logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

10- Mehrin Hibe Edilmesi

Kadın, meh'rlni, kocasına hi'be edebilir. Kocasının bu kadına, cima' edip etmemesi de bağışa mani değildir.

Bu hibeye, kadının velisi, — ister babası ister başka kimse ol-— itiraz edemez. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.

aun

Bütün âlimlerimize göre; hiç bir baba, kızının mehrini bağış­layamaz. Bedâi'd-e de böyledir.

Bir efendi, cariyesinin mehrini, onun kocasına bağışlayabilir. Keza, bir efendi, müde'b'biresinin ve ümm-ü veledinin mehirlerini

de, kocalarına hibe edebilir.

Mükâtebe'nin mehri, kendisine ait olduğundan, efendisi bunu ba­ğışlayamaz. Koca, onun mehrini, efendisine verirse; borcundan kur­tulmuş olmaz. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.

Ölmüş bir kadının mehrinm, onun adına bağışlanması  caiz olur. Ancak, kadın; boşanma zamanı, möhrini bağışladıktan sonra öl­se; bu bağış sahih olmaz. Sirâcîyye'de de böyledir.

Bir kadının, mehrini, kocasının varislerine bağışlaması caiz­dir.

Şayet, kadın; mehrini,-şartlı olarak bağışlasa; bu şart yerine ge­lince, bağış caiz olur; şart bulunmazsa; mehir, kadına geri veriler. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse, bin dirhem mehirle, bir kadını nikâhlasa; kadın da, bu mehrini aldıktan sonra, kocasına hi'be etse; müteakiben kocası, cima' etmeden, bu kadını boşasa; kadın, kocasından, beş yüz dirhem geri alır.

Me'hir ölçülebilen veya tartıla'bilen,    muayyen olmayan    bir şey olursa yahut kadın bin dirhem mehri, teslim almadan önce, ko­casına bağışlar; kacası da onu, cimâ'dan önce boşarsa; bu iki durum­da da, kadın kocasına müracaat edip, bir şey isteyemez.

Bu kadın, şayet, bin dirhem olan meftrinin, beş yüz dirhemini al­dıktan sonra; —aldığı İle birlikte— bin dirhemi veya kalan beşyüz dirhemi bağışlar; kocası ise, bu kadını, cima' etmeden önce boşarsa; bu durumda kadın, kooasına müracaat edip, bir şey isteyemez. Bu kavil, İmâm Ebû Hanîfe (R-A.)'nin kavlidir. Yine İmâm Ebu Hanîfe (R.A.)'ye göre, eğer kadın, mehrinin yarısından azmi, bağışlar, geri kalanını ise alırsa, —bu şekildeki, talâk hâlinde— koca, mehrin ta­mamının yarısını — geri — alır. Hîdâye'de de böyledir.

Müntekâ'da, İbrahim'in, İmâm  Muhammed (R.A.)'den    nak­lettiğine göre: Bir koca, mehir olan, bin dirhemin tamamını karısına teslim ettikten sonra, onu, cima' etmeden boşamış olsa; kıyâsta, bu — bin dirhemin yansı olan— beş yüz dirhemi, karısından geri alır; Istihsânda ise, ondan hiç bir şey alamaz. Muhıyt'te de böyledir.

fi'ir kimse; bir kadını, 'belli bir me'hir karşılığında nikahlayıp, kadın, 'bu me'hrin yarısını veya tamamını; teslim aldıktan sonra veya almadan önce bağışlasa; kocası da cima' etmeden o kadını boşasa; bu durumda, kocası, bu kadına müracaat edip, bir şey alamaz.

Me'hir olarak zikredilen şey, bir hayvan veya bir yer olduğu za­man da, hüküm aynıdır. Kâfi'de de böyledir.

Kadının, bu möhrini alıp almaması da, müsavidir. Kifâye'de de böyledir.

Bir kadın .mehrrni bir yabancıya bağışlayıp, onu, kocasından almak üzere o yabancıyı görevlendirs-e, bu şahıs, mehri aldıktan son­ra fakat koca, cima' etmeden Önce, 'bu karısını boşarsa; mehrin ya­nsını geri aiır.

Mehrini alan kadın, onu bir yabancıya, o yabancı da kadının koca­sına bağışlamış olsa; müteakiben de, koca, bu karısını, cima etme­den 'boşasa; bu mehrin yansını, kadından —geri— alır. Muhıyt'te de böyledir.
Mehrin rcasıl 'bağışlandığı hususunda karı - koca arasında ih; tilâf çıksa; kadın, kocasına : «Ben, mehrimi, sana, beni boşamaman -şartı İle, hibe ettim.»; kocası ise: «Hayır, şartsız bağışladın.» dese, bu durumda, kadının sözüne itibar edilir. Gunye'de de böyledir. [61]