Müslüman Savaşta Nasıl Davranır
Müslümanlara yakışan, savaşta kadretmemek, haddi aşmamak ve misilleme yapmamaktır.
Müslümana yakışan, çocukları, delileri ve çok yaşlı olanları öîdürmemektir.
Ancak, bu durumda olanlar, savaşa katihyorlarsa; onlar, yukarıdaki hükümden müstesnadırlar.
Yahut, kadın, düşman tarafının hükümdarı olursa; o da öldürüle-bilir.
Keza, düşman tarafının idarecisi, sabi ( çocuk) olursa; o da öldü-rülebilir. Düşmanın topluluğunun dağılması hâlinde de, bunu öldürmekte bir beis yoktur.
Mal sahibi bulunan ve bu malı ile kâfirleri savaşa teşvik eden kadın daöldürülebilir.
Müslümanlar, savaş esnasında, deli ve sabi olanları öldürmezler; ancak, bunlar, fiilen savaşa kanlıyorlarsa; öldürülürler. Bu durumda olanların» öldürülmelerinde de bir beis yoktur.
Delirip sonra akıllanan kimselere de, akıllı hallerinde yapılması gereken işlem yapılır.
Savaşta, eli, ayağı kesik olan düşmanlar da öldürülmez. Hassaten, sağ eli kesik olan düşman öldürülmez. Ancak, bu hükmün uygulanması için, bu gibi kimselerin malları ve reyleri (= görüşleri, fikirleri) ile savaşa katılmamış olmaları gerekir.
Felçli olan düşmanlar da, eğer fiilen savaşmıyorlarsa öldürülmezler. Felçli düşman, fiilen savaşıyorsa, onun öldürülmesinde de bir reis yoktur.
Keza, kör, yatalak veya çok yaşlı olan müşrikler, harbi tahrik ediyorlarsa; bunları öldüren şahsa da, bir şey gerekmez.
Sol eli veya ayağının biri kesik olan kâfir, fiilen savaşıyorsa; öldürülür.
Ahras ve dilsizler hakkındaki hüküm de böyledir.
Savaşı tahrik eden sabî veya bunak kimselerin öldürülmelerinde de bir beis yoktur.
Fakat, bunlar, müslümanların eline geçtikten sonra, artık öldürülmezler.
Bir müslümanın, savaşa önce başlamış olan ve kâfir bulunan, en yakın akrabalarını Öldürmesinde, bir beis yoktur.
Ancak, bu hükümden, baba, ana ve erkek tarafından olsun, kadın tarafından olsun, dedeler ve büyük anneler, müstesnadır; yâni bunlar öldürülemezler. Bu hüküm, kişinin, mecbur kalmaması hâlinde
geçerlidir.
Şayet, mecbur kalırsa; bir müslümanın, bunları da öldürmesinde bir beis yoktur. Mecbur olmak, onlardan kaçmaya imkân bulamamak demektir.
Keza, kâfir olan babasına, galebe çalan, müslüman bir oğulun, ondan kaçmaya imkânı olduğu müddetçe onu öldürmeye kasdetmesi uygun olmaz.
Bir rahip, ibâdet yerinde, Kilise veya havrada öldürülmez. Ancak, rahip harbe karışmışsa; o zaman, öldürülür. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Müslümanların, ölmemiş olan kâfirleri, dâr-i İslama taşıma güçleri varsa; çıkarmayıp, orada bırakmaları münâsip olmaz. Kadınları, çocukları, bunakları, körleri, çapraz olarak bir eli bir ayağı kesik olanları ve sağ eli kesik olmayanları, dâr-i İslama götürmek gerekir. Çünkü, bunların., götürülmesinde, müslümanlar Kadınlar da, çocuk doğuracaklardır.
Müslümanlar, kâfirlerden, işe yaramaz yaşlıları, isterlerse dâr-i İslama götürürler; isterlerse, orada terk ederler.
Keza, ruhbanlarla kilise ehli olanlar da böyledir.
Keza, doğumdan kesilmiş yaşlı kadınlar hakkındaki, hüküm de böyledir. Bedâi'dc de böyledir. [32]
Müslümana yakışan, çocukları, delileri ve çok yaşlı olanları öîdürmemektir.
Ancak, bu durumda olanlar, savaşa katihyorlarsa; onlar, yukarıdaki hükümden müstesnadırlar.
Yahut, kadın, düşman tarafının hükümdarı olursa; o da öldürüle-bilir.
Keza, düşman tarafının idarecisi, sabi ( çocuk) olursa; o da öldü-rülebilir. Düşmanın topluluğunun dağılması hâlinde de, bunu öldürmekte bir beis yoktur.
Mal sahibi bulunan ve bu malı ile kâfirleri savaşa teşvik eden kadın daöldürülebilir.
Müslümanlar, savaş esnasında, deli ve sabi olanları öldürmezler; ancak, bunlar, fiilen savaşa kanlıyorlarsa; öldürülürler. Bu durumda olanların» öldürülmelerinde de bir beis yoktur.
Delirip sonra akıllanan kimselere de, akıllı hallerinde yapılması gereken işlem yapılır.
Savaşta, eli, ayağı kesik olan düşmanlar da öldürülmez. Hassaten, sağ eli kesik olan düşman öldürülmez. Ancak, bu hükmün uygulanması için, bu gibi kimselerin malları ve reyleri (= görüşleri, fikirleri) ile savaşa katılmamış olmaları gerekir.
Felçli olan düşmanlar da, eğer fiilen savaşmıyorlarsa öldürülmezler. Felçli düşman, fiilen savaşıyorsa, onun öldürülmesinde de bir reis yoktur.
Keza, kör, yatalak veya çok yaşlı olan müşrikler, harbi tahrik ediyorlarsa; bunları öldüren şahsa da, bir şey gerekmez.
Sol eli veya ayağının biri kesik olan kâfir, fiilen savaşıyorsa; öldürülür.
Ahras ve dilsizler hakkındaki hüküm de böyledir.
Savaşı tahrik eden sabî veya bunak kimselerin öldürülmelerinde de bir beis yoktur.
Fakat, bunlar, müslümanların eline geçtikten sonra, artık öldürülmezler.
Bir müslümanın, savaşa önce başlamış olan ve kâfir bulunan, en yakın akrabalarını Öldürmesinde, bir beis yoktur.
Ancak, bu hükümden, baba, ana ve erkek tarafından olsun, kadın tarafından olsun, dedeler ve büyük anneler, müstesnadır; yâni bunlar öldürülemezler. Bu hüküm, kişinin, mecbur kalmaması hâlinde
geçerlidir.
Şayet, mecbur kalırsa; bir müslümanın, bunları da öldürmesinde bir beis yoktur. Mecbur olmak, onlardan kaçmaya imkân bulamamak demektir.
Keza, kâfir olan babasına, galebe çalan, müslüman bir oğulun, ondan kaçmaya imkânı olduğu müddetçe onu öldürmeye kasdetmesi uygun olmaz.
Bir rahip, ibâdet yerinde, Kilise veya havrada öldürülmez. Ancak, rahip harbe karışmışsa; o zaman, öldürülür. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Müslümanların, ölmemiş olan kâfirleri, dâr-i İslama taşıma güçleri varsa; çıkarmayıp, orada bırakmaları münâsip olmaz. Kadınları, çocukları, bunakları, körleri, çapraz olarak bir eli bir ayağı kesik olanları ve sağ eli kesik olmayanları, dâr-i İslama götürmek gerekir. Çünkü, bunların., götürülmesinde, müslümanlar Kadınlar da, çocuk doğuracaklardır.
Müslümanlar, kâfirlerden, işe yaramaz yaşlıları, isterlerse dâr-i İslama götürürler; isterlerse, orada terk ederler.
Keza, ruhbanlarla kilise ehli olanlar da böyledir.
Keza, doğumdan kesilmiş yaşlı kadınlar hakkındaki, hüküm de böyledir. Bedâi'dc de böyledir. [32]
Konular
- Cihad Ve Bedel
- Serhadler
- Komutanlık
- Komutana İtaat
- Savaş Alanında Yardımlaşma
- Savaşla İlgili Bazı Mes'eleler
- Seriyye
- Rıbat
- 2- SAVAŞ NASIL YAPILIR ORDUNUN SAYILMASI
- İslâm Ordusu Dâr-i Harbde
- Kâfirler Kaç Sınıftır?
- Kendilerinden Cizye Alınması Caiz Olmayan Kâfirler
- Kendilerinden Cizye Alınması Caiz Olan Kâfirler
- Kendilerinden Cizye Alınıp Alınmayacağı İhtilaflı Olan Kâfirler
- Önce İslama Da'vet, Sonra Savaş
- Müslüman Savaşta Nasıl Davranır
- Kudürî'ye Göre Kâfirler Kaç Kısımdır?
- 3- SULH YAPMA, EMÂN VERME VE EMÂNI CAİZ OLANLAR
- Sulh
- Düşmana Silâh Satmak
- Emân Kimler Emân Verebilir
- Zimmînin Emânı
- Mükâtebin Emânı
- Kölenin Ve Cariyenin Emânı
- Çocuğun Emânı
- Emân İfâde Eden Lafızlar
- İşaretle Verilen Emân
- 4- GANİMETLER VE NASIL TAKSİM EDİLECEĞİ
- 1- Ganimetler
- Anlaşmayı Bozan Zimmîler