4- KÖLE AZÂD ETMEKLE İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
Bir adam kölesini azâd ettiğinde, onu yazmayı irade ederse; şöyle yazar: Filana mensup; filan oğlu filan ikrarının caiz olduğu bir hâlde kendi isteğiyle: kölesi ve memlûkesi olan filanı azâd ettiğim ikrar etti.
Veya şöyle yazar:
Buna şahitler şehâdette bulundu ki; gerçekden filan oğlu filan, şahitlerin huzurunda ikrarının sahih olduğu bir hâlde, aklının sabit, ikrarının caiz olduğu ve kendisinde hastalıktan bir emmare bulunmadığı ve ikrarının sıhhatine mâni bir hâl olmadığı hâlde, kölesi ve memlûkesi ve merkukası olup hintli genç bir köle olan filanı azad eyledi. Onun yaşını da açıkladı. Onu, hâlis malından ve mülkünden sahih, nafiz, tam ve lâzım bir şekilde; ondan dönüş olmamak üzere, azadı bir şarta da bağlanmaksızın azâd eyledi. Zehıyre'de de böyledir.
"Muhatara ve gelecek bir vakta ta'lik olmaksızın meccânen azad eyledi" diye yazar. Zahîriyye'de de böyledir.
Bu vecih, köle azâd etrnekde, hiç bir karşılık olmadan ve beklemeden, sırf Allah rızası yolunda ve sevabını O'ndan isteyip, O'-nun rızasını umarak ve onun çok şiddetli olan azabından kaçınarak; Allah Resulü (S.A.V.)'nün de (şu) va'dine rağbeten: (Ki Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Kim bir köle azâd ederse; Allah da, onun her bir uzvuna karşılık, köle azâd eden şahsın, bir uzvunu cehennemden azâd eder. buyurmuştur.) bir köle azâd ederse; o (hint'li), köle efendisinin itki sebebiyle, hür olur. Artık o köle, ne satılır, ne bağış yapılır; ne miras kalır; hiç bir yönden, ona bir yol yoktur. Başka birinin de yolu yoktur. Sağ olduğu müddetçe velâsı vardır. Ve azâddan sonra, azâd olunan da bunu tasdik edip, "azâd zamanı, onun kölesi olduğunu" şifahen söyler.
Bazı ehl-i şurut "azâd" lafzından sonra, şöyle yazarlar: Yüce Allah, onun her bir azasına mukabil, azâd edenin azasını ateşden azâd eder.
Bu azâd sahih ve caiz olur ve köle, efendisinin mülkünden ve köleliğinden çıkarılıp, hürriyeti kendi nefsinde olur. Onda, velâ hakkının haricinde kimsenin hakkı olmaz. Allah ve Resulüne ve âhiret gününe inanan bir kimse, onun köleliğini, rakabeliği ve eski köleliğine dönmesini istemez.
Köle de azâd zamanı, köleliğini tasdik eder.
Bu azad ediş, şu günde yapılmıştır." denir.
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve onun ashabı, bu yazıyı şöyle yazarlardı:
Filan (ya'ni kölenin efendisi) şöyle söyler: "Gerçekten sen, seni azâd edene kadar benim kölem idin. Ben, seni Allah rızası için, Ondan sevab umarak azad eyledim. Ben, bu gün aklı yerinde; vücûdu hastalıklardan salim; işleri caiz olduğum hâlde, seni, caiz ve nâfız olarak ve hiç bir şarta bağlı olmaksızın, ihtilafdan uzak bir şekilde azâd eyledim. Bu sebeple, sen hür oldun; Benim veya bir başkasının, sana bir yolu yoktur. Senin velân, bu aydan şu seneye kadar, banadır." der.
"Allah rızası için.." diye yazılmasının sebebi: Çok zaman, insanlar riya için sum'a için azâd ederler.
"Aklım yerinde ve hasta olmadığım halde..." demesinin sebebi ise, hasta olunca, azâd etmiş olsa; malının üçde birinden azâd edilmiş olmasına itibar edilir.
"Sahih bir azad ile..." demesi; malının tamamından azâd edildiğine itibar edilmesi içindir.
"Sahih azâd ile".... diye söylemesinin sebebi de, mecnunun, bunağın mahcurun < = ticaretten men edilmiş kölenin) azadları, bi'l-ittifak memnudur. Bu haller azadın sıhhatine manidir. Mahcurluk, itki fesâd eder. "Şartsız azâdlısın.." demesi sebebiyle de, ileride her hangi bir iddia olmasın diyedir.
"Veîân banadır..." demesi, selefe ittiba ve azad hükmünü açıklamak içindir.
Bu bizim ashabımızın mezhebidir. Tahâvi, böyle yazmazdı.
Şayet azâd etmek, bir mala karşılıksa; "caiz ve nafiz azâd etmekle..." dedikten sonra, şu kadar dinar karşılığında..." der ve "kölenin de onu kabul eylediğini" yazar. Ve: Bu ıtk, bu mal sebebiyledir." der.
Bundan sonra, eğer efendi, malı teslim almışsa, onu da yazar ve "azâd eden, azâd olunandan malı aldı." der. Veya almamışsa "borç olarak kalmıştır." der.
Ve netice olarak, "bu efendinin, bu azâdlıda, velâdan başka bir yolu yoktur." denir ve tarihi yazılır. [32]
Veya şöyle yazar:
Buna şahitler şehâdette bulundu ki; gerçekden filan oğlu filan, şahitlerin huzurunda ikrarının sahih olduğu bir hâlde, aklının sabit, ikrarının caiz olduğu ve kendisinde hastalıktan bir emmare bulunmadığı ve ikrarının sıhhatine mâni bir hâl olmadığı hâlde, kölesi ve memlûkesi ve merkukası olup hintli genç bir köle olan filanı azad eyledi. Onun yaşını da açıkladı. Onu, hâlis malından ve mülkünden sahih, nafiz, tam ve lâzım bir şekilde; ondan dönüş olmamak üzere, azadı bir şarta da bağlanmaksızın azâd eyledi. Zehıyre'de de böyledir.
"Muhatara ve gelecek bir vakta ta'lik olmaksızın meccânen azad eyledi" diye yazar. Zahîriyye'de de böyledir.
Bu vecih, köle azâd etrnekde, hiç bir karşılık olmadan ve beklemeden, sırf Allah rızası yolunda ve sevabını O'ndan isteyip, O'-nun rızasını umarak ve onun çok şiddetli olan azabından kaçınarak; Allah Resulü (S.A.V.)'nün de (şu) va'dine rağbeten: (Ki Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Kim bir köle azâd ederse; Allah da, onun her bir uzvuna karşılık, köle azâd eden şahsın, bir uzvunu cehennemden azâd eder. buyurmuştur.) bir köle azâd ederse; o (hint'li), köle efendisinin itki sebebiyle, hür olur. Artık o köle, ne satılır, ne bağış yapılır; ne miras kalır; hiç bir yönden, ona bir yol yoktur. Başka birinin de yolu yoktur. Sağ olduğu müddetçe velâsı vardır. Ve azâddan sonra, azâd olunan da bunu tasdik edip, "azâd zamanı, onun kölesi olduğunu" şifahen söyler.
Bazı ehl-i şurut "azâd" lafzından sonra, şöyle yazarlar: Yüce Allah, onun her bir azasına mukabil, azâd edenin azasını ateşden azâd eder.
Bu azâd sahih ve caiz olur ve köle, efendisinin mülkünden ve köleliğinden çıkarılıp, hürriyeti kendi nefsinde olur. Onda, velâ hakkının haricinde kimsenin hakkı olmaz. Allah ve Resulüne ve âhiret gününe inanan bir kimse, onun köleliğini, rakabeliği ve eski köleliğine dönmesini istemez.
Köle de azâd zamanı, köleliğini tasdik eder.
Bu azad ediş, şu günde yapılmıştır." denir.
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve onun ashabı, bu yazıyı şöyle yazarlardı:
Filan (ya'ni kölenin efendisi) şöyle söyler: "Gerçekten sen, seni azâd edene kadar benim kölem idin. Ben, seni Allah rızası için, Ondan sevab umarak azad eyledim. Ben, bu gün aklı yerinde; vücûdu hastalıklardan salim; işleri caiz olduğum hâlde, seni, caiz ve nâfız olarak ve hiç bir şarta bağlı olmaksızın, ihtilafdan uzak bir şekilde azâd eyledim. Bu sebeple, sen hür oldun; Benim veya bir başkasının, sana bir yolu yoktur. Senin velân, bu aydan şu seneye kadar, banadır." der.
"Allah rızası için.." diye yazılmasının sebebi: Çok zaman, insanlar riya için sum'a için azâd ederler.
"Aklım yerinde ve hasta olmadığım halde..." demesinin sebebi ise, hasta olunca, azâd etmiş olsa; malının üçde birinden azâd edilmiş olmasına itibar edilir.
"Sahih bir azad ile..." demesi; malının tamamından azâd edildiğine itibar edilmesi içindir.
"Sahih azâd ile".... diye söylemesinin sebebi de, mecnunun, bunağın mahcurun < = ticaretten men edilmiş kölenin) azadları, bi'l-ittifak memnudur. Bu haller azadın sıhhatine manidir. Mahcurluk, itki fesâd eder. "Şartsız azâdlısın.." demesi sebebiyle de, ileride her hangi bir iddia olmasın diyedir.
"Veîân banadır..." demesi, selefe ittiba ve azad hükmünü açıklamak içindir.
Bu bizim ashabımızın mezhebidir. Tahâvi, böyle yazmazdı.
Şayet azâd etmek, bir mala karşılıksa; "caiz ve nafiz azâd etmekle..." dedikten sonra, şu kadar dinar karşılığında..." der ve "kölenin de onu kabul eylediğini" yazar. Ve: Bu ıtk, bu mal sebebiyledir." der.
Bundan sonra, eğer efendi, malı teslim almışsa, onu da yazar ve "azâd eden, azâd olunandan malı aldı." der. Veya almamışsa "borç olarak kalmıştır." der.
Ve netice olarak, "bu efendinin, bu azâdlıda, velâdan başka bir yolu yoktur." denir ve tarihi yazılır. [32]
Konular
- Talak Hususunda Koca İçin Yazılan Bir Vesika Örneği
- Bir Kimsenin, Dâhil Olmadığı Karısını Hal Etmesi
- Mühâlaada Kadın İçin Yazılacak Yazı
- Kadına Duhûlden Önce Yapılan Mühâlaa
- Mühâlaada Vekâlet
- Fuzûlî Bir Şahsın Mühâlaası
- Duhûl Ve Halvet Hâli Olmadan Kadını Boşamak
- Halvet-i Sahîhadan Sonra, Duhûlden Önce Boşamak
- Kocanın, Boşanma Yetkisini, Karısının Eline Vermesi
- 1- Mutlak Havale:
- 2- Havaleyi Şartlara Bağlamak
- A-) Tavfizi Gaybe Ta'lik Etmek (= Havaleyi Gaybe Bağlamak)
- B-) Tevfizi, Peşin Mehrin Şu Vakte Terkedilmişine Ta' Lık Etmek
- 3- Havaleyi, Kumar Oynamak, İçki İçmek Veya Bedeninde İz Bırakana Kadar Döğmek Şartına Bağlamak
- 4- Havaleyi, "Mevcut Kadın Üzerine, Başka Bir Kadın Nikahlama Şartına" Bağlamak
- 4- KÖLE AZÂD ETMEKLE İLGİLİ YAZILARDA BULUNMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Bir Kimsenin, Kölesini Ve Ona Nikâhlı Olan Cariyesi İle Bunların Çocuklarını Hep Birlikte Azâd Etmes
- İki Kışının Veya Bir Kaç Kışının Ortak Bulundukları Bir Köleyi, Hep Birlikte Azâd Etmeleri
- Mal Karşılığı Azâdda Vekilin O Malı Alması
- Bu Azadın İmameyisin Kavline Göre Yazılması
- Azâd Bedeli İle İlgili Yazı
- Vasiyet Hükmüyle Köle Azâd Etmek
- Bir Kimsenin, Bir Cariyesini Azâd Ettikten Sonra Onu Nikahlaması
- 5- BİR KÖLE MÜDEBBER KILINIRKEN YAZILMASI ŞART OLAN HUSUSLAR
- Bir Köleye Ortak Bulunan İki Kişiden Birisinin, O Köledeki Hissesini Müdebber Eylemesi
- İki Kişinin Ortak Bulunduğu Bir Köleyi Müdebber Kılmak İçin Bir Kişiyi Vekil Tayin Etmek
- 6- Bir Cariyenin Ümm-ü Veled Edilmesi İle İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- 7- Bir Köleyi Mükatep Kılmakla İlgili Yazılarda Bulunması Şart Olan Hususlar
- Âlimlerimizin Kitabet Akdi İle İlgili Yazı Suretleri
- Karı-Koca Olan Bir Köle İle Cariyenin Kitabeti