Müzâraatın Hükümleri:

Ziraatın ıslahı (= iyi olması) için gereken ihtiyacın temini, ekici­ye aittir.

Gübresi gibi, içindeki kökleri söktürmek gibi ve benzeri masrafları yapmak —hisseleri nisbetinde— ikisine aittir.

Çıkan mahsûlün —şartlarına göre— aralarında taksim edilmesi de şarttır.

Şayet o yerden hiç bir şey çıkmaz ise, hiç birine de bir şey veril­memesi de şarttır. Çalışana, çalıştığının karşılığı ve tohum verene, to­humunun karşılığı verilmeyecektir. Bedâi'de de böyledir.

Çıkan mahsûl, yetişmeden önce zayi olursa; (bir âfet dokunması gibi...) yine hiç bir tarafa bir şey yoktur. Zehiyre'de de böyledir.    

Tohum sahibi tarafından bir akid yapılınca, diğerinin bunu ka­bul etmesi de şarttır.

Şayet imtina ederse, (Meselâ: Ben ziraatçılık yapmak istemiyorum." derse" —özrü olsun veya olmasın—, öyle kalır. Bedâi'de de böyledir.

Tohum yere saçılınca; iki taraf artık ortaklaşmalardır. Onlar­dan birisi, bu ortaklığı bozamaz. Ancak özrü olursa, o müstesnadır. Mu-hıyt'te de böyledir.

Müntekâ'da, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:

Şayet tohum arazi sahibi tarafından verilecek olur ve onu müzâna (= ziraatçıya) vermiş bulunursa; artık, müzaraatı bozamazlar.

Şayet vermemişse, arazi sahibi akdi bozabilir; fakat, diğeri bo­zamaz. Zehiyre'de de böyledir.

Bunlardan birisi de: Ekicinin, ekeceği yeri sürmeye mecbur edi­lip edilmemesidir. Bu hususta iki durum vardır: Sözleşmede bunu şart koşmuşlarsa, ekici orayı sürmeye cebredilir. Eğer, bu hususta susmuş-larsa, duruma bakılır: O yer, sürülmeden ekileni bitirecek hâlde ise, halkın örfünde de böyle bir şey varsa; ziraatçı cebredilmez.

Şayet ekilecek şey asla çıkmayacak durumda ise, yine, o yeri sür­meye cebredilir.

Buna binânen, ziraatçı, ziraatı sulamakdan imtina eder ve o yer, sulamaya muhtaç olmayıp, ekilen şey sulamadan da bitecekse, sulama­ya mecbur tutulmaz.

Şayet sulamadan kifayet etmez ise, ziraatci icbar edilir.

Çıkacak olan mahsûldeki hisseyi artırmak veya ondan eksiltmek. Aslolan, bunda iki durum vardır:

Bu, ya ekici tarafından; veya arazi sahibi tarafından olur.

Tohum, ya ekicinin, veya tarla sahibinin olur. Tohum ekici tara­fından, olur ve bunu hasattan sonra verecek bulunur; muzâreada yarı ya­rıya ortak olur. Ve bu çiftçi kendi hissesinden altıda bir artırabilirse, bu ziyadelik caiz olmaz; yarı yarıya taksim ederler.

Şayet arazi sahibi, hissesinden, ekiciye altıda bir fazla verir; buna da iki taraf razı olursa; işte bu fazlalık caiz olur. Çünkü önceki çiftçi­nin amelinden sonra, sözleşmenin üzerine yapılan bir verimdir. O yer sahibinin hakkıdır; diğerine ise fazladan bir menfaatır ve caiz değildir. İkincisi ise, ücretten düşürmedir.

Bunlar, tohum âmilden olduğu zaman böyledir.

Şayet tohum arazi sahibi tarafından verilmişse; onun artırması eâ-. iz değildir; diğeri artınrsa caiz olur.

Bu, hasaddan sonra böyledir.
Şayet hasad öncesi olursa; hangi taraftan yapılırsa, yapılsın caiz­dir. Bedâi'de de böyledir. En doğrusunu bilen Allshu Teâla'dır. [13]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..