logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Şarta  Bağlı  Hibe Hakkında Bir  Fasıl

Bir kimse, bir cariyeyi hîbe edip ancak cariyenin hamlim (yâni karnındaki dölünü) hîbe etmese veya cariyeyi, kendisine iade etmek, âzâd etmek yâ hû d ümm-ü veled yapmak şartıyla hîbe etse veya bir evi hîbe veya tasadduk edip, o evden bir şeyi geri vermeyi şart koşsa, ya da o hîbe veya sadaka edilen evden bir şey ivaz verilmesi üzere şart et­se, o hîbe sahih olur. Çünkü hîbe, fâsid şartlar ile bâtıl olmaz. Nite­kim, daha önce geçti. Nebî-i Ekrem (SA.V.), ömrî olan hibeyi caiz görmüş, şartı ise ibtâl etmiştir. Nitekim, yakında açıklaması gelecek­tir;    -

Hamlin istisnası-bâtıldır. Çünkü istisna, ancak akdin amel etti­ği yerde amel eder. Sen bilirsin ki, hamlin hibesi caiz plnıaz. Şu hâl­de, istisnası da caiz olmaz.                                                    '

Şart da bâtıldır. Çünkü, akdin ımıktczâsına aykırıdır. O muktezâ, mutlaka mülkün sabit olmasıdır. İmdi zikredilen şartlara i'tibâr edi­lirse, hibe onlarla kaydlanmış olur. Takyîd (kaydlanmak) ise, ıtlâka aykırıdır.

Zeylaî (Rh.A.); Fukahânın; «Ya da o hibe veya sadaka edilen ev­den 'bir şey ivaz verilmesi üzere şart etse.» sözüne i'tirâz edip, şöyle de­miştir: Bununla murâd; ya ivaz şartiyle hibedir, ki hîbe ve şart caiz­dir. Bu takdirde; «Şart bâtıldır.» sözü doğru değildir. Eğer bu sözle hîbe edilen şeyin aynından bir şeyin ivaz olmasını murâd ederse, bu da hâlis (sırf) tekrardır. Çünkü o, bunu; «O hîbe edilen evden bir şey kendisine geri verilmek şartiyle.» diyerek zikretmiştir. Ben derim ki: Biz, birinci şıkkı seçeriz. Zeylaî' {Rh.A.) nin, «O hibe ve şart caiz­dir.» sözü memnudur; hîbe ancak, eğer ivaz ma'lûm olursa caiz olur. Nitekim, daha önce geçen konularda sen bunu öğrenmiştin. Bu bizim cevâbımızı Hidâye sarihlerinin ba'zıları açıkladı. Keza, sadakada da ' hâl böyledir.

Bir kimse cariyenin hamlini âzâd edip cariyeyi hSbc etse, cariye­de hibe sahîh olur. Çünkü cenin, hibe eden kimsenin mülkünde kal­mamıştır. Bu durumda hibe edilen şey (mevhûb), hîbe eden kimse­nin mülkü ile meşgul olmamıştır. Tedbîr, bunun hi.lâfınadır. Yâni ca­riyenin hamlini müdebber edip, cariyeyi hîbe etse, hibe sahih olmaz. Çünkü hami, hibe eden kimsenin mülkünde bakîdir.

Borcdan kurtarmanın (ibranın) şarta ta'lîki, ancak ınevcûd bir şartla olursa caizdir. Alacaklı, borçluya; «Yarınki gün gelirse, sen borç-dan berisin.» dese, ibra bâtıl olur. Çünkü bu, hâlis bir şarta ta'likdir. Eğer alacaklı, borçluya; uŞâyet benim, sende alacağım var ise, seni ondan kurtardım (ibra ettim).» dese ve gerçeklen, o kimsede alacağı olsa, ibra sahîhdir. Çünkü bu alacak, bir şarta ta'likdir. Binâenaleyh, ta'lîksiz vâki' olur.
Umrâ caiz, rukbâ caiz değildir. Uuırâ; evini, başkasına Ömrü bo­yunca vermektir, O evi verdiği adam öldüğü zaman, ev geri verilir. Bu temlik sahîh, şart bâtıl olur. Rukbâ ise; «Eğer ben, senden önce ölür­sem, ev senindir..» demektir. Bu zamana muza* olarak temlik olur. Ruk­bâ, irtikabdan alınmadır. O da intizârdır. Sanki mevhûb-ün leh, hibe eden kimsenin ölümünü beklemiş olur. İmdi bu, sahih olmaz. Çünkü hâlen temlik yoktur. İmâm Ebû Yûsuf (Rh.A.) demiştir ki: Hâlen temlik olmasına binâen, rukbâ da, umrâ gibi sahîh olur. İmânı A'zam' (Rh.A.) a göre ise; isttrdâd şartı Ölümünden sonradır. Binâenaleyh niza', lâfzîdir. [50]