12- MUAMELE VE MUZÂRAA'NIN FESHİNDE ÖZÜR

Müzaraanın feshinde, özrün bazı nevileri vardır:

Bu özürlerden ba'zıları, yer sahibine; ba'zılan ise zirâatciye aittir. Birincisi: Öyle bir borç ki o borç
1-) Bir borç için o yeri satmakdan başka çâre yoksa; işte bu özre binâ­en müzâraa akdi —şayet feshe imkân varsa— feshedilir. (= bozulur).

Şöyle ki: Zirâat semerisini verir; hasad zamanı gelmiş olur; akdi bozunca zarar artar ve o zarara tahammül edilmez olursa, işte bu tak­dirde, hâkim, borcu sebebiyle o yeri satar; sonra müzâraayı özür sebe­biyle fesheder; bizzat kendisi bozmamış olur.

Şayet feshe imkânı yoksa (meselâ: mezrûat yetişmemiş; hasad vak­ti gelmemiş ise) borç için, o yer satılmaz; mahsul yetişene kadar da akid bozulmaz.

Veya, mahsûl yetişene kadar, borçlu hapsedilir. Mahpusun bir şe-' yi satması, şer*an memnudur. Memnu ise mazurdur. Mahsul yetişince, bizzat kendisi çıksın, satsın borcunu yerine versin, dîye, hapisden çıka­rılır ve tekrar habsedilir; yoksa onun yerine hâkim satar.

İkincisi: Hastalık gibi, çünkü o âmelden âcizdir sefer —yolculuk— gibi çünkü ona ihtiyaç vardır bir takım âlet terketmiştir fakat onlar ka­rın doyurucu şeyler değildir. O halde amelden mânidir.

Muamelede, onlardan birisi çalışmaktan, özürsüz olarak imtina edemez. Muamele iki taraflı yapılır. Zehiyre'de de böyledir.

İmâm Mubmnmed (R.A.), el- Asi'da şöyle buyurmuştur:

Şayet tohum zirâatci tarafından olur ve o: "Ben bu sene zirâatı terk ediyorum.'* veya "Ben, bu sene başka yer ekmek istiyorum." derse; iş­te buna hakkı vardır. Ve böylece akid bozulmuş olur. Muhryt'te de böyledir.

İbâne'de şöyle zikredilmiştir: Hastalık hususunda tafsilat gerekir. Sefer faslı da böyledir.

Eğer işi yapmayı üzerine almış ve onu bizzat kendisi veya ücretlisi yapacaksa; onun hastalığı özür sayılmaz. O, bir ücretli çalıştırır.

Şayet, yalnız kendisi çalışmayı teahhüd ettiyse, o zaman hastalığı özür sayılır. TaUrhiniyye'de de böyledir.

Özür, tarla vaya hurmalık sahibi tarafından olur ve o hurmanın meyvesini veya o yeri satmadan başka, borcunu ödemeye bir imkânı bu­lunmazsa; Ziyâdât isimli kitabın müzâraa bölümündeki rivayete göre; elbette kazaya ve rizaya ihtiyaç vardır. Bu şahıs, borcu için, akdi fesheder.

Camia's- Sağîr'de İse: "Kazaya ve rızaya ihtiyaç yoktur." buyurulmuştur. Müteahhirîn âlimlerinin bir kısmı Ziyâdât'in rivayetini almışlar; bir kısmı da Câroiu's- Siğîr'in rivayetini almışlardır. Satıştan önce, hâ­kimden, akdin (= sözleşmenin) bozulması istenirse; hâkim bunu kabul etmez.

Fakat kendisi satar da, hâkimin huzurunda borcunu tesbit ederse; bu durumda akid, hükmen bozulmuş olur. Zehiyre'de de böyledir.

Müzâraa akdi yapıldıktan sonra, bu akid hangi sebeple bozulur? Bu sebepler çeşitlidir: Onlardan birisi: iki nevidir.
1-) Müzâraa akdi;

a-) Sarih lafızla

b-) Delâleten, feshedilebilir.

Sarih feshi: Feshi açık sözle söylemektir.

Delâlet ise, iki nevidir:

Birincisi: Akid zamanı, yer sahibinin tohumu vermekten kaçınmasıdır.

Zirâatci: "Ben bu yeri ekmek istemiyorum." derse, bu akid bozul­muş olur. Çünkü, bu durumda akid onun hakkında lâzım değildir. Onun, bundan imtinaya yolu vardır.

İkincisi: Bir efendisinin, izinli köleyi men etmesidir. Ona yer ve to­hum verilmiş olsa da men edilebilir.
2-) Akid müddetinin sona ermesi.
3-) Yer sahibinin ölmesi.

Yer sahibi, ister zirâattan önce, ister, sonra ölsün; ister ziraat ekin olsun, ister bakliyat olsun fark etmez. Yani akid bozulmuş olur.
4-) Ziraatcinin ölmesi. Ziraatçı de, ister ziraatten önce, isterse sonra ölsün; mahsûl, ister yetişkin olsun, ister yetişkin olmasın müsavidir. Be-dâi'de de böyledir. [27]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..