22- HAYÂLE İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'l ÇARELER
Bir adamın, diğer adamda malı (alacağı) olduğunda, üzerinde mal olan, (borçlu) o malı, bir başkasına havale etmek ister; kendisine havale edilmek istenen şahıs da müflis olursa; alacaklının, ona müracaat etmesi için, borcu havale edenin de, havale edilenin de ikrar etmesi gerekir.
Havale kitabında şöyle zikredilmiştir: Havale eden şahıs, mah tanınmayan birisine havale eder; o da havaleyi kabul eder; sonrada havaleyi kabul eden zat, o malı (borcu), havaleyi alana havale eder. Bunu böyle yaptıkları zaman, havaleyi kabul eden müflis olarak, ölürse, muhtalün leh için, önceki havale yapana rücû hakkı olmaz. Çünkü önceki havale eden, muhtalün lehe, havale yapmamış, tanınmayan birisine havale etmiştir.
Borçlu, alacaklısını, kendisinin alacağı olduğu birisine havale etmek istediğinde, bu alacaklı, borçlusuna: "Sen* benim yanımda havale olunandan daha güvenceli ve sağlamsın. Ben, ona havale etmeni istemiyorum." derse; buna çâre:
Borçlunun, borçlusu; borçlu yerine, alacaklıya, üzerinde olan malı (borcu) öder. Bu meyanda, asıl borçlu da kurtulmuş olmaz. Alacaklı, alacağını, onlardan her hangisinden isterse, ona ödetir.
Bu hususda başka bir vecih: Alacaklının borçlusu o alacağını alıp, borcuna mukabil vermesi için bir vekil tâyin eder. Buda caizdir. Vekilin, alacak almasının cevazı açıktır. Alınan, bu alacağın da, borca karşılık olacağı açıktır. Bu şekilde borç ödemek, örfdür ve maJ-rufdur. Eğer borçlu: "Ben, alacaklımın borçlumdan almasından korkuyorum." derse; bu mes'elenin mânası, borçlu alacaklısını kendi alacaklısından alacağım almak için vekil tâyin eder; yalnız; "Kendin için al." demez. O takdirde talip, o malı matlûb için almış olur.
Sonra da talip, Kendi alacağını almaya ihtiyaç duyarsa; alınan mal vekilin elinde emânettir. Eğer onu, nefsi için alırsa emâneti almış olur.
Şayet: "Ben, kendi nefsim için almadan önce, mal zayi oldu." der ve emanetin zayi olduğunu iddia ederse, onun sözü geçerli olur.
Bir borçlu, kendinin alacaklı olduğu bir adama, kendi alacaklısına mal vermesini söylerse; o takdirde alacaklı, onlardan her hangisinden isterse, ondan alacağını alır. Alacaklı, borçlusunun borçlusundan alınca, kendi nefsi için almış olur.
Şayet o alınan şey zayi olacak olursa, osun aleyhine (onun malı olarak) zayi olmuş olur Zehıyre'de de böyledir.[37]
Havale kitabında şöyle zikredilmiştir: Havale eden şahıs, mah tanınmayan birisine havale eder; o da havaleyi kabul eder; sonrada havaleyi kabul eden zat, o malı (borcu), havaleyi alana havale eder. Bunu böyle yaptıkları zaman, havaleyi kabul eden müflis olarak, ölürse, muhtalün leh için, önceki havale yapana rücû hakkı olmaz. Çünkü önceki havale eden, muhtalün lehe, havale yapmamış, tanınmayan birisine havale etmiştir.
Borçlu, alacaklısını, kendisinin alacağı olduğu birisine havale etmek istediğinde, bu alacaklı, borçlusuna: "Sen* benim yanımda havale olunandan daha güvenceli ve sağlamsın. Ben, ona havale etmeni istemiyorum." derse; buna çâre:
Borçlunun, borçlusu; borçlu yerine, alacaklıya, üzerinde olan malı (borcu) öder. Bu meyanda, asıl borçlu da kurtulmuş olmaz. Alacaklı, alacağını, onlardan her hangisinden isterse, ona ödetir.
Bu hususda başka bir vecih: Alacaklının borçlusu o alacağını alıp, borcuna mukabil vermesi için bir vekil tâyin eder. Buda caizdir. Vekilin, alacak almasının cevazı açıktır. Alınan, bu alacağın da, borca karşılık olacağı açıktır. Bu şekilde borç ödemek, örfdür ve maJ-rufdur. Eğer borçlu: "Ben, alacaklımın borçlumdan almasından korkuyorum." derse; bu mes'elenin mânası, borçlu alacaklısını kendi alacaklısından alacağım almak için vekil tâyin eder; yalnız; "Kendin için al." demez. O takdirde talip, o malı matlûb için almış olur.
Sonra da talip, Kendi alacağını almaya ihtiyaç duyarsa; alınan mal vekilin elinde emânettir. Eğer onu, nefsi için alırsa emâneti almış olur.
Şayet: "Ben, kendi nefsim için almadan önce, mal zayi oldu." der ve emanetin zayi olduğunu iddia ederse, onun sözü geçerli olur.
Bir borçlu, kendinin alacaklı olduğu bir adama, kendi alacaklısına mal vermesini söylerse; o takdirde alacaklı, onlardan her hangisinden isterse, ondan alacağını alır. Alacaklı, borçlusunun borçlusundan alınca, kendi nefsi için almış olur.
Şayet o alınan şey zayi olacak olursa, osun aleyhine (onun malı olarak) zayi olmuş olur Zehıyre'de de böyledir.[37]
Konular
- Yine Nafaka İle İlgili Yemin Hakkında Çareler
- 10- BİR KÖLEYİ AZÂD ETME, MÜDEBBER VE MÜKATEP KILMA
- 11- VAKIFLA İLGİLİ MESELELER HAKKINDA SERİ ÇARELER
- 12- ORTAKLIKLA İLGİLİ MESELELER HAKKINDA SERİ ÇARELER
- 13- ALIM VE SATIM İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ ÇARELER
- İstibra Meselesi İle İlgili Şer'i Çareler
- 14- HİBE İLE İLGİLİ ŞERİ ÇARELER
- 15- BAZI MUAMELELERLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 16- KARŞILIKLI BORÇ ALIŞVERİŞİ HAKKINDAKİ ŞERİ ÇARELER
- 17- İCÂRE İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ ŞERİ ÇÂRELER
- 18- DÂVADAN MEN İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 19- VEKÂLETLERLE İLGİLİ İŞLEMLER HAKKINDA ŞER'İ ÇERELER
- 20- ŞUF'A MESELELERİ İLE İLGİLİ ŞERİ ÇARELER
- 21- KEFALET İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'l ÇARELER
- 22- HAYÂLE İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'l ÇARELER
- 23- SULH İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERÎ ÇARELER
- 24- REHİN İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇÂRELER
- 25- MÜZÂRAA İŞLEMİ İLE İLGİLİ ŞER'İ ÇARELER
- 26- VASİYET İŞLEMİ İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- 27- HASTANIN İKRARI İLE İLGİLİ SERİ ÇARELER
- Vasiyette Çare İle İlgili Diğer Bir Örnek
- 28- ŞAKALAŞMAK VEYA BİR KELİMEYİ DEĞİŞİK ANLAMDA KULLANMAK
- 29- SERİ ÇÂRELERLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
- KİTÂBÜ'S-ŞİRKET
- ŞİRKETLER
- 1- ŞİRKETİN ÇEŞİTLERİ, RÜKÜNLERİ, ŞARTLARI, HÜKÜMLERİ VE BUNLARLA İLGİLİ MESELELER
- 1- Şirket Çeşitleri
- Mülk Ortaklığı
- Bu Ortaklığın Rüknü: