16- Kızın Çehizi
Kızına, bir takım eşya hazırlayıp, teslim eden kimsenin, onları kızından geri alması, îsti'hsanen doğru değildir. Fetva da bunun üzerinedir.
Şayet, eşya, ktza teslim edilirken, kız tarafından bir kimse, o eşyadan bir şey alırsa; kızın kocası, onu geri alır. Çünkü, o, rüşvet olmuş olur. Bahrü'r- Râık'ta da böyledir.
Zifaf zamanında, koca, karısının ev halkına yolladığı bazt şeylerin içinde, bir ipekli kumaş 'bulunsa; kadın, erkeğe teslim edilince, erkek, ondan, bu ipekli kumaşın geri verilmesini istediğinde, 'bunu, temlik yolu ile göndermişse geri almaya hakkı olmaz. Fü-aülü'l - Imâdîyye'de de böyledir.
Bir kimse, kızına çehiz vererek, onu birisine nikahladıktan sonra; bu eşyaları, emaneten verdiğini söyleyerek geri istediğinde, kız, «Onlar benim malımdır. Sen, onları, bana, cehiz olarak verdin» der veya kız ölür de, kocası böyle söylerse; kızın veya kocasının sözüne İtibar edilir; babanın sözüne itibar edilmez.
Aliyyü's-Sâğdî'den, babanın sözünün, muhteber olduğu rivayet edilmiştir. Serahsî'de, bunun benzerini söyemiştir. Bazı âlimler, bu kavli kabul etmişlerdir.
Vâkıât'ta : «Çehiz hususunda,, örfe bakılır. Örf, bizim diyanmız-daki gibiyse, kocanın sözüne itibar edilir. Eğer, örf, müşterekse, söz babanındır.» denilmiştir. Tebym'de de böyledir.
Sadru'ş Şehîd : «Buradaki tafsilât, fetva hususunda bir seçimdir.» demiştir. Nehru'l - Fâık'ta da böyledir.
Kocanın sözüne itibar edildiği zaman, baba iddiasının doğruluğuna beyyine getirir ve beyyinesi de sağlam olursa; şöyle ki: Baba, eşyayı kızına teslim ederken şahit tutar ve : «Ben, bu eşyayı sana emanet olarak veriyorum.» der veya eşyaların listesini yazarak, kızına da : «Bu yazılı olanlar, benim yanımda, babamın malıdır.» dedirtir ve kızının bu ikrarına da şahit gösterirse; beyyinesi, kabul edilir. Bahru'r - Râık'ta da böyledir.
Bir kimse, bulûğa erişmiş kızını bir şahsa nikâhlar fakat, ona cöhiz olarak hazırladığı bazı eşyaları teslim etmezden; o nikâhı feshedip, bu kızı, bir başkasına nikahlarsa; bu durumda, bu kız, o çehizi, babasından isteme hakkına sahip değildir.
Babasında alacağı olan bir kıza, babası; cehiz yapmış bulunsa; sonra da baba : -Ben, sana bendeki alacağın karşılığında, cehiz yaptim.- dediğinde; kız da : «Sen, bana, kerrdi malından cehiz yaptın.» dese; babanın sözü muteber olur.
Bir kimse, ümm-ü veledine, kızına bir çehiz yapmak şartı ile, bir şeyler verse; bu kadının, hazırladığı çehiz!, kızın babasına teslim etmeyip, kıza verme&İ, doğru olmaz.
Küçük 'bir kız, anne ve babasının malından, gücünün yettiği kadar gayret ederek, kendisine çehiz yapsa; annesi ölse ve babası, hazırladığı çehizin tamamını bu kıza teslim etse; diğer kız kardeşleri «'bu, çehizi annemizin malından yaptın.» diye, dâva "etme hakkına sahip değillerdir.
Bir kadın, babasının evinde, onun satın adığı ibrişimlerle, bir takım eşya örse veya dokusa; sonra da babası ölse; âdet üzre, bu şeyler, o kadının olur.
Bir anne kocasına ait o!an eşyalardan, ve onun haberi dahilinde, kızına çehiz hazırlasa fakat adam, bir şey söylemese; bunlar, kadının kocasına teslim edildiğinde, bu babanın, mezkûr eşyaları, kızından geri alma hakkı yoktur.
Keza, mutad olan şeyleri, anne, kızına çehiz olarak verirken, baba seslenmezse; sonradan, bunları geri alamaz. Gunye'de de böyledir.
Bir şahıs, zengin bir adamın kızını, nikahladığında, kızın babası, kendi eliyle kızma, üç bin dinar verse de, fakat çehiz olarak, hiç bir şey vermese; Cemâ!ü'd-din ve Muhıyt Sahibi: «Babasının verdiği dinarla, çehiz yapmamışsa; bu kız, örf ve âdet üzere babasından, çehiz talep eder.» diye fetva vermişlerdir İmamlar da, bu kavli, ihtiyar etmişlerdir.
Bir kimse, başka bir şahsı, «Sana kızımı çok çehizle nikâhlarım.» diyerek kandırdığında; kızın kocası, düğün hediyesi olarak, kız babasına bir miktar dinar verse, fakat, ba!ba hiç çehiz vermese; bu mes'ele İle ilgili, bir rivayet yoktur.
Yalnız, Buhara âlimleri ve S&dru'l - İslâm Bürhânü'l - Eimme, bu
hususta : «Eğer, baba, kızını, çehîzsiz vermişse; kendisine, düğün hediyesi olarak verilenin, fazlasını iade eder.» demiştir.
Sadru'l - İslâm ve ImSdü'd- Dîn Nesefî: «Düğün hediyesi olarak verilen her dinar karşılığında, üç veya 'dört dinar kıymetinde çehiz gerekir. Eğer, bu miktarda çdhiz yapılmamışsa; düğün hediyesi, ger! alınır.» demişlerdir.
İmâm Mürğînânî: «Safîm olan : Hiç bir şey için, kadının babasına müracaat etmemektir. Çünkü, nikâhta maksûd olan, mal değildir.» demiştir. Kerderî'nin Vecîzi'nde ds böyledir,
Kızına çehiz hazırlayan bir kimse, bunlar» kızına teslim etmeden ölür ve; geride kalan diğer varisler de, o çehizden hisse isterlerse; şayet bu kız, çehiz hazırlanırken bulûğa erişmiş olursa; bu çehizde, diğer vârislerin de hakları vardır. Sahih olan budur. Çünkü, bulûğa erişmiş bulunan bu kıza, teslim edilmemiş olan bir şeyin, ona ait ve onun mülkü olması, sahih olmaz.
Ancak, kız küçük olursa, hüküm bunun tersinedir. Bu durumda, diğer varisler, bu küçük kızın, çehizinden hisse alamazlar. Çünkü, o küçük olduğundan, onun namına babası almış sayılır. Cevâhiru't -Fetâvâ'da da böyledir.
Bir kadın, kendisine ait eşyasını, kocasına vererek: «Bunları sat, evin İhtiyaçlarına harca.» der; ve kocası da böyle yaparsa;, satılan şeylerin değeri kadına ait olur mu? suâline: «Evet, olur.» cevabı verilmiştir. Fetâvâyi Hucendî'de de böyledir.
Bir kimseT kendisine nikahlamak gayesiyle bir başkasının id-det bekleyen karısını, iddeti bitene kadar yedirip içirse ve harcama yapsa? bu kadında, iddeti bitince, onunla nikâhlanmaktan kaçınsa; harcama, nikâh akdedilmesi şartiyie yapılmışsa; bu şahıs, o kadına müracaat ederek, masrafını geri alabilir mi, alamaz mı?
Sacfru's - Şehîd : «Sahih olan, şart koşmamışsa alamaz.» demiştir.
Fakat, bu şahsın, o kadını nikahlama tamahı iie harcama yapmış olması halinde; âlimler, 'bu masrafı geri alıp, alamıyacağı hususunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Esahh olan kavil ise, bu şahsın, kadına müracaat edip, bir şey alamamasıdır. Sadru'ş - Şehid de böyle söylemiştir,
Şeyhu'i-İmâm el Üstâz: «Kadın, o adama nlkfih!an&a da, ni-kâhlanmasa da> adam, yaptığı harcamayı ondan ister ve alır. Esahh olan budur. Aksi takdirde, o rüşvet olur. Muhıyt'ın ihtiyar ettiği kavil de budur.
Bu hüköm, kadına, şahsî masrafar -için dinarlar verildiği zaman geçerlidir.
Fakat, bu kadın, adamın verdiği şeyleri, onunla beraber yerse, bu durumda, adam, kadından tıiç bir şey isteyemez.
Bir kimse, bir adamın bağında, kızını, bana nikâhlar ümidiyle, çarlişsa da bu adam, kızını, 'bağında çalışan bu 'kimseye vermese; çalışırken, nikâh şartı olsun olmasın, bu adam, ecr-i misi! alır.
Üstâd Zâhîru'd - Dîn Hâlî: «Bu kimse, bir şey alamaz.» demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, bir şahsın kızını istediğinde, kızın babası: «Altı ay veya bir sene kadar, mefarlni verirsen; olur.» der, 'bundan sonra da, kızı İsteyen şa'hıs, kızın babasına hediyeler gönderir fakat mehri ödemeye gücü yetmezse; adam da, kızını ona vermezse; bu şahıs, mefoir için önceden gönderdiği şeyleri geri alabilir mi?
Âlimler: «Bu şahsın gönderdiği şeyler, ister durmakta olsun, isterse zayi olmuş bulunsun, gönderen kimse, onları geri alır.» demişlerdir.
Gönderilen şey, mehır değil de, hediye olsa bile, eğer bunlar duruyorsa, görrderen şahıs bunları da geri alır. Ancak, bunlar, zayi olmuşsa, geri alamaz.
Bir kadın, kocasına : «Sahibi olduğum eşyaları korumak için, mehrîmden harca.» dediğinde kocası, bu isteği yerine getirse, fakat, sonradan da kadın : «... Meftrlmden harcama. Çünkü, onları, sen de kullanıyorsun.» demiş olsa; bu durumda, Ebu'l - Kasımın kavline göre, bu maksatla, normal bir şekilde yapılan harcama, mehirden yapifmış sayılır. Fetâvâyi Kâdİhân'da da böyledir. [67]
Şayet, eşya, ktza teslim edilirken, kız tarafından bir kimse, o eşyadan bir şey alırsa; kızın kocası, onu geri alır. Çünkü, o, rüşvet olmuş olur. Bahrü'r- Râık'ta da böyledir.
Zifaf zamanında, koca, karısının ev halkına yolladığı bazt şeylerin içinde, bir ipekli kumaş 'bulunsa; kadın, erkeğe teslim edilince, erkek, ondan, bu ipekli kumaşın geri verilmesini istediğinde, 'bunu, temlik yolu ile göndermişse geri almaya hakkı olmaz. Fü-aülü'l - Imâdîyye'de de böyledir.
Bir kimse, kızına çehiz vererek, onu birisine nikahladıktan sonra; bu eşyaları, emaneten verdiğini söyleyerek geri istediğinde, kız, «Onlar benim malımdır. Sen, onları, bana, cehiz olarak verdin» der veya kız ölür de, kocası böyle söylerse; kızın veya kocasının sözüne İtibar edilir; babanın sözüne itibar edilmez.
Aliyyü's-Sâğdî'den, babanın sözünün, muhteber olduğu rivayet edilmiştir. Serahsî'de, bunun benzerini söyemiştir. Bazı âlimler, bu kavli kabul etmişlerdir.
Vâkıât'ta : «Çehiz hususunda,, örfe bakılır. Örf, bizim diyanmız-daki gibiyse, kocanın sözüne itibar edilir. Eğer, örf, müşterekse, söz babanındır.» denilmiştir. Tebym'de de böyledir.
Sadru'ş Şehîd : «Buradaki tafsilât, fetva hususunda bir seçimdir.» demiştir. Nehru'l - Fâık'ta da böyledir.
Kocanın sözüne itibar edildiği zaman, baba iddiasının doğruluğuna beyyine getirir ve beyyinesi de sağlam olursa; şöyle ki: Baba, eşyayı kızına teslim ederken şahit tutar ve : «Ben, bu eşyayı sana emanet olarak veriyorum.» der veya eşyaların listesini yazarak, kızına da : «Bu yazılı olanlar, benim yanımda, babamın malıdır.» dedirtir ve kızının bu ikrarına da şahit gösterirse; beyyinesi, kabul edilir. Bahru'r - Râık'ta da böyledir.
Bir kimse, bulûğa erişmiş kızını bir şahsa nikâhlar fakat, ona cöhiz olarak hazırladığı bazı eşyaları teslim etmezden; o nikâhı feshedip, bu kızı, bir başkasına nikahlarsa; bu durumda, bu kız, o çehizi, babasından isteme hakkına sahip değildir.
Babasında alacağı olan bir kıza, babası; cehiz yapmış bulunsa; sonra da baba : -Ben, sana bendeki alacağın karşılığında, cehiz yaptim.- dediğinde; kız da : «Sen, bana, kerrdi malından cehiz yaptın.» dese; babanın sözü muteber olur.
Bir kimse, ümm-ü veledine, kızına bir çehiz yapmak şartı ile, bir şeyler verse; bu kadının, hazırladığı çehiz!, kızın babasına teslim etmeyip, kıza verme&İ, doğru olmaz.
Küçük 'bir kız, anne ve babasının malından, gücünün yettiği kadar gayret ederek, kendisine çehiz yapsa; annesi ölse ve babası, hazırladığı çehizin tamamını bu kıza teslim etse; diğer kız kardeşleri «'bu, çehizi annemizin malından yaptın.» diye, dâva "etme hakkına sahip değillerdir.
Bir kadın, babasının evinde, onun satın adığı ibrişimlerle, bir takım eşya örse veya dokusa; sonra da babası ölse; âdet üzre, bu şeyler, o kadının olur.
Bir anne kocasına ait o!an eşyalardan, ve onun haberi dahilinde, kızına çehiz hazırlasa fakat adam, bir şey söylemese; bunlar, kadının kocasına teslim edildiğinde, bu babanın, mezkûr eşyaları, kızından geri alma hakkı yoktur.
Keza, mutad olan şeyleri, anne, kızına çehiz olarak verirken, baba seslenmezse; sonradan, bunları geri alamaz. Gunye'de de böyledir.
Bir şahıs, zengin bir adamın kızını, nikahladığında, kızın babası, kendi eliyle kızma, üç bin dinar verse de, fakat çehiz olarak, hiç bir şey vermese; Cemâ!ü'd-din ve Muhıyt Sahibi: «Babasının verdiği dinarla, çehiz yapmamışsa; bu kız, örf ve âdet üzere babasından, çehiz talep eder.» diye fetva vermişlerdir İmamlar da, bu kavli, ihtiyar etmişlerdir.
Bir kimse, başka bir şahsı, «Sana kızımı çok çehizle nikâhlarım.» diyerek kandırdığında; kızın kocası, düğün hediyesi olarak, kız babasına bir miktar dinar verse, fakat, ba!ba hiç çehiz vermese; bu mes'ele İle ilgili, bir rivayet yoktur.
Yalnız, Buhara âlimleri ve S&dru'l - İslâm Bürhânü'l - Eimme, bu
hususta : «Eğer, baba, kızını, çehîzsiz vermişse; kendisine, düğün hediyesi olarak verilenin, fazlasını iade eder.» demiştir.
Sadru'l - İslâm ve ImSdü'd- Dîn Nesefî: «Düğün hediyesi olarak verilen her dinar karşılığında, üç veya 'dört dinar kıymetinde çehiz gerekir. Eğer, bu miktarda çdhiz yapılmamışsa; düğün hediyesi, ger! alınır.» demişlerdir.
İmâm Mürğînânî: «Safîm olan : Hiç bir şey için, kadının babasına müracaat etmemektir. Çünkü, nikâhta maksûd olan, mal değildir.» demiştir. Kerderî'nin Vecîzi'nde ds böyledir,
Kızına çehiz hazırlayan bir kimse, bunlar» kızına teslim etmeden ölür ve; geride kalan diğer varisler de, o çehizden hisse isterlerse; şayet bu kız, çehiz hazırlanırken bulûğa erişmiş olursa; bu çehizde, diğer vârislerin de hakları vardır. Sahih olan budur. Çünkü, bulûğa erişmiş bulunan bu kıza, teslim edilmemiş olan bir şeyin, ona ait ve onun mülkü olması, sahih olmaz.
Ancak, kız küçük olursa, hüküm bunun tersinedir. Bu durumda, diğer varisler, bu küçük kızın, çehizinden hisse alamazlar. Çünkü, o küçük olduğundan, onun namına babası almış sayılır. Cevâhiru't -Fetâvâ'da da böyledir.
Bir kadın, kendisine ait eşyasını, kocasına vererek: «Bunları sat, evin İhtiyaçlarına harca.» der; ve kocası da böyle yaparsa;, satılan şeylerin değeri kadına ait olur mu? suâline: «Evet, olur.» cevabı verilmiştir. Fetâvâyi Hucendî'de de böyledir.
Bir kimseT kendisine nikahlamak gayesiyle bir başkasının id-det bekleyen karısını, iddeti bitene kadar yedirip içirse ve harcama yapsa? bu kadında, iddeti bitince, onunla nikâhlanmaktan kaçınsa; harcama, nikâh akdedilmesi şartiyie yapılmışsa; bu şahıs, o kadına müracaat ederek, masrafını geri alabilir mi, alamaz mı?
Sacfru's - Şehîd : «Sahih olan, şart koşmamışsa alamaz.» demiştir.
Fakat, bu şahsın, o kadını nikahlama tamahı iie harcama yapmış olması halinde; âlimler, 'bu masrafı geri alıp, alamıyacağı hususunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Esahh olan kavil ise, bu şahsın, kadına müracaat edip, bir şey alamamasıdır. Sadru'ş - Şehid de böyle söylemiştir,
Şeyhu'i-İmâm el Üstâz: «Kadın, o adama nlkfih!an&a da, ni-kâhlanmasa da> adam, yaptığı harcamayı ondan ister ve alır. Esahh olan budur. Aksi takdirde, o rüşvet olur. Muhıyt'ın ihtiyar ettiği kavil de budur.
Bu hüköm, kadına, şahsî masrafar -için dinarlar verildiği zaman geçerlidir.
Fakat, bu kadın, adamın verdiği şeyleri, onunla beraber yerse, bu durumda, adam, kadından tıiç bir şey isteyemez.
Bir kimse, bir adamın bağında, kızını, bana nikâhlar ümidiyle, çarlişsa da bu adam, kızını, 'bağında çalışan bu 'kimseye vermese; çalışırken, nikâh şartı olsun olmasın, bu adam, ecr-i misi! alır.
Üstâd Zâhîru'd - Dîn Hâlî: «Bu kimse, bir şey alamaz.» demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, bir şahsın kızını istediğinde, kızın babası: «Altı ay veya bir sene kadar, mefarlni verirsen; olur.» der, 'bundan sonra da, kızı İsteyen şa'hıs, kızın babasına hediyeler gönderir fakat mehri ödemeye gücü yetmezse; adam da, kızını ona vermezse; bu şahıs, mefoir için önceden gönderdiği şeyleri geri alabilir mi?
Âlimler: «Bu şahsın gönderdiği şeyler, ister durmakta olsun, isterse zayi olmuş bulunsun, gönderen kimse, onları geri alır.» demişlerdir.
Gönderilen şey, mehır değil de, hediye olsa bile, eğer bunlar duruyorsa, görrderen şahıs bunları da geri alır. Ancak, bunlar, zayi olmuşsa, geri alamaz.
Bir kadın, kocasına : «Sahibi olduğum eşyaları korumak için, mehrîmden harca.» dediğinde kocası, bu isteği yerine getirse, fakat, sonradan da kadın : «... Meftrlmden harcama. Çünkü, onları, sen de kullanıyorsun.» demiş olsa; bu durumda, Ebu'l - Kasımın kavline göre, bu maksatla, normal bir şekilde yapılan harcama, mehirden yapifmış sayılır. Fetâvâyi Kâdİhân'da da böyledir. [67]
Konular
- 4- Mehirde Koşulan Şartlar
- 5- Mehirdeki Cehalet
- Cinsi De, Vasfı Da Bilinmeyen Mehir :
- Cinsi Bilinen Fakat Mehri Bilinmeyen Mehir:
- Cinsi De, Vasfı Da Bilinen Mehir :
- 6- Müsemmâda İhtilâf Bulunan Mehir
- 7- Mehrin Fazlalaştırılması Veya Noksanlaşt1rılması
- 8- Mehrin Duyurulması
- 9- Mehrin Helak Olmasi
- 10- Mehrin Hibe Edilmesi
- 11- Mehirden Dolayı, Kadının Nefsini Kocasına Yasaklaması Ve Mehrin Geriye Bırakılması
- 12- Karı -Kocanın Mehir Hususundaki İhtilafları
- 13- Mehrin Tekrarlanması
- 14- Mehrin Ödenmesi
- 15- Zımmi Ve Harbînin Mehri
- 16- Kızın Çehizi
- 17- Ev Eşyası Hakkında Karı - Kocanın İhtilâfları
- 8- FÂSİD NİKÂHLARLA İLGİLİ HÜKÜMLER
- 9- KÖLELERİN NİKÂHI
- Hıyar-ı Itk
- 10- KÂFİRLERİN NİKÂHI
- 1- Şahitsiz Nikah :
- 2- Başkanın İddetlisini Nikahlamak:
- 3- Mahrem Olanların Nikâhı :
- 11- KASM [78] ÎLE İLGİLİ MES'ELELER
- Bu Konu İle İlgili Diğer Bazı Mes'eleler
- KİTÂBÜ İHYÂİ'L-MEVÂT
- (ÖLÜ ARAZİNİN İHYÂSI)
- 1- ARZ-I MEVÂTIN MÂNASI; ARZI MEVAT DA HÜKÜMDARIN TASARRUFA YETKİLİ OLUP OLMADIĞI; ARZI MEVÂTİN MÜLK
- Arz-ı Mevât: