Beşte Birin Taksimi
Ganîmetten ayrılmış bulunan, beşte bir, üç sehme ayrılır:
1) Yetimlerin hissesi;
2) Yoksulların hissesi;
3) Yolda kalmışların hissesi.
Fakir olan akrabalara öncelik tanınır. Ancak, bunların zenginlerine bir şey verilmez.
Bu, beşte birden Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hissesi, vefatı sebebiyle kalkmıştır.
Nitekim, safiy de kalkmıştır.
Safiy, Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, taksim edilmeden önce ganimet mallarından, kendi nefsi için aldığı, zırh, kılıç veya câriye gibi şeylerdir. Hidâye'de de böyledir.
Bize göre, bu beşte bir, saydığımız üç sınıftan, sadece birine harcansa; bu caiz olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
îmâm {= devlet başkanı, komutan) ganimetleri, müslümaniar arasında, taksim ettiği sırada, ganimetler, köle, eşya, mal veya başka şeylerden meydana gelmişse kimine köle, kimine hayvan, kimine para, kimine at, kimine silah verir. Elbette, bu taksimde, süvari ve piyade hisselerini göz Önünde tutar.
Ganimeti, bu şekilde taksim etmesi caizdir.
İmâm, ganimet ehlinin rızası olsa da, olmasa da, ister dâr-i harbde, ister dâr-i islâm'da olsun ganîmetleri bu şekilde taksim eder.
İmâm, ganimeti dağıtıp, herkes hissesini aldıktan ve bir mücahidin hissesine, bir câriye düşüp, ordu ayrıldıktan ve dağıldıktan sonra; bu cariye; "kendisinin, hür bir zimmî olduğunu; müşriklerin kendisini esir aldığını" iddia eder ve iki de, âdil ve müslüman şahit getirirse; imâm, bu cariyenin hür olduğuna hükmederse; bu durumda, taksim bozulur mu?
Hak iddia edenlerin sayısı, bir, iki veya üç cariye gibi az olur; ordu da, yerlerine dağılmış bulunursa; bu taksim, kıyâsen bozulur; istihsânen bozulmaz.
Fakat, ordu yerinden ayrılmamış olursa veya ayrıldığı halde, hak sahibi olanların sayısı, üçten fazla bulunursa; bu durumda, taksim, kıyâsen de, istihsânen de bozulmuş olur. Buna göre:
İmâm, ganimeti taksim edip, nasibini alanlar da, yerlerine dağıldıktan sonra; bir şahıs gelir ve kendisinin, aynı savaşta bulunup, savaştığını, bu ganimette hissesinin bulunduğunu iddia ve bunu da, şahitlerle isbat ederse; bu durumda da, taksim, kıyâsen bozulur; istihsânen bozulmaz.
Bu şahsın hakkı ise, beytü'l-mâlden ödenir.
Hak sahibi çok olur ve bu taksim bozulursa; bu durumdaki hüküm hakkında, ihtilaf edilmiştir.
Bazı âlimler: "İmâm, bu hisse sahiplerine: "Gidin, askerleri toplayın." der." demişler; lazı âlimler ise: "İmâm, askerleri, bizzat kendisi toplar." demişlerdir.
Sonra, ganimete bakılır: Şayet, ganimet, para, tartılabilen veya ölçülebilen eşyalardan, karışık bir halde ise; imâm, hak sahibine, "hissesi kadar almasını" emreder.
Şayet, ganimet, tek-bir cinsten ise, o hak sahibinin hakkı, tartılarak veya ölçülerek verilir. [52]
1) Yetimlerin hissesi;
2) Yoksulların hissesi;
3) Yolda kalmışların hissesi.
Fakir olan akrabalara öncelik tanınır. Ancak, bunların zenginlerine bir şey verilmez.
Bu, beşte birden Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hissesi, vefatı sebebiyle kalkmıştır.
Nitekim, safiy de kalkmıştır.
Safiy, Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, taksim edilmeden önce ganimet mallarından, kendi nefsi için aldığı, zırh, kılıç veya câriye gibi şeylerdir. Hidâye'de de böyledir.
Bize göre, bu beşte bir, saydığımız üç sınıftan, sadece birine harcansa; bu caiz olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
îmâm {= devlet başkanı, komutan) ganimetleri, müslümaniar arasında, taksim ettiği sırada, ganimetler, köle, eşya, mal veya başka şeylerden meydana gelmişse kimine köle, kimine hayvan, kimine para, kimine at, kimine silah verir. Elbette, bu taksimde, süvari ve piyade hisselerini göz Önünde tutar.
Ganimeti, bu şekilde taksim etmesi caizdir.
İmâm, ganimet ehlinin rızası olsa da, olmasa da, ister dâr-i harbde, ister dâr-i islâm'da olsun ganîmetleri bu şekilde taksim eder.
İmâm, ganimeti dağıtıp, herkes hissesini aldıktan ve bir mücahidin hissesine, bir câriye düşüp, ordu ayrıldıktan ve dağıldıktan sonra; bu cariye; "kendisinin, hür bir zimmî olduğunu; müşriklerin kendisini esir aldığını" iddia eder ve iki de, âdil ve müslüman şahit getirirse; imâm, bu cariyenin hür olduğuna hükmederse; bu durumda, taksim bozulur mu?
Hak iddia edenlerin sayısı, bir, iki veya üç cariye gibi az olur; ordu da, yerlerine dağılmış bulunursa; bu taksim, kıyâsen bozulur; istihsânen bozulmaz.
Fakat, ordu yerinden ayrılmamış olursa veya ayrıldığı halde, hak sahibi olanların sayısı, üçten fazla bulunursa; bu durumda, taksim, kıyâsen de, istihsânen de bozulmuş olur. Buna göre:
İmâm, ganimeti taksim edip, nasibini alanlar da, yerlerine dağıldıktan sonra; bir şahıs gelir ve kendisinin, aynı savaşta bulunup, savaştığını, bu ganimette hissesinin bulunduğunu iddia ve bunu da, şahitlerle isbat ederse; bu durumda da, taksim, kıyâsen bozulur; istihsânen bozulmaz.
Bu şahsın hakkı ise, beytü'l-mâlden ödenir.
Hak sahibi çok olur ve bu taksim bozulursa; bu durumdaki hüküm hakkında, ihtilaf edilmiştir.
Bazı âlimler: "İmâm, bu hisse sahiplerine: "Gidin, askerleri toplayın." der." demişler; lazı âlimler ise: "İmâm, askerleri, bizzat kendisi toplar." demişlerdir.
Sonra, ganimete bakılır: Şayet, ganimet, para, tartılabilen veya ölçülebilen eşyalardan, karışık bir halde ise; imâm, hak sahibine, "hissesi kadar almasını" emreder.
Şayet, ganimet, tek-bir cinsten ise, o hak sahibinin hakkı, tartılarak veya ölçülerek verilir. [52]
Konular
- Emân Kimler Emân Verebilir
- Zimmînin Emânı
- Mükâtebin Emânı
- Kölenin Ve Cariyenin Emânı
- Çocuğun Emânı
- Emân İfâde Eden Lafızlar
- İşaretle Verilen Emân
- 4- GANİMETLER VE NASIL TAKSİM EDİLECEĞİ
- 1- Ganimetler
- Anlaşmayı Bozan Zimmîler
- İrtidâd Edenlerin Yurtları
- Müfâdât (= Esir Değiştirme)
- Henüz İslâm Diyarına Götürülmemiş Olan Ganimetle İlgili Mes'eleler
- İslâm Askeri, Dâr-i Harbde Nasıl Davranır
- 2- Ganimetler Nasıl Taksim Edilir
- Beşte Birin Taksimi
- Ganîmet Arasında Bulunan Kitaplar
- Kelâm Kitaplarının Satışı
- Üzerinde Haç Ve Resim Bulunan Ganîmet Eşyaları
- Ganîmet Arasında Bulunan Ehlî Hayvanlar
- El Değiştiren Ganimetler
- İzinsiz Olarak Ele Geçirilen Ganimetler
- Ganimetin Taksiminden Sonra Artan Miktar
- Çalınan Ganîmet Malları
- 3- Tenfîl [61] (= Ganimetten Fazla Ve Özel Hisse Vermek)
- Tenfîlin Hükmü
- 5- DÜŞMANLARIN İSTİLASI
- Dâr-i Harbin, Dâr-i İslâm Olmasının Şartı
- Dâr-i İslâmın, Dâr-i Harb Olmasının Şartı