II. Vakıf
299. Mesele Bîr kimse emlâkinden ba'zi nesneyi vakf etmek istedikte, ne veçhile etmek gerektir vakıf lâzım ola?
Elcevap: Vakf edip, mesârif-i müebbede ta'yîn edip, ve mütevelliye teslim edip, andan sonra hâkime varıp, vakf edip mesârifini ta'yin ettiğin ve mütevelliye teslim ettiğin tafsîl eyleyip, mütevelli dahi tasdik ettikten sonra, "îmam-ı A'zam katında vakıf değildir yine rücû ettim emlâki alırım" deyu mütevelliden talep edip, ol dahi "îmâmeyn katında lâzımdır" deyu vermeyip, hâkim dahi "vakfın sıhhatine ve lüzumuna hükm ettim" demek gerektir ki artık dönmeye. [327]
300. Es-Su'al: Eshâb-i hayrattan Hindin bazı evkafı nukûd olup, "mâdâme ki hayatta olsa tebdil ve tağyire kadire olmaya" deyu vakfiyesinde kayd ettirip, lâkin (mütevelli) şart-i vâkıfı ri'âyet etmeyip müflise ve tahsili mümkün olmaz yerlere verip, ve medyunların ba'zi ahar yerde bulunmakla her sene tecdîd-i akd müyesser olmayıp, cânib-i vakfa küllî gadr ve zarar olmak mukarrer olup, 'akara tebdil olunmak vakfa enfa' olmağın, "nukûdu tahsil edip bir miktarına 'akarına alınıp bakîsine münâsip düştükte alına" deyu şart edip cümle nükûdu 'akara tebdil etmeğe kadire olur mu?
Elcevap: Kadiredir. [328]
301. Su'al: Zeyd-i medyun, hâl-i sıhhatinde dâinlerinden kaçırıp cümle emlâkini vakf eylese, şer'an vakfı sahîh olur mu?
Elcevap: Sahîh ve lâzım olmaz. Kudât tescilden memnunlardır. [329]
302. Mesele Zeyd câmi'-i şerîf ve 'imaret bina edip vakfiyesinde "bir sâlih ve müstakim ve muhâsib kimse nazır ola" deyu şart edip... [330]
303. Mesele Zeyd-i vâkıf, bina eylediği medresenin tedrisin, evlâdına ve evlâd-i evlâdına şart eylese, Zeydin oğlunun oğlu mülâzım olup, iki yıl mülâzemet edip, medreseye istihkakı olup, tâlib iken, medreseyi ecnebiye vermek caiz olur mu?
Elcevap: İstihkâk-i ilmîsi, erbâb-ı hail ü akd meclîsinde zahir olucak ecnebiye verilmez. [331]
304. Es-Sual: Yılda iki yüz kırk akça mukâta'a olup, evlâda ve evlâd-i evlâda vakf olan yerde meyva ağaçları olup, ma'mûr olup, mukâta'ası sâl-besâl edâ olunurken, Zeyd ta'assuben ecr-i misilden ziyâde bin akça eylese, şer' an caiz olur mu?
Elcevap: Olur. [332]
305. Mesele Bir vakıf zaviyenin tasarrufu eslah evlâda meşrut olup, evladdan Zeyd vakfın mesâlihine sâ'î ve hizmetine kâim olup, evladdan Bekr sâlih ve mütedeyyin ve musallî olup umûr-i vakıfta mühmil olsa, zaviyeye kangısı müstehak olur?
Elcevap: Bekr min ba'din ihmâli terk ederse ol müstehak olur, ve mütedeyyin olan umûr-ı vakıfta ihmâl eylemez, ihmâl eyleyen mütedeyyin olmaz. Eğer Zeyd dahi, min ba'din sâlih ve musallî ve mütedeyyin olursa ol müstehak olur. Eğer Zeyd salâhı ihtiyar etmeyip ve Bekr ihmâli terk eylemezse, ecnebiden bir mütedeyyin ve umûr-ı vakıfta sâ'î kimseye verilir. [333]
306. Su'al: Ruhu için cüz'-i şerif tilâvet vaz' eden Zeyd nice etmek gerektir ki sahîh ola?
Cevap: Tilâvet ve cüz'-i teşrif bir mahall-i (muayyende) olmak şart edip, "tilâvet edenler ol mahalle varıp, abdest ile eczâ-ı şerîfeyi kemâl- hudû'la, sevabı ruhuma vâsıl olmak niyeti ile, ibadeten tilâvet edeler, ta'yîn olunan vazife mukabelesinde 'ivaz olan" deyu niyet ve şart etmek gerektir. [334]
307. Mesele Zeyd-i vâkıf 'ulemâdan ba'zı kimselere, "düşenbih ve pencşenbih günlerinde, mezarım üzerinde tîlâvet-i Kur'an-ı 'azîm eylesinler" deyu şart edip, hâlen ulemâdan tilâvet eden kimseler, mezarlar üzerinde mahalle davarları gezip televvüsleri olmağın, evlerinde tilâvet eyleseler, aldıkları vazîfe şer'an helâl olur mu?
Elcevap: Olmaz. [335]
308. Su'al: Zeyd mülk evini, ruhu için cüz'-i şerîf tilâvet olunmak için vakf eylemeği mi evlâdır, yoksa Medîne-i münevverede olan fukaraya vakf etmek mi evlâdır?
Cevap: Medîne-i münevvere fukarasına icâresi sıhhat üzerine vusul bulmakta şüphe var ise, tilâvet-i eczâ-i şerife evlâdır. [336]
309. Mesele Zeyd bir ahar kadılıkta tilâvet olunmak üzre bir cüz'-i şerif vaz' eylese, yirmi otuz yıl ol kadılıkta tilâvet olunsa hâliyâ verese kendi kadılıklarında okutmağa kadir olurlar mı?
Elcevap: Olmazlar, şart-ı vâkıf tağyir olunmaz. [337]
310. Mesele Sultan-i zaman, Ayasofya vakfının zevâidinden, Zeyde bir miktar akça tayin eder olsa Zeyd dahi gâh gâh va'z eder olsa, ger'an ol akça Zeyde helâl olur mu?
Elcevap: Olmaz, şart-i vakfa muhalif ise. Beyt: [338]
311. Mesele Zeyd-i vâkıfın misafir için bina eylediği tekkeye misafir gelmez olucak, misafir için ta'yin olunan ta'âm yerli fukaraya verilmek şer'an caiz olur mu?
Elcevap: Olur, fukara olucak. [339]
312. Mesele Zeyd, Amra bir dükkân vakf eylese, Zeyd ve Amr fevt olduklarından sonra, mezbur dükkân şer'an fukaraya mı intikâl eder yoksa vereseye mi?
Elcevap: Müseccel ise, Amra bilâ-hizmete vakf ettiği takdirce fukaraya intikâl eder. Hizmet ta'yin etti ise, yine o hizmetle müstehak olanlara tevcih olunur. Amma tevcih olunan fukara fakir olmak evlâdır. [340]
313. Mesele Sulehâya hizmetsiz vakıf bir mezre'ayı, Zeyd-i müstehak mutasarrıf iken ... [341]
314. Mesele Sulehâ-i 'ulemâdan Zeyde, berât-i sultaniyye ile tevcih olunan hizmetsiz vakıf mezre'a ... [342]
315. Mesele İstanbulda Gedik Paşa hamamı demekle ma'rûf hamam, yetmiş seksen bin akça icâreye verile gelmiş iken, mütevellisi olan Zeyd garaz-i fasidine binâen elli bin akça icâre ile vermiş olsa, hâlen mütevelli olan Amr "vakfa gadirdir, yine evvelki icâreye veririm ve hem bunun icâresi Mahmûd Paşa ve Sultan Bâyezid hamamı ile beraberdir onlara kıyas oluna gelmiştir, ecr-i misli ol hamamların icâresidir" deyip ziyâde ile talep eden kimselere vermek istedikte, bilfi'il hamamcı olan Zeyd "sene tamamından sonra ver" deyip icâreyi fesh etmeğe kadir olur mu?
Elcevap: Kıyâs-i mezbûr şer'î değildir. Amma kadimden niceye verile geldiyse ecr-i misli ol olur bilfi'il. Zeydin elli bine vermesi bâtıldır. Mutasarrıf olan hamamcıdan, yetmiş bin midir seksen bin midir ecr-i misil üzerine tasarruf ettiği zamanın kıstul-yevmi bî-kusûr alınıp, hamam ecr-i misli ile talip olana verilmele-lâzımdır. [343]
316. Mesele Sultan Mehmed aleyh-ir-rahmeti ve-r-rıdvan asrında beri olan mütevelliler, vakıf serhânelerden şehr-i Ramazanda kira alıgelmeyip, halen mütevelli olan almağa kadir olur mu?
Elcevap: Ol sefirde dükkân ellerinde olucak, ecr-i misil lâzımdır. Nihayet işlediği ile kirasından kasır ola. Bir kimse bir değirmen icâreye alıp işlerken bir miktar zaman suyu kesilirse, ol zaman için değirmenin ücreti alınmaz, amma değirmenin evinde esbabı durucak, evinin ecr-i misli lâzım olur. Kütüb-i fetâvâda mesturdur. [344]
317. Mesele Bir vakıf dağda, ba'zı kimseler, mütevelli izinsiz ağaçlar kesip, ol ağaçlar ile çatmalar ve evler ve anbarlar ve arabalar yapıp bey' eylese, vakfın mütevellisi akçanın öşrün almağa kadir olur mu?
Elcevap: Ağaç vakfın olucak, dağda iken bahası ne ise onu alır. [345]
318. Mesele Zeyd, vakıf yeri nice yıllar tasarruf ederken, müte-vellî-i vakf sebeb-î şer'îsiz alıp âhara vermeğe kadir olur mu?
Elcevap: Vakfı çok tasarruf etmek şer'î değildir. [346]
319. Mesele Hind-i mütevelliye, mâl-i vakıftan kardeşi Zeyde bir miktar mal verse Zeydin kavî rehinin alsa. Ba'dehû Zeyd Hindin haberi yok iken bir suret ile rehini Hindden alsa. Ba'dehu Zeyd mâl-i vakfı vermeye kadir olmayıp müflis olsa, Hind zâmin olur mu?
Elcevap: Olur. Mâl-i vakfın mukâbelesindeki rehini muhafaza etmemek mûcib-i zımândır. [347]
320. Mesele Batnen ba'de batnin evlâda meşrut olan tevliyete vâkıfın iki kızı iştirak üzre tasarruf edip, ikisi dahi fevt olup, hâliyâ, vâkıfın oğlu kızı Hind ile kızı oğlu Zeyd kalsa anlar dahi tevliyete iştirak üzre tasarrufa müstehak olurlar mı?
Elcevap: Olurlar, ve batnen ba'de batnin tertibe delâletten gayri evlâd-ı evlâda, daha esfeline tevliyet meşrut idüğüne delâlet eder. [348]
321. Mesele Zeydin bina eylediği medresenin müderrisine yevmî onbeş akça ta'yîn iken ... [349]
322. Mesele Bir câmi'-i şerifin vakfiyesinde "her senenin mahsûlünden hums mütevelliye ve yüzer akça huffâz ve elli kayyime ve bakîsi imam ve hatibe verile" deyu şart olunmuş olup, defter-i hâkânîde dahi böyle mukayyed olup, yetmiş sekiz yıl bu minval üzere tasarruf olunduktan sonra, Zeyd-i kâdî "vakfın vüs'ati vardır" deyu yevmî birer akça almak üzere ellerine 'arz verip, berat alınıp bir kaç yıl tasarruf ettiklerinden sonra, Amr-i kâdî "vakfa gadr olmuş" deyu, ziyâdeyi ref'e arz gönderip hüküm getirse. İmam ve hatip ve huffâz ve kayyimden güzeşte aldıkları ziyâdeyi yine almaya kadir olur mu?
Elcevap: Olmazlar. [350]
323. Mesele Menâsib-ı cihât babında, sadaka ve sıla, ki zikr olunur, mâbeynlerinde fark var mıdır, ve zikr olunanlarda müsamaha mümkün, müdür, beyan buyrula?
Elcevap: Sadaka, fukaraya mahsusdur. Hizmet-i evkâf-ı âmme ol kabiledendir ol asıl cihâtın gailesi ağniyâya haramdır. Sıla, atiyyedir. Ol ağniyâya helâldir. Vakf-i evlâd ve akraba ol kabiledendir, ağniyâ olurlarsa dahi helâldir. Ve ba'zı menâsıb ve cıhâtın ki, tedris ve tevliyet ve hitabet ve imamet gibi, bunların vazifesi ne sadakadır ne sıladır, belki hizmetleri mukabelesinde ücrettir. Eğer mütekaddimîn teta'lîm-i ilm ve hitabet ve imamet ibâdet u tâ'ât makûlesindendir, anın mukabelesinde ücret alınmak caiz değildir, anlara verilen sıla ve atiyye kabilinden olmak gerektir" demişlerdir. Amma müte'alihirîn, ücretsiz kimse ta'lîm ve hitabet etmediğini müşâhade ettiklerinde ücreti tecviz etmişlerdir. Cem-i vakıflar vakıflarım ücret olmak üzerine tertip eylemişlerdir. Menâsıb-i cihât beratlarında "kemâ yenbagî hizmeti edâ ettikten sonra vazifesin ala" deyu ta'yîn olup, asla müsamaha mümkün değildir. Hizmet etmeden ücret alınmak mümkün değildir. Husûsan sılanın bir hükmü daha budur ki:
Hizmeti tamam eylese vazifeyi cebr ile alamaz, zîrâ ücret değildir 'atadır, verilmese dahi caizdir. Bir müderris bir yıl hizmet edip yıl başında sılası verilmeden fevt olsa sakıt olur, verese bir habbe alamaz. Zira sıladır âtadır ücret değildir. [351]
324. Es-Su'al: Emr-i pâdişâhı ve re'y-i hâkim ile rakabe var iken, mütevelli vazife verse mütevelliye zaman lâzım olur mu?
Cevap: Olur, rakabe cemi mesâriften mukaddemdir. [352]
325. Es-Su'al: Zeyd bir mekteb-hâne bina edip, "mu'allime üç akça, ve yedi akça ile yedi ecza okuna" deyu şart edip, otuz bin akça vakf edip, 'akara tebdil şart eylese. Ba'de zamanın 'akara tebdil olunsa, mahsûl ba'd-et-tebdü masrafa vefa eylemese, şer'an rakabe olunmak mı lâzım yoksa tevzî' mi olunur?
Cevap: Rakabe ile vefa etmek mümkün değil ise rakabe olunur. [353]
326. Mesele Bir medreseye müderris-i sabık zamanında rakabe lâzım olsa, müderris-i lâhık zamanında rakabeye hükm-i şerif vârid oldukta, termîm kime lâzım olur?
Elcevap: Tekmil-i rakabeye hacet var iken müderris-i sabık vazifeye müstehak olmaz. Kendi zamanında olan harabın ta'mîrine kifayet miktarı aldığı vazifeden alınır. Ta'mir olunup, lâzım olursa cümlesi alınır. Kifayet eylemezse müderris-i lâhik samanı gailesi ile tekmil-i rakabe olunur. [354]
327. Mesele Bir vakfın vakıf-nâmesine "vakf-i mezbur rakabe oldukta mütevellinin ve kâtibin ve câbînin vazifeleri rakabe olmasın" deyu mestur olsa, mezburlar hâriç olurlar mı?
Elcevap: Olmazlar, sart-ı mezbur nâmeşrû'dur, lağvdir. [355]
328. Mesele Meremmetci, rakabe-i vakıfda dâhil olur mu?
Elcevap: Zaruret olucak dâhil olmak caizdir. [356]
329. Mesele İmaretin hademesi, ta'yin olan aştan ve ekmekten gayri, 'imaretin aşından ve ekmeğinden yese helâl olur mu?
Elcevap: Olmazlar. [357]
Konular
- IX. Şart
- X. Hülle
- XI. Aile Hayatı
- 2- İBÂDETLER
- I. Namaz
- II. Oruç
- III. Zekât
- IV. Hac
- V. Kurban
- VI. Nezir
- 3- DİNÎ VAZİFELİLER
- I. İmam Hatîb Ve Nâib
- II. Müezzin
- 4- DİNÎ MÜESSESELER
- I. Cami', Mescid Ve Musalla
- II. Vakıf
- 5- DİNÎ SINIFLAR
- I. Seyyidler
- II. Süfîler
- 6- GAYRİ MÜSLİMLER
- I. Zimmiler
- A. Müslüman Oluşları
- B. Müslümanlarla Münâsebetleri
- C. Haklarındaki Tahdidler
- D. Haraç
- E. Şerî'at Huzurundaki Dâ'vâları
- F. Rahîp Ve Keşişler
- G. Kilise
- II. Harbî Kâfirler Ve Gaza
- III. Mürtedler