Alışverişte, Ödemeye Kefaletin Nasıl Kaydedileceği
Bir müşteri, satıcıdan kefil alırsa bunu nasıl yazar? Bu mes'ele iki vecih üzerinedir:
1-) Ya tazminata (= ödemelere) bir şahsı kefil alıp, başka bir şeye karışmaz.
2-) Veya müşterinin, satıcı üzerinde bütün bütün haklarına karşı kefil alır. Bu haklar, bu satış sebebiyle bedelden, binanın, ziraatın ekinin parasından ne olursa olsun; kefalet caizdir. Çünkü, bu kefalet borç sebebiyledir ve caizdir.
Kefalet Kitabında da böylece bildirilmiştir.
Birinci vecihte böyle değildir; orda, ancak satılan yere bir hak sahibi çıktığı zaman veya bedel geri verilirse kefalet geçerli olur; başka durumlarda geçerli değildir. Binanın, zirâatın, ekimin kıymetinden dolayı bir şey gerekmez. Çünkü tazminat Örfde istihkak zamanı bedeli ödemek için olur. Kefalet de bu yönde kullanılır; bunun haricinde kullanılmaz.
Satış yazısı tamamlanınca "tazminatı mucip bir hal olunca; müşteriye, satıcı parasını tazmin eder." diye yazılır. Veya bedeli, olduğu gibi geri verir." denilir.
ŞeyhıTl-islâm. Şerhı'nde şöyle buyurmuştur:
Burda başka şartların da yazılması gerekir. Meselâ şöyle de yazılır: "Satışta şart olmaksızın, buna kefil oldu." Çünkü, şartlı satışa kefil almak, kıyâsen caiz değildir. İmim Zafer (R.A.), bunu kabul eylemiştir. Bu kavilden taharrüz için, bu da yazılır.
O şartlardan biri de, "kefalet, satıcının emriyle oldu." diye yazmaktır. Çünkü, Osman cl-Bennâ'ya göre kendisi adına kefil olunan şahsın emri olmaksızın yapılan kefalet sahih olmaz. Bu yüzden, Osman el-Bennâ'nın kavline muhalefetten kaçınmak için "satıcı emretti" diye yazılır.
O şartlardan birisi de, kendisi için kefil alman şahsın yani müşterinin iznidir. Tazminat, kefalet meclisinde söylenilir. Çünkü, imâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, gaip bir kimse için kefalet o kabul eylemediği zaman caiz olmaz. Suret-i mahsûsa bundan müstesnadır.'Bu, kefalet yazısında bir örftür. Onun için, tazminat meclisinde muhatap olması ve kefalete izin vermesi imamların kavline muhalefetten kaçınmak için şart koşulmuştur.
Şartlardan biri de: Onlardan her biri (ya'ni satıcı ve yabancı kefilin her biri) adamının yerine ve onun emriyle kefildir. Çünkü, çoğu zaman, bunlardan biri hazırda olmaz ve diğeri de zor durumda olur da, hak sahibi hakkına vâsıl olamaz. Bu yüzden, birbirinin kefili olurlar ve böylece gaip olanın yerine, onun hakkını alabilir.
"Kefalet satıcının emriyle yazılır." sözü, Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kavline muhalefetten kaçınmak içindir.
O şartlardan birisi de: Onlardan herbirini (yani satıcı, kefil ve husûmet vekilini) bu satış sebebiyle, (onlardan her birini) müşteri sağlığında ve ölümünden sonra, şöyle iddia ediyor. (Yani müşterinin valisi sahih bir vekâletle iddia ediyor.) Ne zaman o fesh olursa, ondan sonra vekile avdet edeceğinin söylenmesi gerekir. Bu, müşteri için sağlam bir tevsik olur. Çünkü, mal asıla vacip olmaz ise, kefilin üzerine de vacip olmaz. Zira kefil, asılın yükünü taşıyor demektir. Çoğu kerre, müşterinin üzerine istihkar, satıcının bulunmayıp kefilin hazır olduğu zamanda olur ve müşterinin satıcı üzerindeki hakkını, kefile karşı da'va sebebiyle isbat etme imkânı olmaz. Çünkü kefil, gâi-bîn yerine hasım nasbedilmemiştir. Kefil, onun yerine vekil olmamış olsaydı, husûmetde (= da'vada), onun veya başkasının emriyle, kefil olması müsâvî olurdu.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'da böyle rivayet etmiştir.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), İmlâ isimli kitabında şöyle buyurmuştur: Kefalet emirle (söylemekle) olursa; kefil, satıcı yerine da'vâ etme ve da'vâ edilme hakkına sahip olur.
Şayet kefalet, emirsiz olursa; o takdirde kefil, satıcı yerine hasm olarak nasB edilmez.
İmâm Muhammed (R.A.) ise: "Kefalet emirle olsun, emirsiz olsun, kefil, satıcı yerine hasm olarak nasbedilir." buyurmuştur.
Bu yönden bu mes'elede ihtilâf olunca, uygun olanı onlardan her birinin vekâletini yazmaktır ki bu ihtilafdan kaçınılmış olsun.
Keza uygun olanı, kefili satıcının yerine husûmet hakkında vekil kılmaktır. Böylece, satıcının gaip olması hâlinde, müşterinin hakkını isbatı mümkün olur.
Fakat, satıcının kefile vekil olmasına ihtiyaç yoktur. Çünkü, satıcı satış sebebiyle, müşteriye karşı olan da'vâda asildir. Âlimler, bunun için bir vecih daha zikreylediler: O da "tazminat için, onun başka bir şeye karışmaması üzere, kefil tayin etmektir.
Fakat müşterinin satıcıda olan bütün haklarına karşı kefil edinirse; söylediğiniz gibi kefil olduğu şeyin miktarını beyan eder. Binanın, zirâatın, ekinin kıymetini (bir dirhemden, bin dirheme kadar) ve adedini söyler. Onların kıymetini fazla olarak söylemez. En doğrusunu, ancak Allahu Teâlâ bilir.
Satışta münazaa korkusundan dolayı ikrar alınır ve şöyle denilir:
Satış, münâzaasız ve rızası ile vâki oldu. Satıcının oğlu (veya karısı yahut babası) kendisi için, satılan şey hakkında, satış veya başka bir sebeble da'va hakkı vardır zanneder.
Tazminat yazısından fariğ olunca da şöyle ikrar eder: "Bu satıcı filan oğlu filandır, (veya filan kızı filânedir ve bu satıcının karışıdır.) ikrarın şartları kendisinde toplanmış olduğu hâlde, isteyerek, ikrar eylemiştir. Satıcı kendi mülkünü satmıştır. Satan şahsın, sattığı şeyde hiç bir hakkı kalmamıştır. Hiç bir şey de da'vâ edemez. Bu müşteri, satın aldığı şeyin tamamına hak sahibi olmuştur. Bu satıcr, bu müşteriye karşı bir iddiada bulunduğu zaman o iddia bâtıldır; reddedilmiştir.
îkrar eden şahsın şifahen söylediği bu ikrara şahitler böylece şe-hâdette bulunurlar.
Veya şöyle yazılır: "Beyan eylediğimiz gibi filan ikrar -ledi; yazılanın tamamını söyledi" denir. Ve satış, bedeli teslim aiış,, satılan şeyi teslim ediş ve satılan şey hakkında, satıcının tazminatı; satışın, onun emriyle, izniyle ve rızasiyle yapıldığı yukarıda söylediğimiz gibi sonuna kadar söylenir.
Veya, yazının başına, "filan oğlu filan, filan oğlu filandan, filan oğlu filanın izniyle satın aldı." diye yazılır ve bedelin alındığı da söylenerek filanın emriyle ve izniyle alındı." denir ve Öylece yazılır. [54]
1-) Ya tazminata (= ödemelere) bir şahsı kefil alıp, başka bir şeye karışmaz.
2-) Veya müşterinin, satıcı üzerinde bütün bütün haklarına karşı kefil alır. Bu haklar, bu satış sebebiyle bedelden, binanın, ziraatın ekinin parasından ne olursa olsun; kefalet caizdir. Çünkü, bu kefalet borç sebebiyledir ve caizdir.
Kefalet Kitabında da böylece bildirilmiştir.
Birinci vecihte böyle değildir; orda, ancak satılan yere bir hak sahibi çıktığı zaman veya bedel geri verilirse kefalet geçerli olur; başka durumlarda geçerli değildir. Binanın, zirâatın, ekimin kıymetinden dolayı bir şey gerekmez. Çünkü tazminat Örfde istihkak zamanı bedeli ödemek için olur. Kefalet de bu yönde kullanılır; bunun haricinde kullanılmaz.
Satış yazısı tamamlanınca "tazminatı mucip bir hal olunca; müşteriye, satıcı parasını tazmin eder." diye yazılır. Veya bedeli, olduğu gibi geri verir." denilir.
ŞeyhıTl-islâm. Şerhı'nde şöyle buyurmuştur:
Burda başka şartların da yazılması gerekir. Meselâ şöyle de yazılır: "Satışta şart olmaksızın, buna kefil oldu." Çünkü, şartlı satışa kefil almak, kıyâsen caiz değildir. İmim Zafer (R.A.), bunu kabul eylemiştir. Bu kavilden taharrüz için, bu da yazılır.
O şartlardan biri de, "kefalet, satıcının emriyle oldu." diye yazmaktır. Çünkü, Osman cl-Bennâ'ya göre kendisi adına kefil olunan şahsın emri olmaksızın yapılan kefalet sahih olmaz. Bu yüzden, Osman el-Bennâ'nın kavline muhalefetten kaçınmak için "satıcı emretti" diye yazılır.
O şartlardan birisi de, kendisi için kefil alman şahsın yani müşterinin iznidir. Tazminat, kefalet meclisinde söylenilir. Çünkü, imâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, gaip bir kimse için kefalet o kabul eylemediği zaman caiz olmaz. Suret-i mahsûsa bundan müstesnadır.'Bu, kefalet yazısında bir örftür. Onun için, tazminat meclisinde muhatap olması ve kefalete izin vermesi imamların kavline muhalefetten kaçınmak için şart koşulmuştur.
Şartlardan biri de: Onlardan her biri (ya'ni satıcı ve yabancı kefilin her biri) adamının yerine ve onun emriyle kefildir. Çünkü, çoğu zaman, bunlardan biri hazırda olmaz ve diğeri de zor durumda olur da, hak sahibi hakkına vâsıl olamaz. Bu yüzden, birbirinin kefili olurlar ve böylece gaip olanın yerine, onun hakkını alabilir.
"Kefalet satıcının emriyle yazılır." sözü, Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kavline muhalefetten kaçınmak içindir.
O şartlardan birisi de: Onlardan herbirini (yani satıcı, kefil ve husûmet vekilini) bu satış sebebiyle, (onlardan her birini) müşteri sağlığında ve ölümünden sonra, şöyle iddia ediyor. (Yani müşterinin valisi sahih bir vekâletle iddia ediyor.) Ne zaman o fesh olursa, ondan sonra vekile avdet edeceğinin söylenmesi gerekir. Bu, müşteri için sağlam bir tevsik olur. Çünkü, mal asıla vacip olmaz ise, kefilin üzerine de vacip olmaz. Zira kefil, asılın yükünü taşıyor demektir. Çoğu kerre, müşterinin üzerine istihkar, satıcının bulunmayıp kefilin hazır olduğu zamanda olur ve müşterinin satıcı üzerindeki hakkını, kefile karşı da'va sebebiyle isbat etme imkânı olmaz. Çünkü kefil, gâi-bîn yerine hasım nasbedilmemiştir. Kefil, onun yerine vekil olmamış olsaydı, husûmetde (= da'vada), onun veya başkasının emriyle, kefil olması müsâvî olurdu.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'da böyle rivayet etmiştir.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), İmlâ isimli kitabında şöyle buyurmuştur: Kefalet emirle (söylemekle) olursa; kefil, satıcı yerine da'vâ etme ve da'vâ edilme hakkına sahip olur.
Şayet kefalet, emirsiz olursa; o takdirde kefil, satıcı yerine hasm olarak nasB edilmez.
İmâm Muhammed (R.A.) ise: "Kefalet emirle olsun, emirsiz olsun, kefil, satıcı yerine hasm olarak nasbedilir." buyurmuştur.
Bu yönden bu mes'elede ihtilâf olunca, uygun olanı onlardan her birinin vekâletini yazmaktır ki bu ihtilafdan kaçınılmış olsun.
Keza uygun olanı, kefili satıcının yerine husûmet hakkında vekil kılmaktır. Böylece, satıcının gaip olması hâlinde, müşterinin hakkını isbatı mümkün olur.
Fakat, satıcının kefile vekil olmasına ihtiyaç yoktur. Çünkü, satıcı satış sebebiyle, müşteriye karşı olan da'vâda asildir. Âlimler, bunun için bir vecih daha zikreylediler: O da "tazminat için, onun başka bir şeye karışmaması üzere, kefil tayin etmektir.
Fakat müşterinin satıcıda olan bütün haklarına karşı kefil edinirse; söylediğiniz gibi kefil olduğu şeyin miktarını beyan eder. Binanın, zirâatın, ekinin kıymetini (bir dirhemden, bin dirheme kadar) ve adedini söyler. Onların kıymetini fazla olarak söylemez. En doğrusunu, ancak Allahu Teâlâ bilir.
Satışta münazaa korkusundan dolayı ikrar alınır ve şöyle denilir:
Satış, münâzaasız ve rızası ile vâki oldu. Satıcının oğlu (veya karısı yahut babası) kendisi için, satılan şey hakkında, satış veya başka bir sebeble da'va hakkı vardır zanneder.
Tazminat yazısından fariğ olunca da şöyle ikrar eder: "Bu satıcı filan oğlu filandır, (veya filan kızı filânedir ve bu satıcının karışıdır.) ikrarın şartları kendisinde toplanmış olduğu hâlde, isteyerek, ikrar eylemiştir. Satıcı kendi mülkünü satmıştır. Satan şahsın, sattığı şeyde hiç bir hakkı kalmamıştır. Hiç bir şey de da'vâ edemez. Bu müşteri, satın aldığı şeyin tamamına hak sahibi olmuştur. Bu satıcr, bu müşteriye karşı bir iddiada bulunduğu zaman o iddia bâtıldır; reddedilmiştir.
îkrar eden şahsın şifahen söylediği bu ikrara şahitler böylece şe-hâdette bulunurlar.
Veya şöyle yazılır: "Beyan eylediğimiz gibi filan ikrar -ledi; yazılanın tamamını söyledi" denir. Ve satış, bedeli teslim aiış,, satılan şeyi teslim ediş ve satılan şey hakkında, satıcının tazminatı; satışın, onun emriyle, izniyle ve rızasiyle yapıldığı yukarıda söylediğimiz gibi sonuna kadar söylenir.
Veya, yazının başına, "filan oğlu filan, filan oğlu filandan, filan oğlu filanın izniyle satın aldı." diye yazılır ve bedelin alındığı da söylenerek filanın emriyle ve izniyle alındı." denir ve Öylece yazılır. [54]
Konular
- Bir Kimsenin, Bir Cariyesini Azâd Ettikten Sonra Onu Nikahlaması
- 5- BİR KÖLE MÜDEBBER KILINIRKEN YAZILMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Bir Köleye Ortak Bulunan İki Kişiden Birisinin, O Köledeki Hissesini Müdebber Eylemesi
- İki Kişinin Ortak Bulunduğu Bir Köleyi Müdebber Kılmak İçin Bir Kişiyi Vekil Tayin Etmek
- 6- Bir Cariyenin Ümm-ü Veled Edilmesi İle İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- 7- Bir Köleyi Mükatep Kılmakla İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- Âlimlerimizin Kitabet Akdi İle İlgili Yazı Suretleri
- Karı-Koca Olan Bir Köle İle Cariyenin Kitabeti
- Bir Kimsenin İki Kölesini Mükâtep Kılması
- Ortak Kölenin Kitabet Akdi
- 8- MÜVALÂT'LA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Müvâlât Akdi İçin Kısa Bir Örnek
- Müslüman Olan İki Zimmînin Birbirine Velayeti
- 9- SATIN ALIŞLA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Şahidin Nesebi Nasıl Bilinir?
- Alışverişte, Ödemeye Kefaletin Nasıl Kaydedileceği
- İki Evin Birlikte Satılması İşleminin Kayda Geçirilmesi
- Bir Ev Topluluğundan Belirli Bir Evin Satış İşleminin Kaydı
- Bir Yerin, Belirli Bir Parçasını Satış İşleminin Kaydı
- Bir Evi Müstesna Kılıp, Onun Bulunduğu Yeri Satın Alma İşleminin Kaydı
- Bir Başkasının Yerinden Taksim Edilip Belirlenmiş Bir Yerin Satın Alınması İşleminin Kaydı
- Bir Kimsenin, Yarısı Kendisine Ait Olan Bir Yerin, Diğer Yarı Hissesini Satın Alma İşleminin Kaydı
- Bir Üst Katın Satılması İşleminin Kaydı
- İki Duvar Üzerine Yapılmış Olan Bir Yerin Satış İşleminin Kaydı
- Bir Örtme Satışı İşleminin Kaydı
- Altı Olmayan Üst Katın Veya Üstü Olmayan Alt Katın Satış İşleminin Kaydı
- Ahırı, Samanlığı, Bahçesi Bulunan Bir Evin Satış İşleminin Kaydı
- Tek Bir Duvarın Satış İşleminin Kaydı
- Bir Binayı, Yeri Hariç Olarak Satma İşleminin Kaydı
- Bir Yerden, Yol İçin Biraz Yer Satın Alma İşleminin Kaydı