Küfrü Telkin Etmek:

Bir başkasına (kelime-i) küfrü telkin eden kimse, kâfir olur. Bunu, oyun yollu yapsa bile, hüküm böyledir.

Bir kimsenin, —kocasından boşanmak isteyen— karısına küfrü telkin eden kimse de, kâfir olur.

Bu kavil, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'tan rivayet olunmuştur.

Bir kimse, diğer bir şahsa, "kâfir olmasını söylerse; —o şahıs, ister kâfir olsun; ister olmasın— söyleyen şahıs, kâfir olur.
Ebû'1-Leys, şöyle demiştir:

Bir kimse, başka bir kimseye, kelime-i küfrü öğretirse; —bunu, ona öğrettiği ve ona irtidadı emrettiği zaman— kâfir oİur.

Keza, bir kimse, î;İr kadına; küfür olan sözü öğretse ve irtidadı emretse, kâfir olur. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.), şöyle buyurmuştur:

Bir kimse, —öldürülmekle veya benzeri bir şeyle tehdit edilerek küfür olan bir sözü, söylemeye zorlanır ve o da, bu sözü söylerse; bu durumda, şu üç ihtimâl vardır:
1) Kalbi, imân ile mutmain olduğu halde, kalbinde, zorlandığı kelimeden başka bir şey bulunmadan, o küfrü söylemesi. Bu durumda, bu şahsın küfrüne hükmedilemez. Allahu Teâlâ ile kendisi arasındadır.
2) "Kalbimden, geçmiş zamanda söylenmiş olan küfrü geçirdim. Ve onu irâde eyledin. Onların sözüne, cevap olarak, müstakbel küfrü irade etmedim." demesi.

Bu durumda, —o yalancı kabul edilerek— küfrüne hükmedilir. Hatta, hâkim, bu şahısla, karısının arasım ayırır.
3) Geçmişte olan küfürden, kalbinde olduğunu, ancak, onu irâde etmediğini yâni, geçmiş küfürden haber vermediğini; yalnız, onların sözlerine cevap olarak, istikbâlin küfrünü irade ettiğini —-yalandan— söylerse; hükmen,  kâfir olmuş olur.  Geri tarafı, Rabbi ile kendisi arasındadır

Haç'a karşı namaz kılmaya zorlanan ve böyle yapan bir kimsemin durumunda, üç vecih vardır:
1) Kalbimde, hiç bir şey yoktur. Zoraki, s^ihf (-  haç'a; Karşı namaz kıldım." der; bu vecihde, hiç bir de kâfir olmaz.
2) "Kalbimden —devamlı— Allahu karşı namaz kılmak salibe karşı kılmamak geçti." der; bu halde de, hiç bir şekilde, küfrüne hükmedi­lemez.                                                                  '
3) "Kalbimden, Allaha karşı namaz kılmak geçti; fakat, ben, onu bıraktım; salibe karşı namaz kıldım." der; bu durumda, küfrüne hüküm verilir.   Diğer  tarafı,   Rabbi   ile  kendisi  arasındadır.   Muhiyi'te  de böyledir.

Bir   mü'mine:   "Ya,   hükümdara   secde   edersin   veya   seni öldürürüz." denilse; efdal olan, ona secde etmemektir. Füsûlü'İ- Imâ-diyye'de de böyledir.

Bir kimse, kelime-i küfrü kasden söylediği halde; söylediğinin  kü­für olduğunu bilmese; —bazılarının hilâfına— âlimlerin ekserisine göre, bu şahıs, kâfir olur. Bilmemek, özür değildir. Hulâsa'da da böyledir.

Âlimlerimize göre, bir kimse, şaka veya istihza yollu (= hafife alarak) küfür kelimesi söylese; kâfir olur. İnancı, bu sözüne muhalif olsa bile, hüküm aynıdır.
Bir kimsenin ağzından, hatâen, kelime-i küfr çıksa; bütün âlimle­rimize göre, bu şahıs kâfir olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. [149]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..