11- EKMESİ İÇİN, BİR ORTAĞA VERİLMİŞ BULUNAN BİR YERİN SATILMASI

Bir adam, bir senelik müzâraa için, yerini bir adama verir; tohu­mu ve âletleri de kendisinden olur, çiftçi de o yeri eker ve yer sahibi, bu yeri o hâlde satarsa; burada iki durum vardır:
1-) Ekilen şeyin bakliyat olma durumu.

Bu durumda, satış zirâatcînin izni almana kadar bekletilir.

Sahibi o yeri, izter zirâatı ile birlikte satsın, isterse yalnız tarlasını satsın fark etmez.

Şayet, çiftçi satışa izin verirse; mahsûl müştereken ikisinin olur; bu satış da geçerli olur. Geliri, o yerin satıldığı zamanki durumuna göre taksim edilir. Yer sahibine düşen hisse, yer sahibinin olur; geri de kala­nı diğer yer sahibi ile, zirâatci yarı yarıya taksim ederler.

Bu, zirâatcinin satışa izin vermesi hâlinde böyledir.

Şayet, zirâatci satışa izin vermezse o takdirde, müşteri, ya o yerin zirâattan arınmasını bekler veya satışı fesheder.

Bu, o adamın, yeri ve mezruatı birlikte sattığı zaman böyledir.

Fakat, yalnız yerini —mezruatı hariç— sattığında; zirâatci razı olur­sa; yer müşterinin olur. Bu durumda, mahsûle, yine önceki sahibi ile zirâatci ortak olurlar. O yeri alan, satanın hissesinin parasını tamamen alır.

Şayet, zirâatci rıza göstermez ise, müşteri yine muhayyerdir: İster­se satışı fesheder. Zirâatcinin, sıtışı bozma hakkı yoktur.
2-) Yer sahibinin yerini hasaddan önce satması durumu:

Yer sahibi eğer, o yeri zirâatsız satmışsa; bu satış caizdir ve bekle­meye ihtiyaç yoktur.

Şayet, o yeri zirâatı ile birlikte satmışsa; yer hakkındaki bu satışı caizdir. Zirâattan hissesi, yer sahibinedir. Zirâatcinin hissesi bekletilir.

Eğer ziraatçı satışa rıza gösterirse, zirâattan hissesi kadarının pa­rasını alabilir. Geride kalan, yer sahibinin olur.

Eğer zirâaci satışa razı olmaz ise, müşteri muhayyerdir: Şayet satın aldığı vakit oranın ekilmiş olduğunu bilmiyorduysa; o yerden ayrılır.

Yer sahibi, yerini sattığında, zirâat bakliyattan olur; zirâatci de, bu satışa izin vermez ise; bu durumda da müşteri muhayyerdir. Satışı feshetmez ise, satış hasad vaktine kadar geçerlidir. Bu durumda yer sa-hibinin hissesi, o yeri satın alanın olur. Müşteri, isterse, her ikisinin de mahsûl bedelini öder ve hepsi kendisinin olur; isterse, öylece terk eder.

Yer sahibi, o yeri, ekim hissesiyle birlikte satar; zirâatci de ona razı olmaz ise, müşteri hasad zamanına kadar bekler. Hasad olunca, satış geçerlidir. O takdirde, müşteri yer sahibinin hissesini tamamen alır; ona muhayyerlik yoktur.

Şayet yer sahibi zirâatsız satmış; zirâatci de izin vermemişse, müş­teri satışı bozmaz; hasad vakti tamam olunca, satış geçerlidir. Bu du­rumda, müşteriye muhayyerlik yoktur. Muhıyt'te de böyledir.

el-Fadfi, Fetvâlan'nda şöyle zikretmiştir:

Bir adam, bir yerini müzâraa için vedikten sonra ve zirâatci ekme­den önce, onu satarsa; burada iki durum vardır:

Birincisi: Tohumun yer sahibi tarafından olması hâli.

Bu durumda müşteri, zirâatciyi men edebilir. Ve ona ziraatçılık yap­tırmaz. Bundan sonra, zirâatci ekmez ve bir iş de yapmamış olursa, bu çiftçiye hükmlen bir şey gerekmez; diyâneten de gerekmez.

Şayet bazı işler yapmışsa, (Meselâ: Kanal kazmışsa, menfez İslah etmişse) yine hükmen bir şey gerekmez; diyâneten ise, yer sahibi onu memnun edecektir. Ve bu kendisi ile Allahu Teâlâ arasındadır.

İkinci daram: Tohumun zirâatciden olması hâli.

Bu durumda, müşterinin, onu men etme hakkı yoktur. Zehiyre'de de böyledir.

Bir adam, bağını bakması ve çalışması için birine verdiğinde; o birazcık çalıştıktan sonra, bağ sahibi, âmilin rızası ile, orayı satarsa; bu durumda üzümden veya hurmadan bir şey çıkmamış olması hâlinde, âmi­le bir şey yoktur. Zira yaptığı işin bir değeri yoktur.

Yer sahibi, orayı, kendi mahsûl hissesi birlikte, üzüm meyva çık­tıktan sonra satarsa; bu satış âmilin izin vermesi hâlinde caiz olur. Zira satıcının hissenin parası, müşterinin olacaktır. Âmilin hissesi de kendi­sinin olacaktır.

Eğer bu satış, meyve meydana çıkmadan önce olursa, âmile bir şey gerekmez. Bu hükmen böyledir. Çünkü bitmeden önce bir şeye sahip değildir. Fetâvâyi Kâdlhan'da da böyledir.

İçinde, henüz bitmemiş olan tohum bulunan bir, yer sahibi sat­tığında şayet tohum, çürümüşse o yer müşterinindir; değilse satıcınındır.

Eğer müşteri orayı sular da o tohumu bitirise ve tohum satıcının zamanında çürümemişse, yine satıcının olur. Müşterinin orayı sulaması tatavvu olur.

Keza, tohum bitmemiş olur ve fakat, bundan sonra mal da ol­mazsa; Fakıyb Ebû'l- Leys: "Bu tarla, bütün hallerde satıcınındır".

"Ancak, bu tarlayı, nassa veya delâleten tohumla birlikte satarsa, o zaman müşterinin olur." demiştir.
Fetva da buna göredir. Kübrâ'da da böyledir. En doğrusunu bilen AHahu Teâlâ'dır. [26]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..