93- KÖLEYİ TA'RİF DA'VÂSININ KAYDI

Şeyhu'i-lslâm Aliyü's-Şağdî (R.Â.)'dan soruldu: Bir kimse Rıızbe bin Abdullah el-Hindî adlı köleyi, filana karşr da'vâ etti. O da: "Bu daVâ doğru değildir. Çünkü bu nisbet ve bu nesep buna vakî olmuyor." diye cevap verdi. Vacip olan, onu "filanın kölesi veya filanın efendisi" diya yazmaktı. "Filana borçludur ve onu da, isteyerek ikrar eyledi." diya yazılmış; elbette kölenin hür olduğu ve efendisinin onu azâd eylemiş olduğu da yazılı olmalıydı. O zaman, onun ikrarı, malın ona ait olduğunu ikrar olurdu. "Kölenin ticaretten men edilmiş olduğunun" efendisi tarafından ikrar edilmesi, o malın efendiye âit olduğunu ikrar olurdu. Veya, "Kölenin izinli ve borçlu olduğunu, ve onun da efendisine âit olduğunu" ikrar gerekirdi, İkrarın hükmü, ihtilafı hâle sebep oldu. Elbette onu söylemek gerekir. Bu mes'ele nasıl kaydedilecek?
İmâm şöyle buyurdu: Azâd olan zat efendisini tanır. Eğer efendisi onu azâd etmişse elbette azad edilmiştir. Şöyle denilmesi gerekir: Gerçekten o filanın kölesidir. Eğer üçüncü efendisi*, onu azad eder ve: "Filan azadhdır." der ve onu azâd eden şahıs, üç efendinin üçüncüsü ise, bu köle ona nisbet edilmese bile; "filan üçüncü efendisi" denir. Bunun azâd etmesi hâlinde, o köleyi kendi nefsine nisbet eder. Çünkü, o ced yerine kaim olur. Ve kölesini ona nisbet eder. [164]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..