5- REHİN ALAN KİMSE İLE REHİN ARASINDAKİ MÜNASEBET

Rehin verenin üzerinde çok borç olsa bile; rehin alan şahıs o rehne en çok hakkı olan kimsedir. Muhıyt'te de böyledir.

Mürtehinin, rehin karşılığı, rehni tutma hakkı vardır. Başka bir alacağı için, onu tutma hakkı yoktur.îster o alacak evvel olsun; isterse rehin aldıktan sonra olsun.

Şayet rehin bırakan, rehin bıraktığı borcu öderse; rehin kendinin olmaz; rehin alan, o rehni, bütün borç ödene kadar yanında tutar. îster çok, isterse az olsun. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse, başka birine, bin dirhem borcuna karşılık, fâsid bir rehin bırakır; karşılıklı teslim alırlar; sonra da, bu rehni fesad hükmüy­le bozarlar ve rehin veren, "relinin geri verilmesini" isterse; —rehin alan, onu vermedikçe— almaya hakkı yoktur. Çünkü rehin alan, onu verdiği dirhemlere karşılık almıştır.

Rehin verenin, mürtehinin elinde bulunan bir rehni bozma hakkı —üzerinde olan borcu ödeyene kadar—yoktur.

Şayet, rehin veren şahıs, üzerinde çok borç olduğu hâlde ölürse; rehin verenin alacakları arasında o rehne en çok hakkı olan, rehin ya­nında olan şahıstır. Sağlığında olduğu gibi..

Eğer rehni borcu mukabili koyar ve bu rehin fâsid bir rehin olduğu hâlde, onu da teslim eder; sonra da, rehni bozarlar; rehin bırakan da borcunu ödemeden önce, rehni geri İsterse; işte bunda hakkı vardır.

Şayet, rehin bırakan ölür; üzerinde de çok borç bulunursa, artık rehin alan diğer alacaklılardan daha haklı olmaz. Rehin verenin sağlı­ğında olmadığı gibi.. Muhıyt'te de böyledir.

Eğer rehin, müdebber veya ümm-ü veled yahut rehin olmayacak bir şey olursa; rehin verenin onları geri alma hakkı vardır. Borç, ister önce olsun; isterse sonra olsun, bu gibi rehinleri, onu ödemeden geri alabilir. Zehıyre'de de böyledir.

Başka birine, belirli bir malı rehin koyar; rehin alan da onu tes­lim aldıktan, sonra, rehin veren, borcunun bir kısmını ödeyip, rehinin de bir kısmını geri isterse; duruma bakılır:

Eğer her birinin hissesi belirtilmemişse onu almaya hakkı olmaz.

Eğer, bu açıklanmışsa; Ziyâdât'ta: Fazla olan rehni alma hakkı var­dır." diye yazılmıştır. Rehin kitabında ise: Hakkı yoktur." denilmiştir.

el-Asl kitabında yazılı olan, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yû­suf (R.A.)'un kavlidir. Ziyadât'da olan ise, İmâm Muhammet! (R.A.)'in kav­lidir. Ve mes'elede, iki rivayette vardır." denilmiştir.

Esahh olan da budur. İbnü Semâa, Nevadır'de: İmâm Muhammed (R.A.)'in cevabı, Asi kitabında olanın mislidir." buyurmuştur. Muhıyt'­te de böyledir.

Rehin sözleşmesi feshedildikten sonra, rehin alan, o rehni yanında tutmak istese; buna hakkı vardır. Rehin ancak fesh yoluyla reddedilirse (= geri verilirse) bozulur. Sirâciyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dır. [15]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..