90- İCÂRE DA'VÂSININ VE İCARA VERENİN, MÜSTE'CİRİ DA'VÂ ETMESİNİN KAYDI

Da'vâcı, da'vâlıya karşı iddiada bulunarak: "Yanımda bulunan bu zat, şu şu hudutları bulunan şu yeri, yirmi dönüm olarak, bana icara verdi ve teslim etti. Sonra da, kendi eliyle, haksız olarak o yere müdâhele eyledi. O yerden elini çekmesi ve taarruzu terk ederek bana teslim etmesi gerekir." derse; bu durumda da'vâlı, onu bir illetten dolayı reddeder. O illet de şudur: Da'vâcı, "...sahibi olduğu yeri..." dememiştir. Bunun, icârede muhakkak söylenmesi gerekir. Çünkü, icâre sahibi olunmayan malda caiz değildir. Sahih olmaz. Sonradan, o şahıs, o yere sahip olsa bile, bu böyledir.

Keza, "işte bu araziyi icâre verdi ve o, onun elindeydi." demesi de, gereklidir. Çünkü, çok defa, arazi satılır. Teslim alınmadan önce, satılmış bulunan bir araziyi icarlamak sahih olmaz.

Akar böyle değildir.
Bazı âlimlerimiz: "Arazi, akid zamanı, ziraata elverişli ise, sahih icarla icarlamak caizdir. Akd zamanı ziraata elverişli olmaz da, müste'cirin çalışması ile ıslah olur ve ziraata elverişli hâle gelirse bu akdin sahih olmasına kâfi gelir. [160]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..