logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

13- ÇİFTÇİ VEYA İŞÇİNİN ÖLÜMÜ HÂLİNDE, YAPTIĞI ZİRÂİ İŞLER BİLİNMİYORSA DURUM NE OLUR?

Müzâri (= ziraat yapan = çiftçi = zirâatci) ziraatın hasadından sonra ölür; o yerde de zirâat bulunmaz ve ne yaptığı da bilinmez ise; tarla sahibinin hissesi bu ziraatcinin malından —tohum kim tarafından olursa olsun— tazmin edilir. (== ödenir.) Çünkü yer sahibinin hissesi, onun yanında emânettir. O meçhul olarak ölünce, —emânet gibi— te­rekesinden —borçlu Ölen emanetçi gibi— ödenir. O mahsûlü ne yaptığı bilinmese bile bu böyledir.

Keza, meyve olgunlaşsın veya olgunlaşmasın, âmil ölürse, hur­malık sahibinin hissesi, âmilin yanında emânettir. Mebsût'ta da böyledir.

İmâm Muharamed (R.A.) şöyle buyurmuştur:

Zirâatci, ziraat mahsûlünü ne yaptığı meçhul olarak ölür Ve bu du­rumda tarla sahibi: "Zirâatci, onu zayi eyledi." der; vârisler ise: "Mahsûl çalındı." derlerse, bu ziraatcinin mahsûldeki hissesi alacak olarak, alı­nır. Vârislerin "çalındı." demelerine itibar edilmez. Bu hüküm, yer sa­hibinin mahsûldeki hissesinin, ziraatcinin yanında, emânet olduğunun da bir delilidir.

Şayet, zirâatci hayatta iken zayi olsaydı; yer sahibine tazminat gerekmezdi.

Emânet yanında iken ölünce, o borç olarak kalır ve tazminatı gerekir.

Şayet, miktarında, zirâatci ölmeden önce ihtilaf olursa; o zaman, varislerin sözü geçerli olur.

Muamelede de cevab aynıdır. Yani, âmil ölür de, meyveyi ne yap­tığı bilinmez ise mes'ele yukardaki gibidir.

Zikrettiğimiz kavillerin tamamı, meyvenin ve diğer mahsûlün çık­tığının bilindiği zamanla ilgilidir.

Bunların çıktığı bilinmez ise, o zaman tazminat gerekmez.

Şayet âmil, dirhemler, dinarlar terk eder ve üzerinde de borç bu­lunur; yer sahibi veya hurmalık sahibi de, onun sağlığında mahsûlün toplandığını biliyor iseler; onlar da alacaklılardandırlar.
O dirhem ve dinarların muamele veya müzâraa malı olduğu ancak hastanın ikrarı ile biliniyorsa; bu hasta borçlu olduğundan ve ikrarı ge­reğince hareket edileceğinden ancak sağlığında yaptığı borcu önce öde­nir. Zeniyre'de de böyledir. [28]

Konular