2- Mehrin Teekküdü Ve Kat'iyyet Kesbetmesi
Mehir, şu üç halden birisi ile, te'kid edilmiş oiur:
1- Dühûi,
2- Halvet-i sahiha,
3- Karı veya kocanın Ölmesi.
Bu durumda, mefırin, mehr-i müsemma veya mehr-i misil olması da, müsâvîdir.
Hak sahibinin, ibra etmiş olmasının dışında, mehlr'den, hiç bir şey noksıanlaştınlmaz. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse, bir kadını, mehir tesmiye etmeden veya mehirsîz olarak nikahlamış olsa; o kadına, mehr-i misil vermesi gerekir.
Bu erkek, ;bu şekilde nikahladığı kadını, cimâ'dan veya halvet-I sahihadan önce 'boşarsa; o .kadına, bir menfaat vermesi gerekir.
Bu adamın karısına, hakim, bir mehir hükmetmiş veya koca, ka-nsına, nikâh akdinden sonra 'bir hisse ayırmişsa; bundan sonra da te'kid hallerinden biri vuku bulursa, bu durumlarda, mehr-İ misil te'-kid edilmiş gibi ■ olur. Bu kimse, eğer cimâ'dan önce, bu kadını boşamış olursa, yine, kadına bir menfaat vermesi gerekir. Sirâcü'I-Vehhâc'da da böyledir.
Talâk cihetinden bir'ayrılık, söz konusu olmazsa, kadına bir müt'a {= menfaat) vermek gerekmez.
Buradaki ayrılık; yemin, liân, zeker veya, hayaların kesilmiş olması, cimâ'dan acizlik, îrtidad (= İslâmdan dönme), İslama razı olmamak gibi bir sebeble olabilir.
Eğer; kadının irtidad etmesi, İslâmdan kaçınması veya kocasının oğlunu şehvetle öpmesi gibi bir sebepten dolayı ayrılık vuku bulmuşsa, bu durumda kadına, bir şey verilmesi gerekmez.
Emişmek, bulûğ muhayyerliği ve küfüv { denkük) bulunmayışı da ayrılık sebeplerindendir.
Bir kimse, karısını, efendisinden veya efendisinin sattığı adamdan satın almış olsa, bu durumda da, bu kadının müt'a (= menfaat) hakkı vardır.
Mehir, tesmiye edilmiş olsun veya olmasın, müt'anın (= menfaatin) gerekmediği durumlarda, müsemmanın yansı da gerekmez. Teb-yîn'de de böyledir.
Akdi esnasında, mehr-i misil gereken her nikâhda, cimâ'dan önce talâk vaki olmuşsa, müt'a £ = kadın için bir menfaat) gerekir. Tezhîb'de de böyledir.
MUT'A (= menfaat): Koca tarafından, boşadığı zaman karısına verilecek olan; bir baş örtüsü, bir gömlek ve bir çarşaftan ibaret üç parça elbisedir. Muhiyt'te de böyledir.
Bu, onların örfüdür. Bize göre de, bizim, örfümüz mu'teber-dir. Hulâsa'da da böyledir.
Koca, bu elbiselerin bedelini, dirhem veya dinar olarak vermek isterse; kadın, 'bunu kabul etmeye zorlanır. Bedâi'de de böyledir.
Bu, elbiseler yerine verilen para mehr-i mislin yansından fazla ve beş dirhemden az olamaz. Kâfî'de de böyledir.
Mehr-i misil tesbit edilirken kadının hâline itibar edilir. Ker-hî'nin kavli, bunun üzerinedir.
Kadın aşağı tabakadan lset müt'ass ( menfaat olarak veri-îen elbise) ketenden; orta halli ise, İbrişimden; yüksek seviyeden ise, İpekten olmalıdır. Esahh olan kavil budur. Venâbi'de de böyledir.
Sahih olan, bu durumda, erkeğin hâline i'tibar edilmesidir. Kâfî'de de böyledir.
Berisi' Sâhibî'nin naklettiğine göre : «6u durumda, hem kadının, hem de erkeğin'hallerine itrbar olunur.» denilmiştir. 0 Bu kavil, fıkha daha uygundur. Tebyîn'de de böyledir.
Velvâliciy: «Sahih olan budur, fetva da buna göredir.» demiştir. Nehru'l - Fâtk'ta da böyledir.
Kocası ölen kadına, mehr-i tesmiye edilmiş olsun veya olmasın, müt'a yoktur. Bu durumda kocasının, o kadına, cima' etmiş veya etmemiş olması da müsavidir.
Keza, kav - koca, fâsid nikâhtan dolayı, hâkim tarafından ayrılmış oldukları zaman; 'bu ayrılık, cima' veya halvet-i sahiha-dan önce veya sonra olsun koca, cimâ'y* inkâr ettiği müddetçe, o kadına da müt'a yoktur.
Eğer, nikâh, efendisinin izni ile yapılmışsa; müt'anın, icap edip etmediği hususunda köle de hür gibidir. Muhıyt'te de 'böyledir. [47]
1- Dühûi,
2- Halvet-i sahiha,
3- Karı veya kocanın Ölmesi.
Bu durumda, mefırin, mehr-i müsemma veya mehr-i misil olması da, müsâvîdir.
Hak sahibinin, ibra etmiş olmasının dışında, mehlr'den, hiç bir şey noksıanlaştınlmaz. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse, bir kadını, mehir tesmiye etmeden veya mehirsîz olarak nikahlamış olsa; o kadına, mehr-i misil vermesi gerekir.
Bu erkek, ;bu şekilde nikahladığı kadını, cimâ'dan veya halvet-I sahihadan önce 'boşarsa; o .kadına, bir menfaat vermesi gerekir.
Bu adamın karısına, hakim, bir mehir hükmetmiş veya koca, ka-nsına, nikâh akdinden sonra 'bir hisse ayırmişsa; bundan sonra da te'kid hallerinden biri vuku bulursa, bu durumlarda, mehr-İ misil te'-kid edilmiş gibi ■ olur. Bu kimse, eğer cimâ'dan önce, bu kadını boşamış olursa, yine, kadına bir menfaat vermesi gerekir. Sirâcü'I-Vehhâc'da da böyledir.
Talâk cihetinden bir'ayrılık, söz konusu olmazsa, kadına bir müt'a {= menfaat) vermek gerekmez.
Buradaki ayrılık; yemin, liân, zeker veya, hayaların kesilmiş olması, cimâ'dan acizlik, îrtidad (= İslâmdan dönme), İslama razı olmamak gibi bir sebeble olabilir.
Eğer; kadının irtidad etmesi, İslâmdan kaçınması veya kocasının oğlunu şehvetle öpmesi gibi bir sebepten dolayı ayrılık vuku bulmuşsa, bu durumda kadına, bir şey verilmesi gerekmez.
Emişmek, bulûğ muhayyerliği ve küfüv { denkük) bulunmayışı da ayrılık sebeplerindendir.
Bir kimse, karısını, efendisinden veya efendisinin sattığı adamdan satın almış olsa, bu durumda da, bu kadının müt'a (= menfaat) hakkı vardır.
Mehir, tesmiye edilmiş olsun veya olmasın, müt'anın (= menfaatin) gerekmediği durumlarda, müsemmanın yansı da gerekmez. Teb-yîn'de de böyledir.
Akdi esnasında, mehr-i misil gereken her nikâhda, cimâ'dan önce talâk vaki olmuşsa, müt'a £ = kadın için bir menfaat) gerekir. Tezhîb'de de böyledir.
MUT'A (= menfaat): Koca tarafından, boşadığı zaman karısına verilecek olan; bir baş örtüsü, bir gömlek ve bir çarşaftan ibaret üç parça elbisedir. Muhiyt'te de böyledir.
Bu, onların örfüdür. Bize göre de, bizim, örfümüz mu'teber-dir. Hulâsa'da da böyledir.
Koca, bu elbiselerin bedelini, dirhem veya dinar olarak vermek isterse; kadın, 'bunu kabul etmeye zorlanır. Bedâi'de de böyledir.
Bu, elbiseler yerine verilen para mehr-i mislin yansından fazla ve beş dirhemden az olamaz. Kâfî'de de böyledir.
Mehr-i misil tesbit edilirken kadının hâline itibar edilir. Ker-hî'nin kavli, bunun üzerinedir.
Kadın aşağı tabakadan lset müt'ass ( menfaat olarak veri-îen elbise) ketenden; orta halli ise, İbrişimden; yüksek seviyeden ise, İpekten olmalıdır. Esahh olan kavil budur. Venâbi'de de böyledir.
Sahih olan, bu durumda, erkeğin hâline i'tibar edilmesidir. Kâfî'de de böyledir.
Berisi' Sâhibî'nin naklettiğine göre : «6u durumda, hem kadının, hem de erkeğin'hallerine itrbar olunur.» denilmiştir. 0 Bu kavil, fıkha daha uygundur. Tebyîn'de de böyledir.
Velvâliciy: «Sahih olan budur, fetva da buna göredir.» demiştir. Nehru'l - Fâtk'ta da böyledir.
Kocası ölen kadına, mehr-i tesmiye edilmiş olsun veya olmasın, müt'a yoktur. Bu durumda kocasının, o kadına, cima' etmiş veya etmemiş olması da müsavidir.
Keza, kav - koca, fâsid nikâhtan dolayı, hâkim tarafından ayrılmış oldukları zaman; 'bu ayrılık, cima' veya halvet-i sahiha-dan önce veya sonra olsun koca, cimâ'y* inkâr ettiği müddetçe, o kadına da müt'a yoktur.
Eğer, nikâh, efendisinin izni ile yapılmışsa; müt'anın, icap edip etmediği hususunda köle de hür gibidir. Muhıyt'te de 'böyledir. [47]
Konular
- İmamet :
- Bu Konu İle İlgili Diğer Bazı Mes'eleler
- 5- NİKÂHDA KEFÂET (= DENK OLMA) [32]
- Kefâet (= Denklik) Esasen Şu Altı Yerde Aranır
- 1- Nesebte Denklik [34] :
- 2- İslâmiyet'te Denklik :
- 3- Hürriyette Denklik :
- 4- Malda Denklik :
- 5- Diyette Denklik :
- 6- Hırfette (= San'at, Ticâret, Ziraat Gibi Geçim Vâsıtalarında) Denklik :
- Nikâhta Denk Olma İle İlgili Diğer Bazı Meseleler
- 6- NİKÂH VE DİĞER HUSUSLARDA VEKÂLET
- Fesih Mes'eleleri
- 7- MEHİR
- 1- Mehrin En Az Haddi İle Mehir Olmaya Elverişli Olan Ve Olmayan Şeyler
- 2- Mehrin Teekküdü Ve Kat'iyyet Kesbetmesi
- Bize Göre, Üç Çeşit Müt'a Vardır :
- 3- Mal Olan Mehre, Mal Olmayan Bir Şey Eklemek
- 4- Mehirde Koşulan Şartlar
- 5- Mehirdeki Cehalet
- Cinsi De, Vasfı Da Bilinmeyen Mehir :
- Cinsi Bilinen Fakat Mehri Bilinmeyen Mehir:
- Cinsi De, Vasfı Da Bilinen Mehir :
- 6- Müsemmâda İhtilâf Bulunan Mehir
- 7- Mehrin Fazlalaştırılması Veya Noksanlaşt1rılması
- 8- Mehrin Duyurulması
- 9- Mehrin Helak Olmasi
- 10- Mehrin Hibe Edilmesi
- 11- Mehirden Dolayı, Kadının Nefsini Kocasına Yasaklaması Ve Mehrin Geriye Bırakılması
- 12- Karı -Kocanın Mehir Hususundaki İhtilafları