Kıran   Ve   Temettü'    Babı


Kıran, lügat yönünden iki şeyin mutlak bir şekilde bir araya gel­mesidir. Fukahâ'nm örfünde ihlâl demektir. İlüâl : Hac ile umreyi be­raber yapmak için tekbir ile sesi yükseltmektir. Kenz'de, ihlâl : Umre ve Hac ile mikâttan ihlâldir, [147] denmiştir. Zeylaî (Rh.A.) : «İhlâlin şart kılınması rastgele vâki olmuştur. Hattâ bir kimse ehlinin dâire­sinden veya memleketinden çıktıkdan sonra mîkâta varmadan önce Hac ve Umre için ihrama girse caizdir. O kimse kırana niyet etmiş olur,» demiştir. Bundan dolayı ben burada; «Hac aylarında veya Hac aylarından önce, mîkâttan veya mîkâttan önce, Hac ve Umre için tek­bir ile sesi yükseltmektir.» dedim. Kâfî'de de böyledir.

İhramla girmek isteyen kimse, kıldığı iki rek'at namazdan sonra şöyle der :

«Allahümme inni ürîdül hacce vel umrete feyessirhümâ lî ve ta-kabbelhümâ minnî.»

«Ey Rabbîm! Ben Hac ve Umre yapmak istiyorum. Bu ikisini ba­na müyesser kıl ve bu ikisini benden kabul eyle.»

Umre için yedi şavt ile tavaf eder. İlk üç şavtta remel yapar. (Yâ­ni omuzlarını silkerek çalımlı yürür.) ve tıraş olmaksızın, sa'y eder. (Hedy sevk etmemiş olan) Mutemetti' bunun aksinedir. Bundan sonra Haccın işlerine başlar. Kudüm tavafını yapar ve ifrâd Haccmda açık­landığı üzere sa'y eder. Yedisi Umre için, yedisi haccın kudüm tavafı için olmak üzere ondört şavt edip ondan sonra o ikisi için sa'y etmek suretiyle Hac ve Umre için iki tavaf ve iki sa'y yapmak mekruhtur. Bu­nun mekruh olması, Umrenin sa'yini geri bıraktığı ve kudüm tavafı­nı öne geçirdiği içindir.

(Hacı) Nahr gününün remyinden (yâni taş attıkdan) sonra kıran için kurban keser. Eğer kurbandan âciz olursa, üç gün oruç tutar ki o üç günün sonu Arafe günüdür. Yedi gün de teşrik günlerinden son­ra, ne vakit dilerse oruç tutar. Bu orucu gerek Mekke'de tutsun ve ge­rekse Mekke'den başka yerde tutsun müsavidir (fark etmez). Eğer o üç gün geçip gider de oruç tutmazsa dem (kurban) gerekir.

Umreden önce vukuf ile Umre bâtıl olur ve o kaza edilir. Umrenin terkinden dolayı dem vâcib olur ve kıranın demi düşer.
Temettü' : Hac aylan içinde bir yılda, bir kimsenin ailesi ve ken­disi arasında sahih ilmâm [148] ile ilmâmsız Hac ve Umrenin arasım bir-leştirmesidir.

Hidâye'de, temettü': Bir seferde ailesi ile ikisi arasında sahih il­mâm olmaksızın iki nüskün edasını terfiktir. Yâni iki ibâdeti birbirine arkadaş (beraber) etmektir, denmiştir.
Gâyet'ül-Beyân'da denmiştir ki : Hidâye sahibinin dediği sözle te-mettu'un mânâsı tamam olmaz. Çünkü iki ibâdetin edasının terfiki (beraberliği); şayet ailesi ve kendi arasında sahih ilmâm ile ilmâmsız hâsıl olsa, ve o iki ibâdetin biri Hac aylarından başkasında ve diğeri Hac aylarında olsa ona temettü1 adı verilmez.

Yine, şayet iki ibâdet Hac aylarında olup, biri o yıhn Hac ayla­rında, diğeri başka yılın Hac aylarında olsa; ehli ve kendi arasında da sahih ilmâm ile ilmâmda bulunsa, yme temettü' adı verilmez. Bu İmâm Ebû Bekr er-Râzî' (Rh.A.) nin sözü ile te'yid edilmiştir. Bundan sonra; bu takdirde temettü', ailesi ile sahih ilmâm bulunmaksızın bir yılda, Hac aylarında, Hac ile Umreyi bir araya getirmektir, demekle kayd et­mek gerekir, denmiştir.

İnâye sahibi, ona cevap verip : «Gâyet'ül-Beyân sahibinin bu sözü, Hidâye sahibinin zikrettiği ve onun tefsiridir. Terfikin Hac aylarında, bir yılda olması ise şarttır. Biz onu yakında zikredeceğiz» demiştir.

Ben «Bu husus tartışmalıdır,» derim. Çünkü lafzın ıstılah! ma'nâsına göre açıklaması, ancak ismi ta'rif olur. Bu durumda onun (efra­dım) cami ve (ağyarını) mâni olması vâcib olur. Nitekim bu, yerinde anlatılmıştır.

Şayet sınırlandırılmışın efradından olmayan ta'rîfe dâhil olursa, mâni* olmaz ve o ta'rif sahih olmaz. Bundan dolayı burada, zikredilen ibareyi seçtim.

Bu durumda, Hac ile Umreyi bir araya getiren mutemetti' Hac ay­larında Umre niyeti ile mîkattan ihrama girip Umre için ilk tavafında telbiyeyi keserek tavaf eder ve sa'y yapar. Tıraş olur veya saçını kır­kar. Umrenin işlerini bitirdikten sonra haremden ihrama girer. İhra­mın mescidde olması şart değildir.

Terviye gününde Hac niyetiyle ihrama girer. Onun terviye günün­den önce ihramlı olması efdaldir. İfrâd Haccı yapan gibi Hacceder. Lâ­kin o kimse ziyaret tavafında remel yapıp tavâfdan sonra sa'y eder. Zira bu tavaf Hac için ilk tavaf olur. İfrâd Haccı yapan bunun gibi değildir. Çünkü ifrâd Haccı yapan, bir kere sa'y eder ve ayrıca; kur­bân keser; o kurbân da temettü' kurbânıdır. Udhiyye kurbânı, temettü' kurbânı yerine geçmez. Eğer temettü' için kurbandan âciz olursa, Kı­randa olduğu gibi, üç gün Hacda ve yedi gün döndüğü vakitte oruç tu­tar.

Umrenin ihramından sonra üç gün oruç tutmak caizdir. İhram­dan önce caiz değildir. Orucun Arafeye kadar ertelenmesi mendûbtur. Çünkü Hac ayları, üç gün oruç için vakittir. Lâkin sebeb tahakkuk et-tikden sonradır. O da ihramdır. Yine, Kıranda da hal böyledir. Lâkin ertelemek efdaldir. O üç gün ardı ardına yâni aralıksız oruç tutmak­tır ki sonu Arafe günüdür. Çünkü oruç, kurbânın bedelidir. Bu durum­da, kurbân için takdir olunînası dileği ile vaktinin sonuna kadar oru-cu^ertelemek müstehab olur. Eğer mutemetti' hedyini (kurbanlığını) sevk etmek isterse ihrama girip de sevk eder. Sevk etmek yâni önünce göndermek, yedmekten efdaldir.

Ancak hedyi sevk mümkün olmadığı takdirde onu yeder (tutup götürür).

Bedene'nin boynuna kılâde (alâmet, gerdanlık) bağlar. Kılâde, be­denenin üzerine çul örtmekten evlâdır. Çünkü kılâdenin Kur'ân'da zik­ri geçmektedir. Yüce Allah (C.C.) :
yâni «Haram olan ayları (Hac aylarını) da gerdanlıksız ve gerdanhklı kurbanlıkları da...»  [149] diye buyurmuştur.

Bedenenin hörgücünü sol tarafından yarmak mekruhtur. Bu doğ­ruya en yakın (uygun) olandır. Çünkü Nebi (SAV) : Sol tarafından onu kasden yaralamış, sağ tarafından ise tesadüfen yaralamıştır, Ebû Hanîle' (Rh.A.) nin bu yapılan şeyi kerih görmesine sebeb : Bedenenin hörgücünü yarmak, işkence olduğu içindir. Nebîyyi Ekrem' (S.A.V.) in bu işi yapmasına sebeb şudur: Müşrikler o bedeneye taarruzdan ka­çınmazlar, ancak bedenenin hÖrgücü yarılmışsa çekinirlerdi.

Denmiştir ki: İmâm A'zam  (Rh.A.), ancak kendi zamanının insanlarının işaretlemelerini kerîh görmüştür. Çünkü işaretlemede ileri gittikleri için, yarmaktan dolayı hayvanın ölmesinden korkulurdu.» Bîr kavle göre de : İmâm A'zam' (Rh.A.) in kerîh görmesi, gerdanlık takmayı tercih etmesindendir.»

Mutemetti', Umreye âit işleri yapar. Şayet o bedeneyi sevk etmiş­se, Umreden çıkmaz. Fakat, eğer bedeneyi sevk edici değilse Umreden çıkar. Nitekim bu husus daha önce geçmiştir.

Bundan sonra, Temettü' Haccı yapan kimse, tervîye gününde ih­rama girer. Onun, Terviye gününden önce ihrama girmesi etdâldir Ni­tekim bu, daha önce geçmiştir. O, Nahr gününde tıraş olmakla iki ih­ramından da çıkar. Çünkü Onun Hacda tıraş olması, namazdaki selâm gibi, onu ihramdan çıkarır.

Mekke halkı ancak İfrâd Haccı yapar. Yâni onlar için Temettü' ve Kıran yoktur. Çünkü Temettü' ve Kıranın meşrûiyyetleri, iki yolculu­ğun birini düşürmek suretiyle rahatlık içindir. Bu ise âfâkî hakkında­dır. Bir kimse hedy sevk etmeksizin, Umrenin işlerini eda ettikden son­ra memleketine dönerse, ehli ve kendi arasında sahih ilmâm ile ümâm bulunduğundan temettü'u bâtıl olur. Bu ifâde (elemme..), melzûmun zikredilip lâzımın kasdedilmesi kabîlindendir. Çünkü sen temettu'-un ma'nâsını biliyorsun : Hedy sevk etmeksizin umrenin işle­rini edâ eden kimse, memleketine döndüğü zaman ilmâmı sahih olup temettü'u bâtıl olur. Hedyi sevk ile beraber mutemetti' olur. Çünkü o kimse hedyini sevk etse, ehli ile ilmâmı sahîh olmaz, Bu durumda onun temettu'dan çıkması caiz olmaz. Böylece, Mekke'ye dönmesi vâcib olur. Şayet dönüp Hac için ihrama girse mutemetti' olur,

Eğer o kimse Umre için, Hac aylarından önce dört şavttan az tavaf edip Hac aylarında o tavafı tamamlayarak Haccetse, mutemetti' olur. Çünkü bize göre, ihram şarttır. Onun Hac aylarından önce olması sa­hîh olur. Onda muteber olan fiillerin edâsıdır. Burada fiillerin edasının çoğu da mevcuttur. Bir şeyin çoğu için bütün hükmü vardır. Eğer Hac aylarından Önce dört şavt tavaf etse, mutemetti' olmaz. Çünkü o fiilin çoğunu Hac aylarından önce edâ etmiştir.

Bir Kûieli, Hac aylarında Umre işlerinden çıkarak Mekke'de veya Basra'da oturup o Umrenin yapıldığı yılda Hacc etse, o kimse müte-melü'dir. Çünkü birinci yolculuk, Basra'ya dönmekle son bulmamıştır, sanki o mikâttan çıkmamış gibidir. Eğer Umreye niyet edip Umre iş­leri bitmeden cima' ile Umreyi ii'sâd etse, Basra'dan ela Mekke'ye dö­nüp Umresini kaza ederek Haccetse, mutemetti' olmaz. Çünkü ilk yol­culuğun hükmü, Basra'dan dönmekle bakî kalmış olduğundan, o Mek­ke'den çıkmamış, gibidir. Mekke'de oturan kimse için temettü' yok­tur. Eğer ehli ve kendi arasında sahîh ilmâmla, ilmâmdan son­ra dönüp Hac ve Umrenin ikisini de edâ etmiş ise mutemetti' olur. Çünkü o kimsenin, ilmâm edip ondan sonra Mekke'ye dönerek Hac ve Umrenin ikisini de edâ etmesi, yolculuk esnasında olmuştur. Zira, ilk yolculuk ilmâmla son bulmuştur. Bu durumda, bir yolculukda iki ibâ­det (misk) bir araya geldiğinden o kimse mutemetti' olur. Ve o bun­lardan hangisini ifsâd ederse, demsiz (kurbânsız) onu tamâm eder. Yâni bir kîmbe Hac aylarında Umreye niyet edip o Umrenin yapıldığı yılda Haccettiğinde o yılda geçen Umre ve Hacdan hangisini ifsâd eder­se, kurbânsız tamâm eder. Zira ihramın sorumluluğundan çıkmak onun için ancak fiillerle mümkün olur. Ve müteıiıetti'in demi de düşer. Çünkü bir seferde iki sahîh ibâdetin edası bir arada olmamıştır.

Kıran Haccı, Temettü' Haccıııdan cidaldir. Temettü' Haccı da if-râd  Haccından efdaldir. Şu halde Kıran  Haccı  ikisinden  de etdaldir.
[150]Kıran Haccının efdal olmasına gelince; şüphesiz, Kıranda iki ibâ­detin bir arada yapılması vardır. O, oruç ile itikâfı, Allah (C.C.) yo-, lunda bekçiliği ve gece namazını bir arada yapmaya çok benzer. İkin­cinin efdal olmasına gelince : Temettu'da bîr defada iki ibâdetin kıs­men bir arada yapılması vardır. Böylece o Kırân'a benzemiş durum­dadır. [151]


Eser: Dürer

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Dürer

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..