25- MÜZÂRAA İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'İ ÇARELER
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, fâsid olup da, İmâmeyn'e göre fâsid olmayan ziraî ortaklığın, hepsinin yanında da caiz olması için, Hassâf, şu çâreyi göstermiştir: Durumu hâkime çıkarırlar; o, bu ziraî ortaklığın cevazına hükmedince, bütün âlimlerce, bu ortaklık caiz olur.
Bu hususta diğer bir çâre: Bu ortaklardan ikisinin ikrarları da yazılır. Şöyle ki: "Yer filânındır. O yerin sahibi, odur. Bu yer, filan adanıın elinde zirâat için bulunmakdadır. O, bu yerde şu kadar sene zirâat yapacaktır. Yazlık ve kışlık gelirinden, tohumu ve nafakası sebebiyle Yüce Allah'ın vereceği rızkı, şartları gereğince aralarında taksim edeceklerdir. Böylece ikrarları yazılınca, bu ikrarları ikisine karşı da geçerli olur. Çıkan mahsûlü, aralarında akidlerine (= sözleşmelerine) göre taksim ederler.
Bu çareyi, Şeyhu'l-İmâm Şemsii'l-Eimme Halvânî bulmuştur.
Hassâf da böyle söylemiştir.
Onları önce zikreyledik. Mes'eleyi hâkime çıkarırlar. Hâkim, ziraatın cevazına hükmeder. O takdirde caiz olur.
Kadı İmâm Ebû Alî en-Nesefî, şöyle buyurmuştur:
Bazı âlimlerimiz, bu husustaki ictihadda hâkimin hükmünün cevazına meyleylediler ve: "Hâkimin hükmü gerektir. Talâk mes'elesi de böyledir. buyurdular.
Şemsü'l-Eimme el-Halvânî: Mezhebde sahih olan hâkimin hükmünün cevazıdır." buyurdu.
Buna karşı delil, Sulh Kitabı'nın muhtelif yerlerinde mevcuttur, ki hâkimim hükmü, her yerde geçerlidir.
Şayet müzâraada şart koşarlar ve tohum sahibi, çıkan mahsûlden tohumu çıkarır; kalanı aralarında taksim ederlerse, işte bu fa-siddir. Çünkü bu şart, ortaklığı keser ve zirâatın fesadını gerektirir. Buna çâre:
Tohum sahibi, o yerin emsalinden ne kadar mahsûl çıkacağına bakar... Şayet, tohumu çıkacak mahsûlün üçte biri kadarsa; üçte bir, onda biri kadarsa, onda bir; fazla almayı şart koşarsa; işte bu caiz olur.
Kudûrî'de ise: "Bir adam, diğerine çıkanın yarısını almak üzere, ekmesi için tohum verse; bu müzâraa da fasiddir. Ancak, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'tan, bunun hilafsız caiz olması hususunda şöyle bir rivayet vardır.
Tarla sahibi, tohum sahibinden, tohumun yarısını satın alır; tohum sahibi de onun bedelinden vaz geçer. Sonra da tohum sahibi, tarla sahibine: "Tarlana tohumun tamamını ek; çıkanın yarısı sana, yarısı bana." derse; bu, ihtilafsız caiz olur. Zehiyre'de de böyledir. [40]
Bu hususta diğer bir çâre: Bu ortaklardan ikisinin ikrarları da yazılır. Şöyle ki: "Yer filânındır. O yerin sahibi, odur. Bu yer, filan adanıın elinde zirâat için bulunmakdadır. O, bu yerde şu kadar sene zirâat yapacaktır. Yazlık ve kışlık gelirinden, tohumu ve nafakası sebebiyle Yüce Allah'ın vereceği rızkı, şartları gereğince aralarında taksim edeceklerdir. Böylece ikrarları yazılınca, bu ikrarları ikisine karşı da geçerli olur. Çıkan mahsûlü, aralarında akidlerine (= sözleşmelerine) göre taksim ederler.
Bu çareyi, Şeyhu'l-İmâm Şemsii'l-Eimme Halvânî bulmuştur.
Hassâf da böyle söylemiştir.
Onları önce zikreyledik. Mes'eleyi hâkime çıkarırlar. Hâkim, ziraatın cevazına hükmeder. O takdirde caiz olur.
Kadı İmâm Ebû Alî en-Nesefî, şöyle buyurmuştur:
Bazı âlimlerimiz, bu husustaki ictihadda hâkimin hükmünün cevazına meyleylediler ve: "Hâkimin hükmü gerektir. Talâk mes'elesi de böyledir. buyurdular.
Şemsü'l-Eimme el-Halvânî: Mezhebde sahih olan hâkimin hükmünün cevazıdır." buyurdu.
Buna karşı delil, Sulh Kitabı'nın muhtelif yerlerinde mevcuttur, ki hâkimim hükmü, her yerde geçerlidir.
Şayet müzâraada şart koşarlar ve tohum sahibi, çıkan mahsûlden tohumu çıkarır; kalanı aralarında taksim ederlerse, işte bu fa-siddir. Çünkü bu şart, ortaklığı keser ve zirâatın fesadını gerektirir. Buna çâre:
Tohum sahibi, o yerin emsalinden ne kadar mahsûl çıkacağına bakar... Şayet, tohumu çıkacak mahsûlün üçte biri kadarsa; üçte bir, onda biri kadarsa, onda bir; fazla almayı şart koşarsa; işte bu caiz olur.
Kudûrî'de ise: "Bir adam, diğerine çıkanın yarısını almak üzere, ekmesi için tohum verse; bu müzâraa da fasiddir. Ancak, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'tan, bunun hilafsız caiz olması hususunda şöyle bir rivayet vardır.
Tarla sahibi, tohum sahibinden, tohumun yarısını satın alır; tohum sahibi de onun bedelinden vaz geçer. Sonra da tohum sahibi, tarla sahibine: "Tarlana tohumun tamamını ek; çıkanın yarısı sana, yarısı bana." derse; bu, ihtilafsız caiz olur. Zehiyre'de de böyledir. [40]
Konular
- 12- ORTAKLIKLA İLGİLİ MESELELER HAKKINDA SERİ ÇARELER
- 13- ALIM VE SATIM İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ ÇARELER
- İstibra Meselesi İle İlgili Şer'i Çareler
- 14- HİBE İLE İLGİLİ ŞERİ ÇARELER
- 15- BAZI MUAMELELERLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 16- KARŞILIKLI BORÇ ALIŞVERİŞİ HAKKINDAKİ ŞERİ ÇARELER
- 17- İCÂRE İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ ŞERİ ÇÂRELER
- 18- DÂVADAN MEN İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 19- VEKÂLETLERLE İLGİLİ İŞLEMLER HAKKINDA ŞER'İ ÇERELER
- 20- ŞUF'A MESELELERİ İLE İLGİLİ ŞERİ ÇARELER
- 21- KEFALET İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'l ÇARELER
- 22- HAYÂLE İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'l ÇARELER
- 23- SULH İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERÎ ÇARELER
- 24- REHİN İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇÂRELER
- 25- MÜZÂRAA İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'İ ÇARELER
- 26- VASİYET İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 27- HASTANIN İKRARI İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- Vasiyette Çare İle İlgili Diğer Bir Örnek
- 28- ŞAKALAŞMAK VEYA BİR KELİMEYİ DEĞİŞİK ANLAMDA KULLANMAK
- 29- SERİ ÇÂRELERLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- KİTÂBÜ'S-ŞİRKET
- ŞİRKETLER
- 1- ŞİRKETİN ÇEŞİTLERİ, RÜKÜNLERİ, ŞARTLARI, HÜKÜMLERİ VE BUNLARLA İLGİLİ MESELELER
- 1- Şirket Çeşitleri
- Mülk Ortaklığı
- Bu Ortaklığın Rüknü:
- Bu Ortaklığın Hükmü:
- Akd Ortaklığı
- Bu Ortaklığın Rüknü