İki Senelik Cizye Peşin Alınırsa
îki veya daha fazla senenin cizyesini, önceden almak veya vermek caizdir.
îki senelik cizyesini peşin olarak önceden vermiş olan kimse, müs-lüman olursa; bunun, bir seneliği geri verilir. Önceki seneninki geri verilmez.
ikinci sene girdikten sonra, bu şahıs müslüman olur veya ölürse; bu durumda cizye geri verilmez. El-Ihtiyar Şehhu'l-Mubtâr'da da böyledir.
Bu mes'ele, "Cizye, senenin evvelinde alınır." diyenlere göredir. Fetva da, bunun üzerinedir. Fetâvâyi Kûbrâ" da da böyledir.
Seneler geçtiği halde, bir zimmînin cizyesi alınmamış ve bilâhare de kendisi müslüman olmuş bulunsa; bize göre, bu şahıstan, geçmiş senelerin cizyesi alınmaz.
Bu şahıs, müslüman olmayıp, küfr üzerine karar kılmış bulunsa; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, yine, geçmiş yılların cizyesi, bu şahıstan istenmez; ancak, içinde bulunulan senenin cizyesi alınır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir Necrânî ile bir Nebtî arasında olan bir câriye, bir çocuk doğurur, bu çocuk büyür, bu durumda, hem necrâni, hem de nebtî, o çocuğun kendilerine ait olduğunu iddia ederlerse; bu çocuğun büyüyünce cizyesinin yarısı Necrânî olarak; yarısı da Nebtî olarak alınır. Sirâciyye'de de böyledir.
Bir Necranlı ile bir Tağlıbli arasında olan bir cariyeden bir erkek çocuk dünyaya gelse; bunlardan ikisi de: "Bu çocuk, benimdir." diye iddiada bulunsa; bu durumda, babalar ölse ve bu çocuk büyüse; Siyer'de şöyle denilmiştir: Eğer, Tağlibli önce ölmüşse; bu çocuktan, Necrân ahâlisinin cizyesi; eğer, Necranlı önce ölmüşse; bu çocuktan Tağliblilerin ödediği gibi cizye alınır.
Şayet, ikisi birden ölmüşlerse; bu çocuğun cizyesinin yansı birinin; diğer yarısı da, ötekinin cizyesi cinsinden alınır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse cizyesini, kölesi veya vekili ile gönderirse; esahh olan rivayetlere göre, bu mümkün olmaz. Bilakis, cizyesini ödeyecek kimsenin, bizzat hazır olması ve onu, ayakta durarak vermesi; alanın da,.
oturduğu yerde alması gerekir.
Bir rivayete göre de, o şahsın elbisesinden tutularak çekilir ve: "Ey zimmî, cizyeni ver" denilerek alınır. Tebyîn'de de böyledir.
Cizyeyi verenin eli aşağıda, alanın eli ise, yukarıda olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
İmâm, Cemâcim kabilesinin vergisini takdir ve ta'yin ettiği sırada- muhayyerdir: Dilerse, arazileri ile bu Cemâcim kabilesinin aralarını birleştirir. Yani, bunlardan alacağı arazi ve şahıs vergisini, dirhem veya dinarlardan tek harâc haline getirir; veya bunların vergisini ölçülebilen yahut tartılabilen şeyler veyahut da elbise gibi şeylerden, tek harâc olarak belirler.
Dilerse imâm, bunları ayırır; yani araziden alacağı haracı ayrı; şahıs başına alacağı cizyeyi de ayrı takdir eder.
Şayet, imâm, bu İki vergiyi birleştirirse; bu durumda, kabileye, güçlerinin yettiği kadarını, onların sayılarını da göz önünde bulundurarak ayırır. (Yani cizye'yi böylece takdir eder.)
Araziye de, adalet ve insaf dâhilinde, bir harâc takdir eder.
Bu durumda, kabileye isabet eden vergi, cizye'dir. Bu cizye, tertip üzere, fert fert konulur.
Araziye isabet eden vergi bölümü ise, harâcdır. Bu harâc da, arazinin mahsul durumuna göre, tertip üzere ta'yin edilir.
Kabile, fertleri ölmekle veya müslüman olmakla azalırlarsa; bu durumda, bunlardan alınan vergi, tahammülü varsa, araziye nakledilir.
Keza, bu Cemâcim Kabîlesi, tamamen yok olursa; bu durumda da, bunların vergi hisseleri, araziye iade edilir. Ancak, yine, arazinin gücünün buna, kâfi gelmesi gerekmektedir.
Şayet, arazinin gücü yoksa; bu durumda, sadece, kendisine önceden konmuş bulunan vergisi alınır; diğeri sakıt olur.
Bundan sonra, Cemâcim kabîlesi tekrar çoğahrsa; bu vergi hisseleri yani cizyeleri yine onlara iade edilir. (Yani, bu vergi, tekrar alınmaya başlanır.)
Şayet, arazilerinin verimi azalırsa; bu araziden alman vergi ( =harâc), Cemâcim Kabîlesi fertlerine havale edilir.
Sonra, bu arazi olgunlaşıp verimi artarsa; hissesi, tekrar bu araziye iade edilir.
Şayet, arazi, bu haracı taşıyamazsa; bu vergi sakıt olur. Sonradan,
taşıyabilecek hâle gelirse, bu vergi yükü tekrar, bu araziye yüklenir. Şayet, su baskını veya başka bir âfet sebebi ile, arazi helak olmuş,
fakat, kabile ayakta kalmışsa; bu durumda, bu.arazinin hissesi, artık, kabileye havale edilmez.
İmâm, bu iki vergiyi, bir birinden ayırmış ve ayrı ayrı takdir etmişse; bu çjurumda, kabilenin hissesi ile arazinin hissesini, ayrı ayrı tesmiye eder. (isimlendirir, miktarını belirtir.) ve açıklar.
Keza, bu iki sınıftan birinin yükünü, diğeri taşıyamazsa, bu durumda, o verginin miktarı, taşıyabileceği miktara kadar düşer.
Şayet, imâm, bunlarla, verginin tamamını araziden almak üzere veya araziden hiç almayıp kabileden aimak üzere anladır ve buna razı olursa; bu sahih olmaz.
Bu vergi, kabîle üzerine (= cizye) ve arazi üzerine (= harâc) olmak üzere, tertibe göre taksim edilir. Kâfî'de de böyledir.
İmâmın, belli bir miktarmal üzerine, anlaşma yapmış bulunduğu bir yerin halici müslüman olsa;jbu durumda haraçları durur; (yani onu ödemeye devam ederler); şahıs başına ödedikleri cizye ise, sakıt olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Doğrusunu en iyi bilen Allahu Teâlâ?dır. [117]
îki senelik cizyesini peşin olarak önceden vermiş olan kimse, müs-lüman olursa; bunun, bir seneliği geri verilir. Önceki seneninki geri verilmez.
ikinci sene girdikten sonra, bu şahıs müslüman olur veya ölürse; bu durumda cizye geri verilmez. El-Ihtiyar Şehhu'l-Mubtâr'da da böyledir.
Bu mes'ele, "Cizye, senenin evvelinde alınır." diyenlere göredir. Fetva da, bunun üzerinedir. Fetâvâyi Kûbrâ" da da böyledir.
Seneler geçtiği halde, bir zimmînin cizyesi alınmamış ve bilâhare de kendisi müslüman olmuş bulunsa; bize göre, bu şahıstan, geçmiş senelerin cizyesi alınmaz.
Bu şahıs, müslüman olmayıp, küfr üzerine karar kılmış bulunsa; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, yine, geçmiş yılların cizyesi, bu şahıstan istenmez; ancak, içinde bulunulan senenin cizyesi alınır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir Necrânî ile bir Nebtî arasında olan bir câriye, bir çocuk doğurur, bu çocuk büyür, bu durumda, hem necrâni, hem de nebtî, o çocuğun kendilerine ait olduğunu iddia ederlerse; bu çocuğun büyüyünce cizyesinin yarısı Necrânî olarak; yarısı da Nebtî olarak alınır. Sirâciyye'de de böyledir.
Bir Necranlı ile bir Tağlıbli arasında olan bir cariyeden bir erkek çocuk dünyaya gelse; bunlardan ikisi de: "Bu çocuk, benimdir." diye iddiada bulunsa; bu durumda, babalar ölse ve bu çocuk büyüse; Siyer'de şöyle denilmiştir: Eğer, Tağlibli önce ölmüşse; bu çocuktan, Necrân ahâlisinin cizyesi; eğer, Necranlı önce ölmüşse; bu çocuktan Tağliblilerin ödediği gibi cizye alınır.
Şayet, ikisi birden ölmüşlerse; bu çocuğun cizyesinin yansı birinin; diğer yarısı da, ötekinin cizyesi cinsinden alınır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse cizyesini, kölesi veya vekili ile gönderirse; esahh olan rivayetlere göre, bu mümkün olmaz. Bilakis, cizyesini ödeyecek kimsenin, bizzat hazır olması ve onu, ayakta durarak vermesi; alanın da,.
oturduğu yerde alması gerekir.
Bir rivayete göre de, o şahsın elbisesinden tutularak çekilir ve: "Ey zimmî, cizyeni ver" denilerek alınır. Tebyîn'de de böyledir.
Cizyeyi verenin eli aşağıda, alanın eli ise, yukarıda olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
İmâm, Cemâcim kabilesinin vergisini takdir ve ta'yin ettiği sırada- muhayyerdir: Dilerse, arazileri ile bu Cemâcim kabilesinin aralarını birleştirir. Yani, bunlardan alacağı arazi ve şahıs vergisini, dirhem veya dinarlardan tek harâc haline getirir; veya bunların vergisini ölçülebilen yahut tartılabilen şeyler veyahut da elbise gibi şeylerden, tek harâc olarak belirler.
Dilerse imâm, bunları ayırır; yani araziden alacağı haracı ayrı; şahıs başına alacağı cizyeyi de ayrı takdir eder.
Şayet, imâm, bu İki vergiyi birleştirirse; bu durumda, kabileye, güçlerinin yettiği kadarını, onların sayılarını da göz önünde bulundurarak ayırır. (Yani cizye'yi böylece takdir eder.)
Araziye de, adalet ve insaf dâhilinde, bir harâc takdir eder.
Bu durumda, kabileye isabet eden vergi, cizye'dir. Bu cizye, tertip üzere, fert fert konulur.
Araziye isabet eden vergi bölümü ise, harâcdır. Bu harâc da, arazinin mahsul durumuna göre, tertip üzere ta'yin edilir.
Kabile, fertleri ölmekle veya müslüman olmakla azalırlarsa; bu durumda, bunlardan alınan vergi, tahammülü varsa, araziye nakledilir.
Keza, bu Cemâcim Kabîlesi, tamamen yok olursa; bu durumda da, bunların vergi hisseleri, araziye iade edilir. Ancak, yine, arazinin gücünün buna, kâfi gelmesi gerekmektedir.
Şayet, arazinin gücü yoksa; bu durumda, sadece, kendisine önceden konmuş bulunan vergisi alınır; diğeri sakıt olur.
Bundan sonra, Cemâcim kabîlesi tekrar çoğahrsa; bu vergi hisseleri yani cizyeleri yine onlara iade edilir. (Yani, bu vergi, tekrar alınmaya başlanır.)
Şayet, arazilerinin verimi azalırsa; bu araziden alman vergi ( =harâc), Cemâcim Kabîlesi fertlerine havale edilir.
Sonra, bu arazi olgunlaşıp verimi artarsa; hissesi, tekrar bu araziye iade edilir.
Şayet, arazi, bu haracı taşıyamazsa; bu vergi sakıt olur. Sonradan,
taşıyabilecek hâle gelirse, bu vergi yükü tekrar, bu araziye yüklenir. Şayet, su baskını veya başka bir âfet sebebi ile, arazi helak olmuş,
fakat, kabile ayakta kalmışsa; bu durumda, bu.arazinin hissesi, artık, kabileye havale edilmez.
İmâm, bu iki vergiyi, bir birinden ayırmış ve ayrı ayrı takdir etmişse; bu çjurumda, kabilenin hissesi ile arazinin hissesini, ayrı ayrı tesmiye eder. (isimlendirir, miktarını belirtir.) ve açıklar.
Keza, bu iki sınıftan birinin yükünü, diğeri taşıyamazsa, bu durumda, o verginin miktarı, taşıyabileceği miktara kadar düşer.
Şayet, imâm, bunlarla, verginin tamamını araziden almak üzere veya araziden hiç almayıp kabileden aimak üzere anladır ve buna razı olursa; bu sahih olmaz.
Bu vergi, kabîle üzerine (= cizye) ve arazi üzerine (= harâc) olmak üzere, tertibe göre taksim edilir. Kâfî'de de böyledir.
İmâmın, belli bir miktarmal üzerine, anlaşma yapmış bulunduğu bir yerin halici müslüman olsa;jbu durumda haraçları durur; (yani onu ödemeye devam ederler); şahıs başına ödedikleri cizye ise, sakıt olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Doğrusunu en iyi bilen Allahu Teâlâ?dır. [117]
Konular
- Âfete Uğrayan Zîraatçilere Yardım
- Üzüm Çubuğu Veya Ağaç Dikilen Ziraat Arazisi
- Harâc Toplayacak Kimsenin Vasıfları
- Haraç Ve Öşür Borcu İle Ölen Kimse
- Haracı Veya Öşrü Verilmeyen Mahsulün Durumu
- Haracı Acilen (= Önceden) Almak
- 8- CİZYE
- Cizye Kimlerden Ve Ne Zaman Alınır
- Putperest Ve Mürted Araplar
- Cizyeden Muaf Olanlar
- Necrân Hıristiyanlarına Konan Vergi
- Köle Ve Cizye
- Ferdin Cizye Mükellefiyeti Ne Zaman Başlar
- Cizye Borcu Ne Zaman Kalkar
- İki Senelik Cizye Peşin Alınırsa
- Zimmîlerin Kilise, Havra Ve Ateş-Hâne Yapmak İstemeleri
- Önceden Yapılmış Kilise Ve Havralar
- Zîmmîlerîn Eskiden Yapılmış Kiliseleri Yıkılmışsa
- Harbîlerle Yapılması Uygun Olmayan Bazı Sulh Şekilleri
- Zimmîlerin Kılık, Kıyafet Ve Davranışları
- Zimmîlerin Kıyafetleri
- Müslümanlara Ait Şehirler
- İslam Şehirleri İle İlgili Hükümler
- Zimmîler, Kendi Dinlerince Yasak Olan Şeyleri Yapmaktan Menedilir
- Karısı Zimmiye Olan Müslüman
- Zimmîlerîn Müslümanlara Ait Bir Şehirde Oturmaları Ve Oradan Ev Satın Almaları
- Ahidlerî Bozulan Zimmîler
- 9- MÜRTEDLERLE İLGİLİ HÜKÜMLER
- Mürted Ne Demektir: