Cenaze Namazı Nasıl Kılınır

Cenaze namazı, dört tekbirle kılınır. Bu tekbirlerden birisi terk edilmiş olsa, namaz caiz olmaz. Kâfî'de de böyledir.

Cenaze namazı kılacak kimse, iftitâh tekbirini alır ve süb-haneke'yi okur. Sonra bir tekbir daha alır. Peygamber fS.A.VJ Efen­dimize salat okur; sonra bir tekbir daha alır. Ölü için ve bütün müs-lümanlar İçin dua eder.

Cenaze namazında okunması mecburi olan bir dua yoktur. Pey-yamber (S.A.V.) Efendimiz'in, cenaze namazında şöyle dua buyurdu­ğu rivayet olunmuştur. (= Ey Allah'ım!... Şağ olanlarımızı/ölü bulunanlarımızı; hazır olanlarımızı, gaib bulunanımızı; küçüğümüzü, büyüğümüzü, erkeği­mizi, kadınımızı bağışla.

Ey Allah'ım!... Bizden kimi yaşatırsan, müslüman olarak yaşat. Ve bizden kimi de öldürürsen, onu da imân üzere öMür.)

Ölen küçük bir çocuk ise, İmâmı A zam (R.A.) 'in, onun ce­nazesini kılarken, şöyle dua ettiği rivayet olunmuştur:

 (= Ey Alah'im!... Bunu, bizim için önde gönderilmiş bir hayır kıl.
Ey Allah'ım!.1.. Bunu, bizim için, ebedî bir azık, bir menfaat kıl.

Ey Allah'ım!... Bunu, bizim için, şefaati kabul edilen bir şefaat­çi kıl.)

Bu duaları güzelce bilen kimseler, bunları okur. Şayet bunları iyice bilmiyorsa» bildiği başka duaları okur ve sonra dördüncü tek­biri alır. Sonra da iki tarafına selam verir.

Dördüncü tekbirden sonra ve selamdan Önce, hiç bir dua okun­maz. Cami' Şerbi'nde de böyledir. Mezhebin zahiri de budur, Kâfî'de de böyledir.

Cenaze namazı kıldıran kimse, tekbirler hariç, diğerlerini içinden okur. Tebyîn'de de böyledir.

Cenaze namazında Kur'an okunmaz. Ancak, Fâtiha'nm dua niyyeti ile okunmasında bir beis yoktur. Fakat, Fâtiha'nın da Kur'­an rayyeti ile —cenaze namazında— okunması caiz olmaz. Çünkü, cenaze namazı dua yeridir; kıraat mahalli değildir. Serahsî'nin Mu-hıyt'inde de böyledir.

Cenaze namazında, iftitah tekbirinden başka tekbirlerde, el kaldırılmaz. Aynî'de de böyledir.

  Bu hususlarda, imâm ile cemaat arasında bir fark yoktur. Kâfî'de de böyledir.
îki tarafa selam verirken, —selamda— cenazeye riiyyet edilmez. Ancak, sağ tarafa selam verilirken, sağ tarafta bulunan ce­maate, sol tarafa selam verilirken de, so] tarafta bulunanlara -—se­lam vermeye— niyyet edilir. Sirâcü'l - VeJıhacMa da böyledir.

Şayet, imâm, —cenaze namazında— beş defa 'tekbir alsa, muktedî ona tabi olmaz. O halde, ne yapar   İmâm Ebû Hanîfe (R. A.) 'den rivayet edildiğine göre, o kimse, bekler ve imâmla birlikte selam verir. Sahih olan budur. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Cenaze namazında, imâm birinci tekbiri aldıktan sonra bir şahıs gelse; bu şâhıs, imâm1 ikinci tekbiri alana kadar bekler ve onunla birlikte tekbir alır. tmâm cenaze -namazını bitirince de, mes-buk, yedşememis bulunduğu tekbiri, cenaze kaldırılmadan önce alır. Bu, İmâmı A'zam Ebû Hanîfe CR.A.) ve İmâm Mıihammed (RA.)'in kavlidir.

tmâma; iki veya üç tekbir aldıktan sonra yetişmiş olan kimse de, keza böyle yapar. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.

Cenaze namazına, imâm dördüncü tekbiri alırken yetişen kimse, eğer imâm selâm vermemişse, Ebû Hanîfe (R.A.)'den gelen bir rivayete göre, bu tekbirle namaza girmez. Esahh olan ise, o kim­se bu tekbirle, cenaze namazına girer. Fetva da buna göredir. Muz-marât'ta da böyledir.

Bu şahıs, sonra, cenaze kaldırılmadan önce, arka arkaya ûç defa tekbir alır; dua okumaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Cenaze namazında, eller kaldırılmış olsa bilet omuzlara kon­maz. Zahirü'r - rivâyede böyle zikredilmiştir. Zâhîrîyye'de ise, «böy­le' bir rivayet gelmemiştir.» denilmiştir.

Bir kimse, imâmla beraber bulunmasına rağmen, gaflet edip tekbir almaöuş olsa veya bu tekbirleri sonradan almaya niyyet et­se; bu kimse hemen tekbir alır. İmâmın ikinci tekbiri almasını bek­lemez. Çünkü, âlimlerimizin kavillerine göre, o kimse gücü yettiği müddetçe, imâma iştirak etmiş durumdadır. Kâdîhân'ın Camîmâmla birlikte iftitah tekbirini almış olan kimse, ikinci ve üçüncü tekbirleri almamış bulunsa; onları alır ve sonra da, imâmla birlikte dördüncü tekbiri ahr. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Sehven, üçüncü tekbirden sonra selam vermiş bulunan bir imâm, dördüncü tekbiri alır ve yeniden selam verir. TatarhânJyye'-de de böyledir.

Çok sayıda cenazenin toplanmış olması halinde, imâm mu­hayyerdir, isterse, bunların namazlarını ayrı ayrı kıldırır; isterse de, hepsine birden niyyet ederek bir cenaze namazı kıldırır. Mî'râcü'd-Dirâye'de de böyledir.

Cenazelerin ne şekilde konulacağı hususunda da, imâm ser­besttir : İsterse onları, yan yana tek hizaya kor ve kendisi de, onla­rın en ef dal olanının önüne durur; isterse, cenazeleri, kıble cihetine, bir biri arkasına kor ve bu durumda onları hayatta iken imâmın ar­kasında nasıl durur idi iseler, o şekilde sıraya dizer. Yani, en efdal-leri, imâma en yakın olur.

Cenazeler karışık olursa, imâmın önüne erkekler konur. Onların arkasına erkek çocuklar, onların arkasına da hünsalar ve onlar ar­kasına ise kadınlar konur. Kadınlardan sonra da, mürâhik kızlar di zilir.

Cenazelerin hepsi de erkek olursa, Hasan'ın Ebû Hanîfe XR.A.) '-den rivayet ettiğine göre, en ef dalleri ve en yaşlıları öne konur.

Şayet, hür ve köle cenazeleri bir araya gelmiş olursa, meşhur olan kavle göre, hürlerin cenazeleri ön tarafa konulur. Fethül - Ka-dîr'de de böyledir.

İmâm, bir cenazenin namazını kumaya başladıktan sonra, başka bir cenaze gelmiş olsa, imâm, ilk cenazenin namazına devam eder. İkinci cenaze için ise, yeniden cenaze namazı kıldırmaya baş­lar.

Ve, ikinci cenaze imamının önüne konduğu zaman, ikinci defa tekbir alıp da, cenazelerin ikisine birden niyyet etse, bu durumda alınmış bulunan bu tekbir de, birinci cenaze için alınmış olur. An-; cak imâm, bu ikinci tekbiri alırken ikinci cenazeye niyyet 'etmiş olursa, işte bu durumda, o ikinci tekbir, ikinci cenaze için alınmış olur. Ve bu durumda imâm, birinci cenazenin namazından ayrılmış olur. Sonradan başlamış bulunduğu, ikinci cenazenin namazını bi­tirdikten sonra, birinci cenazenin namazımı yeniden kılar; Sîrâcü'l -Vehhâc'da da böyledir.

Cenaze namazı kıldırmakta olan bir imâmın, abdesti bozul­muş olsa, yerine başkasmı geçirmesi caiz olur. Sahih olan kavil bu­dur. Zahîrîyye'de de böyledir.

Yıkanmadan veya cenaze namazı kılınmadan defnedilmiş olan ölünün, kabri üzerine üç güne kadar cenaze namazı kılmabiîir. Sahih olan kavle göre, bu zarurî olan bir takdir —sınırlama— değil­dir. O cenazenin parçalandığı bilinmediği müddetçe» cenaze namazı kılınır. Sirâdyye'de de böyledir.

Cenaze namazının, namazgahta, açık bir yerde veya evde kı­lınması müsavidir. Muhıyt'te de böyledir.

İçinde, cemaatin namaz kıldığı mescitlerde, cenaze namazı kılmak mekruhtur.

Ölünün de, cemaatin de beraberce mescidde bulunması; cena­zenin dışarda ve cemaatin mescidin içinde olması; imâmın, cemaatin bir kısmı ile mescidin dışında, cemaatin kalan kısmının mescidin içinde olması; cenazenin, mescidin içinde, imâmla cemaatin de, mescidin dışında olması hallerinin hepside müsavidir. Muhtar olan gö­rüş budur. Hulâsa da da böyledir.

Ancak, bu haller, yağmur ve benzerî gibi bir öziir sebebi ile olursa, mekruh olmaz. Kâfî'de de böyledir.

Yolda veya bir insana ait olan arazide cenaze namazı kıl­mak mekruhtur. Muzmarât'ta da böyledir,Cenaze namazı kılmak için Özel olarak yapılan bir mescîd-de cenaze namazı kılmak mekruh olmaz. Tebym'de de böyledir.
Cenazenin peşinden gidenlerin, namazı kılınmadan geri dönmeleri münasip olmaz. Namaz, kılındıktan sonra da, ancak cena­ze sahibinden izin alındıktan sonra dönülebilir. Fakat, definden Ön­ce veya sonra, cenaze sahibinden izin almadan dönmeye ruhsat var­dır. Muhiyt'te de böyledir. [29]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..