Dâr-i Harbe Götürülüp Götürülmeyecek Şeyler
İmâm Muhammed (R. A.), şöyle buyurmuştur:
Bir müslümanm, ehl-i harbe, birşeyler götürmesinde bir beis yoktur.
Ancak, yük hayvanı, silâh ve esir götüremez. Ayrıca, sevilen bir şeyi götürmesi de doğru olmaz.
Silâhtan maksat, harbde kullanılan şeydir.
Mekruh olması bakımından, silahın cinsinin, büyük veya küçük olması da müsâvîdir. Silâh, bir iğne bile olsa, hüküm aynıdır. Bu silâhın, harbin dışında kullanılması da müsâvîdir.
Keza, kendisinden silâh yapılan demiri de, dâr-i harbe götürmek mekruhtur.
Keza, ipek, ibrişim ve işlenmemiş bulunan deniz koyunu yününün götürülmesi de mekruhtur.
Dâr-i harbe, içki ve deniz koyunu yününden yapılmış ince elbise götürmekte, bir beis yoktur.
Tunç, bakır ve benzeri şeyleri götürmekte de, bir beis yoktur. Keza, dâr-i harbe, kalay götürmekte de bir beis yoktur. Çünkü, bu da, silâh yapımında, ekseriyetle kullanılmaz.
Harbîlerin silâh yaptıkları, her hangi bir şeyi, dâr-i harbe götürmek, helâl olmaz.
Kanatlan kesilmiş, sağ olan kartalı da, dâr-i harbe götürmek helâl olmaz. Çünkü, ekseriya, kartal kanadından ok yaparlar. Tavşancıl kuşunu götürmek de, böyledir.
Bunları, av için götürmekte, bir sakınca yoktur. Doğan ve şahin kuşları da böyledir,
Emânlı olarak, ticâret maksadı ile, dâr-i harbe gitmek isteyen ve yanında atı ve silâhı bulunan bir müslümamn, orada bunları satmak istememesi hâlinde bunları götürmesine mâni olunmaz.
Ancak, bu kişinin, ehl-i harbin, kendisine taarruz etmiyeceğini bilmesi hâlinde, bu hüküm geçerlidir. Diğer hayvanlar hakkındaki hüküm de, böyledir.
Fakat, şüphe edilirse; bu şahsa; zaruret olmadıkça dâr-i harbden çıkıncaya kadar, bunları satmaması için, yemin ettirilir.
Şayet, yemin ederse, bu yeminle, töhmetten kurtulur. Bu durumdaki şahıslar, bırakılırlar ve dâr-i harbe girerler.
Ancak, bu şahıs, yemin etmekten kaçınırsa; yanında bulunan, bu şeylerden, hiç birini götürmesine izin verilmez.
Deniz yolu ile götürmesi de, böyledir. Yani, bu mallar, gemi ile de, dâr-i harbe götürülemez.
Bu kimse, ihtiyacına binâen» dâr-i harbe, bir veya iki genç götürüyorsa; bunlara mani olunmaz.
Şayet, bunları, ticaret için götürmesi ihtimâli varsa; bu şahsa yemin ettirilir. [71]
Bir müslümanm, ehl-i harbe, birşeyler götürmesinde bir beis yoktur.
Ancak, yük hayvanı, silâh ve esir götüremez. Ayrıca, sevilen bir şeyi götürmesi de doğru olmaz.
Silâhtan maksat, harbde kullanılan şeydir.
Mekruh olması bakımından, silahın cinsinin, büyük veya küçük olması da müsâvîdir. Silâh, bir iğne bile olsa, hüküm aynıdır. Bu silâhın, harbin dışında kullanılması da müsâvîdir.
Keza, kendisinden silâh yapılan demiri de, dâr-i harbe götürmek mekruhtur.
Keza, ipek, ibrişim ve işlenmemiş bulunan deniz koyunu yününün götürülmesi de mekruhtur.
Dâr-i harbe, içki ve deniz koyunu yününden yapılmış ince elbise götürmekte, bir beis yoktur.
Tunç, bakır ve benzeri şeyleri götürmekte de, bir beis yoktur. Keza, dâr-i harbe, kalay götürmekte de bir beis yoktur. Çünkü, bu da, silâh yapımında, ekseriyetle kullanılmaz.
Harbîlerin silâh yaptıkları, her hangi bir şeyi, dâr-i harbe götürmek, helâl olmaz.
Kanatlan kesilmiş, sağ olan kartalı da, dâr-i harbe götürmek helâl olmaz. Çünkü, ekseriya, kartal kanadından ok yaparlar. Tavşancıl kuşunu götürmek de, böyledir.
Bunları, av için götürmekte, bir sakınca yoktur. Doğan ve şahin kuşları da böyledir,
Emânlı olarak, ticâret maksadı ile, dâr-i harbe gitmek isteyen ve yanında atı ve silâhı bulunan bir müslümamn, orada bunları satmak istememesi hâlinde bunları götürmesine mâni olunmaz.
Ancak, bu kişinin, ehl-i harbin, kendisine taarruz etmiyeceğini bilmesi hâlinde, bu hüküm geçerlidir. Diğer hayvanlar hakkındaki hüküm de, böyledir.
Fakat, şüphe edilirse; bu şahsa; zaruret olmadıkça dâr-i harbden çıkıncaya kadar, bunları satmaması için, yemin ettirilir.
Şayet, yemin ederse, bu yeminle, töhmetten kurtulur. Bu durumdaki şahıslar, bırakılırlar ve dâr-i harbe girerler.
Ancak, bu şahıs, yemin etmekten kaçınırsa; yanında bulunan, bu şeylerden, hiç birini götürmesine izin verilmez.
Deniz yolu ile götürmesi de, böyledir. Yani, bu mallar, gemi ile de, dâr-i harbe götürülemez.
Bu kimse, ihtiyacına binâen» dâr-i harbe, bir veya iki genç götürüyorsa; bunlara mani olunmaz.
Şayet, bunları, ticaret için götürmesi ihtimâli varsa; bu şahsa yemin ettirilir. [71]
Konular
- Kelâm Kitaplarının Satışı
- Üzerinde Haç Ve Resim Bulunan Ganîmet Eşyaları
- Ganîmet Arasında Bulunan Ehlî Hayvanlar
- El Değiştiren Ganimetler
- İzinsiz Olarak Ele Geçirilen Ganimetler
- Ganimetin Taksiminden Sonra Artan Miktar
- Çalınan Ganîmet Malları
- 3- Tenfîl [61] (= Ganimetten Fazla Ve Özel Hisse Vermek)
- Tenfîlin Hükmü
- 5- DÜŞMANLARIN İSTİLASI
- Dâr-i Harbin, Dâr-i İslâm Olmasının Şartı
- Dâr-i İslâmın, Dâr-i Harb Olmasının Şartı
- 6- MÜSTE'MEN (= EMÂN ALTINDA BULUNANLAR)
- 1- Müslümanların, Dâr-i Harbe Emân İle Girmeleri
- Dâr-i Harbe Götürülüp Götürülmeyecek Şeyler
- Bir Zimmî, Dâr-i Harbe Ne Götürebilir?
- Emanlı Harbi, Yurduna Dönerken Ne Götürebilir?
- 2- Harbînin Dâr-i İslama Girmesi
- 3- Ehl-i Harbin Hükümdarının, İslâm Devlet Başkanına Veya Ordu Komutanına Gönderdiği Hediye
- Devlet Memuruna Verilen Hediye
- 7- ÖŞÜR VE HARÂC ARAZİ İKİ NEV'ÎDTR
- Öşür Arazisi:
- Bazı Arazilerin Hududu
- Harâc Arazisi
- Sulhla Fethedilen Arazi
- Halkı İsteyerek Müslüman Olan Arazi
- Diriltilen Arz-ı Mevât'ın Vergisi
- Basra Arazisi
- Harâc Arazisinin Nevileri