Ka'de Ve Teşehhüd :
Musallî, secdenin peşisıra teşehhüd eder. Çünkü aslî secdeye dönmek teşehhüdü kaldırır. Zira; Teşehhüdün, mahallinin gayrında meydana geldiği anlaşılmış olur. Bu durumda teşehhüd lâzım gelir. Eğer musallî, teşehhüdü terk etse, namazı caiz olmaz. Çünkü ka1-dey-i ahîre farzdır. Musallî onda teşehhüd eder, selâm verir ve sehv için secde eder. [72] Sonra teşehhüd eder. Ondan sonra selâm verir. Bedâyi'de böyle zikredilmiştir.
Musallî, namazın iki secdesinden sonra sol ayağını yayar ve üzene oturur. Sağ ayağını ise diker ve yayılmış iki elini iki uylukları üzerine koyar. Diktiği ayağının parmaklarını kıbleye yöneltir. Çünkü Hz. Âişe (R.Anhâ), Rcsûlüllah' (S.A.V.) m iki ka'dede zikredildiği şekilde oturduğunu rivayet etmiştir.
Musallî, İbn Mes'ûd (R.A.) un teşehhüdü gibi teşehhüd eder. İbn Mes'ûd' (R.A.) un teşehhüdü şöyledir:
[Ettehiyyâtü li'llâhi ve's-salcvâtü ve't-tayyibâtü [73] Es-selânıü aleyke eyyühe'n nebiyyü ve rahmetu'llâhi ve bcıekâtüh. Es-selâmü aley-nâ ve alâ ibâdrilâhi's-sâlihîn. Eşhedii en lâ ilâhc illâ'llah ve eşhedü en-ne Muhanımeden abdülıû ve Resûlühû] Mânâsı:
«Dil ile, beden ve mal ile olan ibâdetlerin hepsi yalnız Yüce Allah'adır. Ondan başkasına ibâdet olmaz.
Ey mertebesi Yüce olan Nebî (Muhammed!) Allah'ın rahmeti ve bereketleri ile selâm ve selâmettik sana olsun!
Selâm ve selâmettik bizim üzerimize ve Allah'ın İyi kullarına olsun! '
Şehâdet ederim ki : Allah'tan başka hakikî mâbud yoktur; yine şe-hâdet ederim ki; Muhammed O'nun kulu ve Peygamberidir.»
Tahiyyât; tahiyye'nîn çoğuludur. O da mülkdür. Bir kavle göre; «Tahiyyât dâim beka (sürekli kalmak) dır.» Bir diğerine göre; «Aza-metir» Yine bir kavle göre; «Selâmet, yâni âfetlerden ve eksikliğin her çeşidinden selâmettir»
İbn Kuteybe (Rh.A.) demiştir ki: Tahiyyâtı çoğul sîgası ile zikre sebeb şudur : Çünkü Arap Meliklerinden her birisi için tahiyye vardır ki, onunla tahiyye olunurlar (duâ edilip selâmlanırlar.) [74] İmdi bizim için, siz «(Ettehiyyâtü Hllâhi) deyiniz.» denilmiştir. Yâni, Allah için lâyık mülke delâlet eden lafızlarla duâ ediniz, demektir.
Salevât'a gelince; İbn'ül Münzir (Rh.A.) ve Şâfiîye'den bazıları demişlerdir ki: Salevât ile murâd, salevât-ı hams «beş vakit namazdır» Bir kavle göre; «Namazların hepsidir.» Diğer bir kavle göre; «Rahmettir» Yine bir kavle göre; «Dualardır» Zühri (Rh.A.), ibâdetlerdir, demiştir.
Tayyîbât ise; Ekseri âlimlere göre; Güzel sözler «kelimât-i tayyi-bât» dır. Bu da Yüce Allah* (C.C.) ı zikir ve onu takib eden şeydir, denmiştir. Bir kavle göre; «Salih âmellerdir.»
Burada, y^ni birinci oturuşda, teşehhüd ile iktifa edilir. Yâni salevât getirilmez. İlk iki rek'atten sonrakinde de Fatiha ile iktifa edilir. «Sonrakinde» yâni «fî mâ fo'ad» denmesinin sebebi, Akşam Namazını da içine alması içindir.
Namaz kılan kimse, eğer iki rek'attan sonraki rek'atlarda teşbih veya sükût ederse, caizdir. Fakat kasden sükût ederse, günahkâr olur; eğer sehven sükût ederse, İmâm A'zam' (Rh.A.) dan İmâm Hasan' (Rh.A.) m rivayetine göre,, musallîye sehiv secdesi vâcib olur. Her ne kadar, sahîh kavle göre, vâcib değilse de, daha ihtiyatlı olan Fâti-ha'yı terk etmemektir.
îki ayakları, secdede yer üzerine koyup parmakları kıbleye yöneltmek ve ilk iki rek'atı kıraat için tayin, sücûdda ve birinci ka'dede itminan yâni sakin olmak; iki ka'dede teşehhüdde bulunmak ve birinci ka'dede teşehhüd ile yetinip Nebi (S.A.V.) üzerine salâtı terkden geri kalanı Sünnetlerdir.
«Zikredilenlerden başkası, yâni geri kalanın demekten maksad :
Sücûd tekbiri, üç kere teşbih ve iki elleri iki dizleri üzerine koymak, sol ayağı yayıp sağ ayağını dikmek, kavme ve celse [75] demektir ki, bunlar Sünnetlerdir.
Birincisi, yâni secdede iki ayaklarını yer üzerine koymak, bir rivayette farzdır. Bu, Kudûrî' (Rh.A.) nin rivayetidir. Hattâ musallî, şayet secde ettiği zaman ayaklarının parmaklarını yerden kaldırsa, namazı caiz olmaz. Kerhî (Rh.A.) ve Cessâs (Rh.A.) da böyle zikretmiştir. Eğer ikisinden birini yere koysa, caiz olur. Kâdîhân (Rh.A.), bunun için mekruh olur, demiştir. İmâm Temurtâşî (Rh.A.) : «Şüphesiz iki eller ve iki ayaklar farz olmamakta müsavidir» diye zikretmiştir. Şeyh'-ul-islâm'ın [76] IVIebsûtaundaki sözü de, musallînin sücûdunun caiz olduğuna delâlet eden Doğru olan da budur. İnâye'de böyle zikredilmiştir.
Geri kalanlar vâcibdir. İlk iki rek'atm kıraat için tâyini gibi. Hattâ üçüncü rek'ate kalkmayı, bir rükn edâ edecek kadar, teşehhüd üzerine bir şey ilâve ederek geciktirse, bir kavle göre; «Kasden bir harf ziyâde ederse, günahkâr olur veya sehven ziyâde öderse, sehiv secdesi yapar.» [77]
Konular
- Namaz Vakitleri:
- Müstehab Vakitler :
- Mekruh Vakitler :
- Ezan Babı
- Namazın Şartları Babı
- Necasetten Temizlenmek :
- Avreti Örtmek :
- Kıbleye Yönelmek :
- Niyet Etmek:
- Namazın Sıfatı Babı
- İlk Tekbir (Tahrîme) ;
- Kıyam :
- Kıraat :
- Rükû' :
- Secde :
- Ka'de Ve Teşehhüd :
- Ka'de-İ Ahire:
- Namazda Tertib :
- Namazdan Kendi Sunu (Fiili) İle Çıkmak :
- Namazın Diğer Vâcibleri :
- Namazın Edebleri :
- İmamet Hakkında Bir Fasıl [95]
- Namazda Gizli Veya Açıkdan Okumak :
- Namazlarda Kıraatin Miktarı
- İmâma Uyan Kimsenin Kıraati :
- Cemaat :
- İmamet:
- Kadınların Îmâmeti Ve Cemâati :
- İktidâ Meselesi :
- Namazda Kadınların Erkekler İle Bir Hizada Bulunması :