13- ÇİFTÇİ VEYA İŞÇİNİN ÖLÜMÜ HÂLİNDE, YAPTIĞI ZİRÂİ İŞLER BİLİNMİYORSA DURUM NE OLUR?
Müzâri (= ziraat yapan = çiftçi = zirâatci) ziraatın hasadından sonra ölür; o yerde de zirâat bulunmaz ve ne yaptığı da bilinmez ise; tarla sahibinin hissesi bu ziraatcinin malından tohum kim tarafından olursa olsun tazmin edilir. (== ödenir.) Çünkü yer sahibinin hissesi, onun yanında emânettir. O meçhul olarak ölünce, emânet gibi terekesinden borçlu Ölen emanetçi gibi ödenir. O mahsûlü ne yaptığı bilinmese bile bu böyledir.
Keza, meyve olgunlaşsın veya olgunlaşmasın, âmil ölürse, hurmalık sahibinin hissesi, âmilin yanında emânettir. Mebsût'ta da böyledir.
İmâm Muharamed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Zirâatci, ziraat mahsûlünü ne yaptığı meçhul olarak ölür Ve bu durumda tarla sahibi: "Zirâatci, onu zayi eyledi." der; vârisler ise: "Mahsûl çalındı." derlerse, bu ziraatcinin mahsûldeki hissesi alacak olarak, alınır. Vârislerin "çalındı." demelerine itibar edilmez. Bu hüküm, yer sahibinin mahsûldeki hissesinin, ziraatcinin yanında, emânet olduğunun da bir delilidir.
Şayet, zirâatci hayatta iken zayi olsaydı; yer sahibine tazminat gerekmezdi.
Emânet yanında iken ölünce, o borç olarak kalır ve tazminatı gerekir.
Şayet, miktarında, zirâatci ölmeden önce ihtilaf olursa; o zaman, varislerin sözü geçerli olur.
Muamelede de cevab aynıdır. Yani, âmil ölür de, meyveyi ne yaptığı bilinmez ise mes'ele yukardaki gibidir.
Zikrettiğimiz kavillerin tamamı, meyvenin ve diğer mahsûlün çıktığının bilindiği zamanla ilgilidir.
Bunların çıktığı bilinmez ise, o zaman tazminat gerekmez.
Şayet âmil, dirhemler, dinarlar terk eder ve üzerinde de borç bulunur; yer sahibi veya hurmalık sahibi de, onun sağlığında mahsûlün toplandığını biliyor iseler; onlar da alacaklılardandırlar.
O dirhem ve dinarların muamele veya müzâraa malı olduğu ancak hastanın ikrarı ile biliniyorsa; bu hasta borçlu olduğundan ve ikrarı gereğince hareket edileceğinden ancak sağlığında yaptığı borcu önce ödenir. Zeniyre'de de böyledir. [28]
Keza, meyve olgunlaşsın veya olgunlaşmasın, âmil ölürse, hurmalık sahibinin hissesi, âmilin yanında emânettir. Mebsût'ta da böyledir.
İmâm Muharamed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Zirâatci, ziraat mahsûlünü ne yaptığı meçhul olarak ölür Ve bu durumda tarla sahibi: "Zirâatci, onu zayi eyledi." der; vârisler ise: "Mahsûl çalındı." derlerse, bu ziraatcinin mahsûldeki hissesi alacak olarak, alınır. Vârislerin "çalındı." demelerine itibar edilmez. Bu hüküm, yer sahibinin mahsûldeki hissesinin, ziraatcinin yanında, emânet olduğunun da bir delilidir.
Şayet, zirâatci hayatta iken zayi olsaydı; yer sahibine tazminat gerekmezdi.
Emânet yanında iken ölünce, o borç olarak kalır ve tazminatı gerekir.
Şayet, miktarında, zirâatci ölmeden önce ihtilaf olursa; o zaman, varislerin sözü geçerli olur.
Muamelede de cevab aynıdır. Yani, âmil ölür de, meyveyi ne yaptığı bilinmez ise mes'ele yukardaki gibidir.
Zikrettiğimiz kavillerin tamamı, meyvenin ve diğer mahsûlün çıktığının bilindiği zamanla ilgilidir.
Bunların çıktığı bilinmez ise, o zaman tazminat gerekmez.
Şayet âmil, dirhemler, dinarlar terk eder ve üzerinde de borç bulunur; yer sahibi veya hurmalık sahibi de, onun sağlığında mahsûlün toplandığını biliyor iseler; onlar da alacaklılardandırlar.
O dirhem ve dinarların muamele veya müzâraa malı olduğu ancak hastanın ikrarı ile biliniyorsa; bu hasta borçlu olduğundan ve ikrarı gereğince hareket edileceğinden ancak sağlığında yaptığı borcu önce ödenir. Zeniyre'de de böyledir. [28]
Konular
- Müzâraatın Hükümleri:
- 2- MÜZÂRAA'NIN ÇEŞİTLERİ
- Caîz Olan Ve Caiz Olmayan Müzâraa Şekillerî
- Caîz Olan Müzâraalar:
- Fâsîd Müzâraalar
- 3- MÜZÂRAADARİ ŞARTLAR
- 4- TARLA VEYA HURMALIK SAHİBİNİN, KENDİSİNİN ÇALIŞMAYA BAŞLAMASI
- 5- BİR YERİ, ZÎRAAÎCİNİN, BİR BAŞKASINA MÜZÂRAATEN VERMESİ
- 6- MÛZÂRAADA, MUAMELENİN ŞART KOŞULMASI
- 7- MÜZÂRAADA İHTİLAF
- 8- ZİRÂİ ORTAKLIKTA, TARLA VEYA HURMALIK SAHİBİ İLE ÇİFTÇİ VE ÂMİLİN HİSSELERİNİN FAZLALAŞTIRILMASI
- 9- ARAZİ SAHİBİNİN ÖLMESİ VEYA ZİRAAT VAKTİNİN GEÇMESİ HÂLİNDE, EKİLİ ŞEY BAKLİYAT VEYA HURMA OLURSA
- 10- BİR ARAZİYİ, ORTAKLARDAN BİRİNİN VEYA BİR GASIBIN EKMESİ
- 11- EKMESİ İÇİN, BİR ORTAĞA VERİLMİŞ BULUNAN BİR YERİN SATILMASI
- 12- MUAMELE VE MUZÂRAA'NIN FESHİNDE ÖZÜR
- 13- ÇİFTÇİ VEYA İŞÇİNİN ÖLÜMÜ HÂLİNDE, YAPTIĞI ZİRÂİ İŞLER BİLİNMİYORSA DURUM NE OLUR?
- 14- HASTANIN, MÜZÂRAA VE MUAMELESİ
- Hastanın, Müzâraa Ve Muâmeıe Hakkındaki İkrarı
- 15- MÜZARAA VE MUAMELEDE REHİN
- 16- MÜZÂRAA VE MUAMELE İLE BİRLİKTE, BİR KÖLEYİ AZÂD ETMEK VEYA MÜKATEP KILMAK
- 17- MÜZARAA VE MUAMELE KARŞIĞINDA TEZEVVÜC, HULÛ' VE KASDEN ADAM ÖLDÜRMEKTEN DOLAYI SULH YAPMAK
- 18- MÜZÂRAA VE MUAMELEDE VEKÂLET
- 19- ÇİFTÇİYE TAZMİN ETTİRİLECEK ŞEYLER
- 20- MÜZARAA VE MUÂMELE'DE KEFALET
- 21- KÖLEYE SABİNİN MÜZÂRAASI
- 22- TARLA SAHİBİ İLE ÇİFTÇİ ARASINDAKİ İHTİLÂF
- 23- SÖZLEŞME OLMADAN, BİR ARAZÎYİ EKMEK
- 24- MÜZÂRAA VE MUAMELE HUSUSUNDA ÇEŞİTLİ MES'ELELER
- NAMAZ
- 1- NAMAZ VAKİTLERİ