Âlimlerimizin Kitabet Akdi İle İlgili Yazı Suretleri
Bu yazı, filan oğlu filanın, kölesi filana karşı, "bu kölenin, bin dirhemi, beş senede, her sene ikiyüz dirhem ödemesi için" yazılmıştır.
Kölenin, hâl-i hazırda efendiye ödediğini yazmazlar. İmâm Şâfn (R.A.)'nin kavline muhalefetten kaçınmak için böyle yaparlar. İmâm Şafiî (R.A.)'ye göre, verileni yazmak caiz değildir.
Biz: "Beş senede, her sene ikiyüz dirhem ödeyecektir." diye yazarız. Bu da, her sene ne kadar ödeyeceği belli olsun diye yazılır.
Sonra da, senenin hangi ay başlangıç ise, onu "ödemeye başlandığı bilinsin diye" yazar.
Sonra da, "yazılanın tamamını, ödemeye ahdi misak eyledi." diye yazar. Bunu da, "köle, kitabet bedelini kazanmaya azmeyle-sin." diye yazar.
Bunu, ahm-satımda yazmaz. Çünkü, müşteri ödemeye mecburdur. Onu, fazla teşvike ihtiyaç yoktur. Fakat, mükâtep, kitabet bedelini ödemeye mecbur değildir. Onun için, onu teşvike ihtiyaç vardır.
Sonra, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve ashabı, kitabet senedinde "mükâtep, kitabeti devam ettikçe evlenemez; ancak, efendisinin izniyle evlenir." diye yazmadılar.
Tahâvî ve Hassâf (R.A.) bunu yazarlardı.
Keza, mükâtep, kitabet müddetince, denizde ve karada yolculuk yapabilir.
Biz: "Kitabet müddetince, evlenemez; ancak, efendisinin izniyle evlenir." diye yazdık. Bu, Ebî Leylâ'nın kavlinden taharrüz (= kaçınmak) içindir. Çünkü, o: "Efendisinin iznini almasa bile evienir." derdi. Ancak, kitabet akdi yapılırken şart koşarsa; o müstesnadır.
Biz: "Kitabet müddetince yolculuk yapar." diye yazdık. Bu da Medine âlimlerinden bazılarının kavilerinden kaçınmak içindir. Zira, Medine âîimlerinden bazıları: "Mükâtep, efendisinin izni olmadan, sefere çıkamaz. Ancak, şart koşulmuşsa o müstesnadır." demişlerdir.
Sonra şöyle yazılır: Şayet âciz kalır ve aylıklarını mahallinde ödeyemezse; o, tekrar köleliğe döndürülür.
Biz bunu da Câbir bin Abdillâh'ın kavlinden kaçınmak için şartsız yazdık.
Zira o şöyle demiştir:
Eğer, "mükâtep âciz kaldığı zaman, köleliğe döndürülür." diye şart koşulursa; o takdirde köle, buna ya razı olur veya öfkelenir. Bunun için, kitabet akdinde, bu sarf koşulmaz. Ancak kölenin kendi rızası olursa, o zaman, bu köle, köleliğe döndürülebilir.
Ebû Yezîd eş-Şurûtî şöyle yazardı:
Şayet bir veya iki taksidini ödemeden âciz kalırsa, köleliğe avdet eder.
Biz, Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavlinden kaçınarak yazdık. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'in mezhebi şudur: Mükâtebin üzerinden taksit müddeti geçerse; efendisi, durumu hâkime çıkarır. Hâkim, duruma bakar: Mükâtebin hazır bir malını bulur ve o mal,.efendinin hakkı cinsinden olursa; onu efendisine verir. Şayet, hazırda malı yoksa, ona, "iki veya üç güne kadar getirmesi için mühlet verir. Eğer taksidini öderse ne âla... Aksi takdirde, onu köleliğe reddeder.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ise: "İki ay geçmeden köleliğe reddedilmez." buyurmuştur.
Şayet iki taksit müddeti geçene kadar ödemekten âciz kalırsa; bi'1-icma köleliğe reddedilir.
Sonra da şöyle yazar: Filanın, kölesinden aldığı helâldir. Şunu da tevehhüm ehlinin vehminden sakınmak için yazar: Kendine karşı akid yapılan şahsın akdi bozuldu. Köle, tekrar efendisinin mülküne döndü.
Efendinin, ondan kitabet bedeli diye aldığını, ona geri vermesi gerekir. O helâl olmaz; ancak, sahibi helâl ederse, o zaman helâl olur. Tahâvî, bunu yazmazdı. Çünkü, "aldığı o şey, kölesinin kazancı olduğundan, efendisine helâldir." derdi.
Sonra devamla şöyle yazardı: Şayet, üzerine yazılanın tamamını öderse; o mükâtep Allah için hürdür.
İmâm Ebu Hanîfe (R.A.) ve arkadaşları, bunu yazarlardı. Tahâvî ise, yazmazdı, ve: "Bu, Hz. AH mezhebidir." derdi. Hz. Ali (R.A.)'ye göre, mükâtep, ödediği kadar azad oîur.
Abdullah ibni Mes'ud (R.A.) "Mükâtep, kitabet bedelinin üçte birini veya dörtte birini öderse; azâd olmuş olur. Geride kalan borcunu, efendisine öder." buyurmuştur. Zeyd bin Sabit (R.A.), Abdullah bin Ömer (R.A.) ve Hz. Âişe (R.A.) şöyle buyururlardı: "Kitabet bedeli kaldığı müddetçe, azâd olmuş olmaz. Bu, Allah Resulü (S.A.V.)'nden rivayet olunmuştur. Ve bu, bütün âlimlerin mezhebidir (= yoludur.) Biz, "kitabet bedelinin tamamım ödeyince, fisebilillah hür olur." diye yazdık. Bu, tamamının ödenmesine bağlanmıştır. Ve bu, bir şarttır. Hz. Ali (R.A.) ve İbni Mes'ud (R.A.) göre akdi gerektirmez.
Sonra da, devamla şöyle yazılır: "Onun velâsı ve atîkımn velâ-sı, filan içindir."
Bu da, selefe ittibâen yazılır.
Tahâvî, onun velâsını yazardı; fakat, onun atîkının velâsını yazmazdı. Zira onun atîkının velâsı, onun olmaz.
Azâd edilen şahıs, bir cariyeyi nikahlayıp; ondan da bir çocuğu dünyaya gelir ve o çocuğu, cariyenin efendisi azad ederse; işte o çocuğun velâsı, babanın efendisi olmaz. O çocuğun velîsi ananın efendisi, olur.
Müteahhirînden pek çok kimse, Ebû Zeyd'in yazdığı gibi yazardı. O, kitabet akdini yazarken: "Bu kitabete, şu şahitler şehâdet ederler. Filan oğlu filan, şöyle ikrar eyledi: Kölesi filanı, (künyesiy-le birlikte yazarak) şu kadar dirheme sahih, caiz, nafiz, fesadsız muhayyer olmadan, mükâtep eyledi. Tehirsiz, üç güne kadar ödeme yapmaz veya bir kısmını ödemez ise, tekrar köleliğe dönecektir ve efendisinin ondan aldığı helâldir.
Eğer, söylenildiği vecih üzerine, tamamını veya onun makamında olanı öderse; o zaman, o mükâtep hürdür. Ona, efendisinin de, onun vârislerinin de bir yolu yoktur. Velâsı müstesnadır. Çünkü onun velâsı, sağlığında efendisinin; ölümünden sonra da, onun vârislerinindir.
Bunu, mükâtepe de bu veçhile kabul eder ve kitabeti doğrular -sa; bunun sıhhatine hâkim de, hükmedince mes'ele biter ve yazı tamam olur. Zehıyre ve Muhıyt'te de böyledir.
Bedel ölçülen, tartılan, sayılan veya arşınlanan bir şey veya bir hayvan olunca da, cevap aynıdır.
Yalnız hayvanın yaşı ve vasfı da vasfında ve cinsinde bir vehim kalırsa yazılacaktır. Fakat söylenenin cinsinden olursa, bize göre caiz olur. Ancak, bazı âlimler buna muhalefet etmişlerdir. Hâkim hükmederse, o zaman, bu bi'1-ittifak caiz olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Va'deli olan kitabette şöyle yazılır:
Bu kitabet; sahihdir, caizdir, geçerlidir ve birbirini takip eden on ay va'delidir. Başlangıcı, şu ayın başıdır, (hilâlinin ilk gözüktüğü zamandır.) Her ay geçdikce, mükâtep, noksansız ahdini yerine getirecektir.
Şayet bu malı^ bu müddet içinde ödemekten âciz. olursa; o zaman, tekrar köleliğe dönecektir." der.
Bu çok daha kuvvetlidir. Zira önceki hâlde, hükme ve rızaya ihtiyaç vardı. İkinci vecihde, bunlara ihtiyaç yokdur. Bilakis, bizzat kendisi, aczinden köleliğe avdet eder ve efendisinin, ondan almış olduğu kitabet bedeli, ona helâldir.
"Şayet, bütün taksitlerini ona; te'hirsiz olarak öder veya onun hâli hayatında, onun makamına kâim olan yere öderse; işte o hürdür. Artık ona, efendisinin de, ondan sonra, vârislerinin de bir yolu yoktur; insanlardan da hiç bir kimsenin yolu yoktur. Ancak, velâsı müstesnadır." der ve kitabet tamam olur. [45]
Kölenin, hâl-i hazırda efendiye ödediğini yazmazlar. İmâm Şâfn (R.A.)'nin kavline muhalefetten kaçınmak için böyle yaparlar. İmâm Şafiî (R.A.)'ye göre, verileni yazmak caiz değildir.
Biz: "Beş senede, her sene ikiyüz dirhem ödeyecektir." diye yazarız. Bu da, her sene ne kadar ödeyeceği belli olsun diye yazılır.
Sonra da, senenin hangi ay başlangıç ise, onu "ödemeye başlandığı bilinsin diye" yazar.
Sonra da, "yazılanın tamamını, ödemeye ahdi misak eyledi." diye yazar. Bunu da, "köle, kitabet bedelini kazanmaya azmeyle-sin." diye yazar.
Bunu, ahm-satımda yazmaz. Çünkü, müşteri ödemeye mecburdur. Onu, fazla teşvike ihtiyaç yoktur. Fakat, mükâtep, kitabet bedelini ödemeye mecbur değildir. Onun için, onu teşvike ihtiyaç vardır.
Sonra, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve ashabı, kitabet senedinde "mükâtep, kitabeti devam ettikçe evlenemez; ancak, efendisinin izniyle evlenir." diye yazmadılar.
Tahâvî ve Hassâf (R.A.) bunu yazarlardı.
Keza, mükâtep, kitabet müddetince, denizde ve karada yolculuk yapabilir.
Biz: "Kitabet müddetince, evlenemez; ancak, efendisinin izniyle evlenir." diye yazdık. Bu, Ebî Leylâ'nın kavlinden taharrüz (= kaçınmak) içindir. Çünkü, o: "Efendisinin iznini almasa bile evienir." derdi. Ancak, kitabet akdi yapılırken şart koşarsa; o müstesnadır.
Biz: "Kitabet müddetince yolculuk yapar." diye yazdık. Bu da Medine âlimlerinden bazılarının kavilerinden kaçınmak içindir. Zira, Medine âîimlerinden bazıları: "Mükâtep, efendisinin izni olmadan, sefere çıkamaz. Ancak, şart koşulmuşsa o müstesnadır." demişlerdir.
Sonra şöyle yazılır: Şayet âciz kalır ve aylıklarını mahallinde ödeyemezse; o, tekrar köleliğe döndürülür.
Biz bunu da Câbir bin Abdillâh'ın kavlinden kaçınmak için şartsız yazdık.
Zira o şöyle demiştir:
Eğer, "mükâtep âciz kaldığı zaman, köleliğe döndürülür." diye şart koşulursa; o takdirde köle, buna ya razı olur veya öfkelenir. Bunun için, kitabet akdinde, bu sarf koşulmaz. Ancak kölenin kendi rızası olursa, o zaman, bu köle, köleliğe döndürülebilir.
Ebû Yezîd eş-Şurûtî şöyle yazardı:
Şayet bir veya iki taksidini ödemeden âciz kalırsa, köleliğe avdet eder.
Biz, Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavlinden kaçınarak yazdık. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'in mezhebi şudur: Mükâtebin üzerinden taksit müddeti geçerse; efendisi, durumu hâkime çıkarır. Hâkim, duruma bakar: Mükâtebin hazır bir malını bulur ve o mal,.efendinin hakkı cinsinden olursa; onu efendisine verir. Şayet, hazırda malı yoksa, ona, "iki veya üç güne kadar getirmesi için mühlet verir. Eğer taksidini öderse ne âla... Aksi takdirde, onu köleliğe reddeder.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ise: "İki ay geçmeden köleliğe reddedilmez." buyurmuştur.
Şayet iki taksit müddeti geçene kadar ödemekten âciz kalırsa; bi'1-icma köleliğe reddedilir.
Sonra da şöyle yazar: Filanın, kölesinden aldığı helâldir. Şunu da tevehhüm ehlinin vehminden sakınmak için yazar: Kendine karşı akid yapılan şahsın akdi bozuldu. Köle, tekrar efendisinin mülküne döndü.
Efendinin, ondan kitabet bedeli diye aldığını, ona geri vermesi gerekir. O helâl olmaz; ancak, sahibi helâl ederse, o zaman helâl olur. Tahâvî, bunu yazmazdı. Çünkü, "aldığı o şey, kölesinin kazancı olduğundan, efendisine helâldir." derdi.
Sonra devamla şöyle yazardı: Şayet, üzerine yazılanın tamamını öderse; o mükâtep Allah için hürdür.
İmâm Ebu Hanîfe (R.A.) ve arkadaşları, bunu yazarlardı. Tahâvî ise, yazmazdı, ve: "Bu, Hz. AH mezhebidir." derdi. Hz. Ali (R.A.)'ye göre, mükâtep, ödediği kadar azad oîur.
Abdullah ibni Mes'ud (R.A.) "Mükâtep, kitabet bedelinin üçte birini veya dörtte birini öderse; azâd olmuş olur. Geride kalan borcunu, efendisine öder." buyurmuştur. Zeyd bin Sabit (R.A.), Abdullah bin Ömer (R.A.) ve Hz. Âişe (R.A.) şöyle buyururlardı: "Kitabet bedeli kaldığı müddetçe, azâd olmuş olmaz. Bu, Allah Resulü (S.A.V.)'nden rivayet olunmuştur. Ve bu, bütün âlimlerin mezhebidir (= yoludur.) Biz, "kitabet bedelinin tamamım ödeyince, fisebilillah hür olur." diye yazdık. Bu, tamamının ödenmesine bağlanmıştır. Ve bu, bir şarttır. Hz. Ali (R.A.) ve İbni Mes'ud (R.A.) göre akdi gerektirmez.
Sonra da, devamla şöyle yazılır: "Onun velâsı ve atîkımn velâ-sı, filan içindir."
Bu da, selefe ittibâen yazılır.
Tahâvî, onun velâsını yazardı; fakat, onun atîkının velâsını yazmazdı. Zira onun atîkının velâsı, onun olmaz.
Azâd edilen şahıs, bir cariyeyi nikahlayıp; ondan da bir çocuğu dünyaya gelir ve o çocuğu, cariyenin efendisi azad ederse; işte o çocuğun velâsı, babanın efendisi olmaz. O çocuğun velîsi ananın efendisi, olur.
Müteahhirînden pek çok kimse, Ebû Zeyd'in yazdığı gibi yazardı. O, kitabet akdini yazarken: "Bu kitabete, şu şahitler şehâdet ederler. Filan oğlu filan, şöyle ikrar eyledi: Kölesi filanı, (künyesiy-le birlikte yazarak) şu kadar dirheme sahih, caiz, nafiz, fesadsız muhayyer olmadan, mükâtep eyledi. Tehirsiz, üç güne kadar ödeme yapmaz veya bir kısmını ödemez ise, tekrar köleliğe dönecektir ve efendisinin ondan aldığı helâldir.
Eğer, söylenildiği vecih üzerine, tamamını veya onun makamında olanı öderse; o zaman, o mükâtep hürdür. Ona, efendisinin de, onun vârislerinin de bir yolu yoktur. Velâsı müstesnadır. Çünkü onun velâsı, sağlığında efendisinin; ölümünden sonra da, onun vârislerinindir.
Bunu, mükâtepe de bu veçhile kabul eder ve kitabeti doğrular -sa; bunun sıhhatine hâkim de, hükmedince mes'ele biter ve yazı tamam olur. Zehıyre ve Muhıyt'te de böyledir.
Bedel ölçülen, tartılan, sayılan veya arşınlanan bir şey veya bir hayvan olunca da, cevap aynıdır.
Yalnız hayvanın yaşı ve vasfı da vasfında ve cinsinde bir vehim kalırsa yazılacaktır. Fakat söylenenin cinsinden olursa, bize göre caiz olur. Ancak, bazı âlimler buna muhalefet etmişlerdir. Hâkim hükmederse, o zaman, bu bi'1-ittifak caiz olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Va'deli olan kitabette şöyle yazılır:
Bu kitabet; sahihdir, caizdir, geçerlidir ve birbirini takip eden on ay va'delidir. Başlangıcı, şu ayın başıdır, (hilâlinin ilk gözüktüğü zamandır.) Her ay geçdikce, mükâtep, noksansız ahdini yerine getirecektir.
Şayet bu malı^ bu müddet içinde ödemekten âciz. olursa; o zaman, tekrar köleliğe dönecektir." der.
Bu çok daha kuvvetlidir. Zira önceki hâlde, hükme ve rızaya ihtiyaç vardı. İkinci vecihde, bunlara ihtiyaç yokdur. Bilakis, bizzat kendisi, aczinden köleliğe avdet eder ve efendisinin, ondan almış olduğu kitabet bedeli, ona helâldir.
"Şayet, bütün taksitlerini ona; te'hirsiz olarak öder veya onun hâli hayatında, onun makamına kâim olan yere öderse; işte o hürdür. Artık ona, efendisinin de, ondan sonra, vârislerinin de bir yolu yoktur; insanlardan da hiç bir kimsenin yolu yoktur. Ancak, velâsı müstesnadır." der ve kitabet tamam olur. [45]
Konular
- 3- Havaleyi, Kumar Oynamak, İçki İçmek Veya Bedeninde İz Bırakana Kadar Döğmek Şartına Bağlamak
- 4- Havaleyi, "Mevcut Kadın Üzerine, Başka Bir Kadın Nikahlama Şartına" Bağlamak
- 4- KÖLE AZÂD ETMEKLE İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Bir Kimsenin, Kölesini Ve Ona Nikâhlı Olan Cariyesi İle Bunların Çocuklarını Hep Birlikte Azâd Etmes
- İki Kışının Veya Bir Kaç Kışının Ortak Bulundukları Bir Köleyi, Hep Birlikte Azâd Etmeleri
- Mal Karşılığı Azâdda Vekilin O Malı Alması
- Bu Azadın İmameyisin Kavline Göre Yazılması
- Azâd Bedeli İle İlgili Yazı
- Vasiyet Hükmüyle Köle Azâd Etmek
- Bir Kimsenin, Bir Cariyesini Azâd Ettikten Sonra Onu Nikahlaması
- 5- BİR KÖLE MÜDEBBER KILINIRKEN YAZILMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Bir Köleye Ortak Bulunan İki Kişiden Birisinin, O Köledeki Hissesini Müdebber Eylemesi
- İki Kişinin Ortak Bulunduğu Bir Köleyi Müdebber Kılmak İçin Bir Kişiyi Vekil Tayin Etmek
- 6- Bir Cariyenin Ümm-ü Veled Edilmesi İle İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- 7- Bir Köleyi Mükatep Kılmakla İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- Âlimlerimizin Kitabet Akdi İle İlgili Yazı Suretleri
- Karı-Koca Olan Bir Köle İle Cariyenin Kitabeti
- Bir Kimsenin İki Kölesini Mükâtep Kılması
- Ortak Kölenin Kitabet Akdi
- 8- MÜVALÂT'LA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Müvâlât Akdi İçin Kısa Bir Örnek
- Müslüman Olan İki Zimmînin Birbirine Velayeti
- 9- SATIN ALIŞLA İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Şahidin Nesebi Nasıl Bilinir?
- Alışverişte, Ödemeye Kefaletin Nasıl Kaydedileceği
- İki Evin Birlikte Satılması İşleminin Kayda Geçirilmesi
- Bir Ev Topluluğundan Belirli Bir Evin Satış İşleminin Kaydı
- Bir Yerin, Belirli Bir Parçasını Satış İşleminin Kaydı
- Bir Evi Müstesna Kılıp, Onun Bulunduğu Yeri Satın Alma İşleminin Kaydı
- Bir Başkasının Yerinden Taksim Edilip Belirlenmiş Bir Yerin Satın Alınması İşleminin Kaydı