmaz. Bunlar bu hususta mecûsî yerindedirler. Hızânctü'l-Müftîn'de de böyledir.
Şemsii'l-Eimme Serahd, Kitabu Sayd Şerhi'nde şöyle buyurmuştur: Bir müslüman köpeğini ava gönderdiğinde, bir mecûsi de o köpeği sesiyle gayrete geçirirse; gerçekten o köpeğin yakaladığı av yenilir. Mecûsî, köpek giderken harekete geçirmiş olursa bu böyledir.
Fakat, köpek dururken, mecûsî onu harekete geçirirse; o zaman, o köpeğin yakaladığı av yenmez. Muhıyt'te de böyledir.
Hiç kimse göndermediği hâlde, bir köpek veya avcıl kuş, kendiliğinden bir avın izini takip eder. Avın bir müslüman da onu harekete geçirir ve harekete geçen köpek varıp avı yakalarsa; o helâl olur.
Kıyas ise, helâl olmamasıdır. Kafi"de de böyledir.
Şayet köpek harekete geçirilmezse yakaladığı helâl olmaz. Tatar-haniyye'de de böyledir.
Bir adam köpeğini ava gönderdiğinde besmeleyi kasden terk eder ve köpek, o avın izine düştüğü zaman, besmeleyi söyleyip köpeği harekete geçirir; köpek de avını yakalayıp onu öldürürse; onun eti yenmez. Köpek ister harekete geçsin; isterse geçmesin farketmez. Yenâbi'de de böyledir.
Avlamanın şartlarından birisi de; bir kimse köpeğini ava gönderirken veya ava atacağı şeyi atarken, putberestler, mecûsîler ve kasden besmeleyi terk edenler gibi, boğazladıkları yenilmeyen kimseleri ortak etmemektir.
Keza, köpeği ava gönderdikten veya atacağı şeyi ava attıktan sonra; başka bir İş ile meşgul olmamak (bilakis avını takip etmek,) de avın şartlarındandır.
Bir müddet sonra avı bulur ve o ölmüş olursa; işte bu iki cihet üzeredir:
1-) Köpek, avı bulana kadar vakit kaybetmeyip, onun ve yanında durursa, bu durumda, o av yenmez. Bu kıyâsdır.
İstihsân da ise yenir. Âlimler şöyle buyurmuşlardır:
Bu, lâzım olan şarttır. Köpek avın yanında olursa, istihsâna göre cevap verilir.
2-) Fakat, avcı avı ölmüş, köpeği de ondan uzaklaşmış bulursa; kıyâsen de, istihsânen de o avın eti yenmez.
Şayet ava köpeği gönderir, kendisi de başka bir işle meşgul olur; akşam yaklaşınca da avı aramaya gider ve avı ölmüş köpeği de onun yanında bekler hâlde bulur; avda da köpek tarafından mı, yoksa başka bir şey sebebiyle mi olduğu bilinmeyen bir yara bulunursa; İmâm kitap'- da: "Onun etini yemek mekruhtur." buyurmuştur. Şemsü'l-Eİmme Hal-vânî ve Şemsü'l-Eimme Seraha, "yenmez." diye hükmeylediler. Şeyhü'l-tslam Hâher-zâde: "Ben, bunda kerâhatı tenzihiyye görüyorum." buyurmuştur.
Fetva ise, öncekine (yenmez'e) göredir. Zahîriyye'de de böyledir.
uu hâllerin tamamı, avda bir yara bulup onu köpeğin yaptığını bildiği zaman böyledir.
Fakat, avdaki yaranın başka şeyle meydana gelmiş olduğunu bilir veya iki yaradan birinin köpek tarafından, diğerinin de başka bir şey tarafından olduğunu anlarsa; bu takdirde o yenmez. İster, talebi terk etsin, isterse etmesin, farketmez.
Diğer avcı! hayvanlarda da cevap aynıdır.
Atma olaylan da böyledir.
Bir kimse, okunur ava attı; o da isabet ederek, onun gözünü çıkardı; sonra da onu okun yarasından başka bir yara ile ölmüş olarak bul* du ise, talep edici olsa da onun eti yenmez.
Eğer, okun yarasından başka yara bulamaz, ve kendisi de başka bir işle meşgul olmamış olursa; istihsânen onu yer. Eğer başka işle meşgul olmuş ise, o av, kıyâsen de istihsânen de yenmez, Motuyt'te de böyledir.
Fetâvâyi Âhû'da şöyle zikredilmiştir:
Bir avcı, suda bulunan bir kuşa okunu atıp, onu yaralar; sonra da onu almak için ayakkabıların çıkarmakla meşgul olur; ayakkabılarını çıkardıktan sonra da, suya girer ve kuşu o yara sebebiyle ölmüş olarak bulursa; onu yemek helâl olur.
Kftdî 3edîu'd-dîn şöyle buyurmuştur:
Ayakkabıyı çıkarmak özür değildir ve talebi terktir. Gerçekten onu yemek helâl olmaz. îmöm'a soruldu:
Bir avcı atacağını ava attı ve bir başkasına da onu almasını emretti ne olur?
İmim:
"Bu caizdir." buyurdu.
"Bir adam, köpeğini ava gönderdi, unutarakda besmele okumadı, köpek ava erişmeden besmeleyi okudu. Köpük onu yakalayana kadarda, onu geri çağırmadı, bu durumda da, o avın eti yenmez." denilmiştir.
Avcı atacağını attıktan sonra, besmele çekerse, o zaman av yenir. Çünkü köpeği geri çağırma mümkündür. Fakat oku, veya atılan şeyi geri çevirmek mümkün değildir. Tatarfeftniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dir. [6]
Konular
- Vakfın Sıhhati Hususundaki Hükmün Yazılış Şekli
- 27- HÂKİM TÂYİNİ İLE İLGİLİ YAZI ÖRNEKLERİ
- Hâkimin, Bir Kadının Nafakasını Takdir Etmesi
- Hâkimin, Kayyım Seçip Tayin Etmesi
- Vasî Veya Kayyım Üzerine Bir Murakıp Tâyin Edilmesi
- 28- YAZIŞMALARLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- Vakıf Senedi Örnekleri
- KÎTÂBÜ'S-SAYD
- (AV VE AVCILIK)
- 1- AV NE0İR? AVIN HÜKMÜ VE HİKMETİ
- Av Nedir:
- Avîn'rüknü:
- Avın Hükmü:
- Avcılığın Şartları:
- 2- AVLANAN ŞEYE MÂLİK OLMAK
- 3- AVLAMANIN ŞARTLARI
- 4- AVIN ŞARTLARI
- 5- KESİLMESİ GEREKEN VEYA GEREKMEYEN AV HAYVANLARI
- 6- BALIK AVI
- 7- AVLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- KİTÂBÜ'L-HİBE
- (BAĞIŞLAR)
- 1- HİBENİN MANÂSI, RÜKNÜ, ŞARTLARI, NEVİLERİ, HÜKMÜ HİBE MANÂSINA GELEN SÖZLER VE HİBE LAFZI YERİNE
- Hibe Nedir
- Hibe'nin Şer'î Manası
- Hibe'nin Rüknü
- Hibe'nin Şartları
- Hibe'nin Rüknüne Raci Olan Şartlar
- Vâhibe (= Bağışlayan Şahsa) Raci Şartlar
- Mevhûb (= Bağışlanan Şeye) Râci Şartlar